Ukrayna Savaşı’nın ırkçılık kurbanları: Afrikalı ve Asyalı öğrenciler

Ukrayna Savaşı’nın ırkçılık kurbanları: Afrikalı ve Asyalı öğrenciler
Afrikalı ve Asyalı öğrenciler savaştan kaçarken Ukraynalı güvenlik güçleri tarafından sopalarla dövüldüler, otobüs ve trenlerden itildiler.

+GERÇEK - Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde doktora çalışmasını yürüten Emmanuel Achiri ile Kıbrıs'taki Project Phoenix'in kurucu ortağı ve Başkanı Hrishabh Sandilya, Ukrayna’daki savaştan kaçan Afrikalı ve Asyalı öğrencilere yönelik ırkçı tutumu IPS Journal’a değerlendirdi:

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Avrupa'da 2. Dünya Savaşı'ndan beri görülmeyen ve Birleşmiş Milletler tarafından "3. seviye acil durum" olarak sınıflandırılan eşi görülmemiş bir insani ve mülteci krizi yarattı. Çoğu kadın, çocuk ve öğrenci olmak üzere dört milyondan fazla mülteci geçen ay Ukrayna'dan kaçtı. Buna cevaben Avrupa, Ukraynalı mültecilere kollarını açtı ve AB, politikacıların ve halkın desteğini göstererek tüm Ukraynalıların üç yıla kadar geçici mülteci koruması statüsüne hak kazandığını duyurdu. Uluslararası mülteci koruma rejimi bu şekilde çalışmalı.

Resmi Ukrayna hükümeti istatistiklerine göre, 2020 yılında Ukrayna'da 76.000'den fazla yabancı öğrenci vardı. Bunların yaklaşık 20.000'i Hintli, 15.000'den fazlası da Afrika kökenli, özellikle Nijerya, Fas ve Mısırlı..

Onlar, Ukrayna'dan kaçarken çok farklı bir deneyim yaşadılar. Afrikalı ve Asyalı öğrenciler, Ukraynalı güvenlik güçleri tarafından sopalarla dövüldüler, otobüs ve trenlerden itildiler. 

Ukraynalıları koruyan güvenlik güçlerinin kendilerine muamelesine ilişkin dair korkunç hikayeler anlattılar. Ve son zamanlardaki rahatsız edici raporlar, onların AB sınırlarında haksız bir şekilde gözaltına alındıklarını, korumaya, temel insan haklarına ve haysiyete erişimlerinin reddedildiğini ve ayrıca sınır dışı edilmekle tehdit edildiğini gösteriyor. 

Beyaz ve beyaz olmayan mülteciler arasındaki bu yabancı düşmanı ayrım endişe verici. Sığınma hakkının politize edilerek koruma arama hakkının fiilen ortadan kaldırılmasına dayalı olarak, AB mülteci korumasına seçici-sınırlı erişim sunar pozisyonda…

Avrupa'nın mülteci krizlerine verdiği yanıtın doğasında gördüğümüz ırkçılık ve çifte standartlar çok açık. Bulgaristan Başbakanı Kiril Petkov, çifte standart konusunda gayen açık sözlü: "Bunlar bizim alışık olduğumuz mülteciler değil ... Bu insanlar Avrupalı... Bu insanlar zeki; eğitimli insanlardır... Bu alışık olduğumuz mülteci dalgası değil. Diğerleri, kimliğinden emin olamadığımız, geçmişi belirsiz, terörist bile olabilecek insanlar."

SAVUNMASIZ İNSANLAR

Mülteciler savunmasız insanlardır. Mülteciler sözkonusu olduğunda renk, ırk veya milliyet hiç önemli olmamalı. Bu tür bariz ırkçılık sadece kabul edilemez olmakla kalmıyor, aynı zamanda mültecilerin sağlığını ve yaşamlarını da tehdit ediyor. Savaşın şiddetinden kaçan mülteciler, temiz su, gıda, barınma ve kaliteli sağlık hizmetlerine erişmek için mücadele ediyor. 

Irksal travma onlara sadece daha fazla fiziksel ve zihinsel zarar veriyor. Bu güvenlik açığı, savaştan kaçan, genellikle çok genç olan, ailelerinden ve destek ağlarından uzakta olan ve yeterli mali kaynağa sahip olamayan öğrenciler için daha da kötüleşiyor. Ukrayna'nın Küresel Güney'den bu kadar çok öğrenciye ev sahipliği yapmasının nedenlerinden biri, üniversitelerinin maliyetinin düşüklüğüydü.

Ukrayna'daki birçok Afrikalı ve Asyalı öğrenci, kendi kendilerini kurtarma çabalarını organize etmek zorunda kaldı: Sınıra ulaşımda yardımcı olmak, sığınaklara yönlendirmek ve farklı türde destekler sunmak için örgütlendiler. Gönüllüler bunun 'Siyah ve Esmerlerin yardıma erişimlerinde bir boşluk olduğu için' olduğunu ifade ettiler. 

Bazı Afrika ve Asya ülkeleri, vatandaşlarının AB üye ülkelerine girebilmelerini ve evlerine ulaşımı organize edebilmelerini sağlamak için adımlar attı. Ukrayna'da mahsur kalan Afrikalı ve Asyalı öğrencilerin sayısı az olsa da, tahliye talebinde bulunan öğrenciler hakkında haberler gelmeye devam ediyor. Açıkçası bugüne kadar çıkamayan yabancı öğrenciler de var ve bazıları da hayatını kaybetmiş olabilir.

Ukrayna üniversitelerinde okuyan Afrikalı ve Asyalı öğrencilerin geleceği nasıl görünüyor? İlk olarak, Avrupa'da kalmak isteyenler veya ülkelerine geri gönderilemeyecekler için, hayatlarını yeniden inşa etmek, daha fazla okumak ve iltica başvurusunda bulunmak istediklerinde ne yapılacak? İkincisi, eve dönmüş olanlar, toplumlarına nasıl yeniden entegre olabilirler? Daha da önemlisi, eğitimlerine nasıl yeniden başlayabilirler ve/veya profesyonel kariyerlerine nasıl geçiş yapabilirler?

Avrupa'da kalmak isteyenler için tablo şu: AB'nin geçici koruma yönergesi, savaştan önce Ukrayna'da daimi ikametgahı olmayan öğrencilere tek tip olarak uygulanmayacak ve bunun yerine koruma talep etmeleri halinde ulusal düzeyde sığınma başvurusunda bulunmaları gerekecek. Üye devletlerin bu şekilde sığınma hakkı verip vermeyeceği henüz belli değil. Ve geçmiş mülteci dalgaları bize bir şey anlatıyorsa, o da Afrikalıların ve Asyalıların bu konuda dezavantajlı bir konumda olduğu gerçeğidir.

Yaygın eleştirilerin bir sonucu olarak, öğrencilerin çalışmalarını muhtemelen başka bir Avrupa ülkesine aktarabilecekleri başka bir yol ortaya çıkıyor. Şimdiye kadar Fransa, Ukrayna'da okuyan bazı Afrikalıların eğitimlerine Fransız üniversitelerinde devam etmelerini önerdi. Afrika Başkanlık Konseyi (CPA) tarafından yürütülen bu proje, Fransızca'yı akıcı bir şekilde konuşabilen Afrikalıların Fransa'ya bir üniversite bulmasını sağlayacak.

Macaristan ayrıca bazı Ganalı öğrencilerin üniversitelerinde eğitimlerini tamamlamalarına izin verileceğini duyurdu, ancak hangi öğrencilerin uygun olduğu hala belirsiz. Diğer AB üyelerinin de aynı şeyi yapması umulurken, Ukraynalı öğrencilerin yıl ortasında üniversitelere girmeleri için özel muafiyetler uygulayan ama Ukrayna'daki yabancı öğrencilere aynı hakkı tanımayan  Estonya gibi ülkelerin ırkçı tepkisi, bir gerçeklik kontrolü. Bu nedenle mülteci öğrencilerin Avrupa öğrenci örgütleriyle ittifak kurması ve politikacıların daha fazlasını yapması için lobi girişimlerinde bulunması akılcı olacaktır.

Eve dönenlerin büyük bir kısmı için eğitim ve mesleki gelecekleri ile ilgili soru şimdi ortaya çıkıyor. Birçoğu için asıl endişe, eğitimlerini nasıl bitirecekleri,  özellikle de tamamlamaya yakın olanlar için.

Nijerya'da korku, ülkeye dönen öğrencilerin Avrupa'nın başka yerlerinde okumak için gerekli vizeleri ve finansal araçları olmaması. Diğerleri, Nijerya'daki eğitimin kalitesi hakkında şüphelerini dile getirdi ve özel Nijerya üniversitelerinin geri dönen öğrencilere sunabileceği fırsatlara rağmen, Ukrayna'ya dönmeyi veya başka bir yere göç etmeyi umuyorlar.

Hindistan'da, Ukrayna'dan dönen öğrencilerin çoğu tıp okuyor. Hint Tabipler Birliği, bu öğrencilerin Hindistan'daki programlara katılmalarına izin verilmesini tavsiye etse de, yoğun iç rekabet ve tıbbi çalışmalar için mevcut sınırlı kontenjan göz önüne alındığında, bunun hepsi için mümkün olup olmadığı konusunda şüpheler var. 

Öğrenciler ve üniversite temsilcileri arasındaki istişarelerin ardından, Güney Afrika'da durum marjinal olarak daha iyi. Bunun doğurabileceği zorluklara rağmen, bazı üniversiteler beşinci ve altıncı sınıf tıp öğrencilerini entegre etmek için çalışmalara başladılar. Öte yandan, Kamerun makamları, Rusya ile Ukrayna arasında barış ve diyalog çağrısında bulunurken, geri dönen Kamerunlu öğrencilerin gelecekleri konusunda büyük ölçüde sessiz kaldı.

Açıkçası, bu aşamada cevaptan daha fazla soru var. Ve Avrupa'nın şu anki odak noktası Ukrayna ile sınırlarındaki insani durum olsa da, bu odak kaçınılmaz olarak entegrasyon meselelerine kayacaktır. Umarım, masum yabancı öğrenciler AB üye devletlerinin kötü şöhretli yavaş karar alma süreçlerinde çıkmaza girmezler.

Fransa ve Macaristan'ın yaklaşımı bir başlangıç olsa da, bu öğrencilerin yıllarca çaba, öğrenim ve öğrenim ücretlerini kaybetmeden eğitimlerine devam edebilmelerini sağlamak için ortak bir çabaya ihtiyaç var. Birçoğu muhtemelen önümüzdeki aylarda sığınma talebinde bulunacak olan bu öğrencilere yalnızca uluslararası koruma değil, aynı zamanda akademik fırsatlar da sağlanmalıdır. Bu nedenle, AB üye devletleri, öğrenci mültecilerin savunmasızlığını kabul etmeli ve katı ve ırksal olarak motive edilmiş kuralların olmadığı koşullarda, onlara Avrupa üniversitelerine geçiş fırsatı sunmalıdır.

Afrikalı ve Asyalı öğrenci mültecilere yönelik Avrupa sınırlarındaki mevcut aşağılayıcı ve insanlık dışı gözaltı uygulamalarının acilen düzeltilmesi gerekiyor. Avrupalı liderler, bu öğrenci mültecilere insani yardım sunarak ırk, renk, milliyet veya etnik kökene bakılmaksızın herkese garanti veren uluslararası koruma konusundaki taahhütlerini yerine getirmelidir.

Benzer şekilde, Afrika ve Asya hükümetleri, eve dönenlerin eğitimlerine devam etmelerini ve akademik ve profesyonel yaşamlarını yeniden inşa etmelerini sağlamak için yerel üniversiteler, meslek kuruluşları ve öğrenci dernekleri ile çok ihtiyaç duyulan görüşmelere başlamalıdır.

Öne Çıkanlar