Farkındasınız herhalde: AKP-MHP ekibinin büyük günahı, kadınlar konusunda konuşan İslamcı erkekler, ve çok dikkat, İslamcı kadınlar tarafından işleniyor.
Uluslararası hukuk literatüründe “birincillik ilkesi” diye bir kavram nâmevcut! Bu terimin tamamen uydurmasyon olduğu şuradan da belli ki, yabancı dillerde karşılığı yok!
HDP’yi niye kapatamıyoruz diyorsanız, onun sebeplerini de ihmal etmeyelim...
'Türkiye'de resmi ideolojinin, resmi tarihin yalanlarını deşifre ederken ömrünün 30 yılını mahkemelerde 17 yılını hapishanelerde geçiren sevgili Beşikçi iyi ki varsın.'
Fransa’nın gönderdiği öğretmenler burada Türkiye’deki kültürü öğrenmek için maaş almıyorlar. Gelip Fransa’daki dili ve kültürü öğretmek için alıyorlar.
Mesela Bartın Üniversitesindekiler İTÜ ve ODTÜ hocalarından ders alacaklar. Doğrusu, zaten dolup taşan gelişmiş üniversitelerin salâsını okumak açısından daha iyi bi cinlik düşünülemezdi.
Kabataş meydanı olayından hiç kimsenin haberi yokken, Başbakan Erdoğan 07.06.2013 günkü grup toplantısında haber fişeğini attı: 'Çok önemli bir yakınımın gelinini yerlerde sürüklediler.'
'Ben İstanbullu Ermeni iş adamlarından Fırat Dink. Aydınlık’taki yazınızda bizleri savundunuz. Çok duygulandım. Teşekkür etmek için arıyorum.'
TBMM Başkanı M. Şentop, kendisini o mevkie getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı memnun edeceğim derken, biraz batırmış.
AKP’lilerin bugünkü siyasi atmosfere zararlı hale gelen eski demeçleri sosyal medya platformlarından TRT tarafından kaldırılıyor.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R. T. Erdoğan, partisinin aday adayı olarak yararlanma imkanı bulamadığı bir AKP’liyi ülkenin en güzide üniversitesine rektör atadı.
Baskın Oran: Erdoğan ve Bahçeli'nin yaptığı karşı devrim, batılılaşmaya karşı. Bunu nasıl yapabiliyorlar? Çünkü devrim yapanların torunları 1950'den bu yana hiç evrim geçirmediler.
Ortadoğu’da ve özellikle de Suriye’de 'cihat' için silahlı mücadele yürüten İslamcı örgütlere uygulanmayacak.
AKP+MHP iktidarı çok sıkışmış olmalı ki, şimdi o 3 yılın bitmesini beklemeden yeni ve şeddeli bir OHAL getiriyor.
Mahkemeler, bu ülkede cumhurbaşkanının vatandaşa hakaretine izin verirken, vatandaşın bu hakareti “aynen iade ederim” demesini cezalandırabilir diye korkuyorum.
Fakat ilk defa bir başbakan resmen açıklıyor ve dahası özür diliyor. Ve o başbakan bugün cumhurbaşkanı olunca da “Dersim” kelimesi yasaklanıyor.
'Memet Bey bakınız, biz halkın oylarıyla seçilmiş bir hükümetiz. Bize karşı bayrak açarak, bize düşman muamelesi yapıyorlar‘
Oysa, üç yıldır AB’ye söylemediğini bırakmıyordu. Ne “Haçlı artığı” kalmıştı, ne “Nazi kalıntısı”.
Kurduğu Tek Adam Rejimi’nin kötü olduğunu ve yeniden biçimlendirilmesi gerektiğini teslim ettiği için cumhurbaşkanını samimiyetle kutlayarak başlamalıyız.
Trump tüm dünyaya yayılıyor, Erdoğan ise sadece Suriye’ye, Irak’a, Libya’ya, Kafkaslardaki Azerbaycan-Ermenistan kavgasına.
Avrupa basınını okuyorum, IŞİD sempatizanlarının her saldırısı, Türk olsun olmasın, Türkiye’ye fatura ediliyor ve büyük öfke dalgası yaratıyor.
Sultan’ın Mülkü’nden ulusal devlet’e geçiş, ümmet’ten ulus’a geçiş, Sultan’ın tebaasından vatandaş’a geçiş.
Azınlık ve Kültürel Haklar Raporu Ekim 2004’te 24 kabul, 7 ret ve 2 çekimser’le genel kurulda kabul edilip yayınlanınca, demokrasi ve azınlık karşıtlarının ciddi saldırılarına yol açtı.
Prof. Dr. Oran ile Prof. Dr. Kaboğlu hakkında, 'Azınlıklar ve kültürel haklar' raporu nedeniyle 'nefreti körükleme' ve 'devlet organlarını aşağılama' iddialarıyla dava açılmıştı
'Eğer ben Bakan Soylu’ya 'Kendisini devlet adamı diye pazarlamış, yazısının her kelimesini alçakça kurgulamış bir uşak Süleyman Soylu' diye hitap etseydim ne olurdu?'
Hani, KKTC’nin bir eli yağda bir eli balda ya, hiç derdi yok ya, şimdi sürüyle devletin ve bu arada da BM’nin protestolarına sebep oldu.
Çok ucuz, çok az satan, çok sağcı, çok aşırı şeyler yazmasıyla bilinen Dimokratia adlı bir Yunan gazetesi CB Erdoğan’a Türkçe olarak hakaret etti.
Stalin 1945’te Kars ve Ardahan’ı istediği zaman Türkiye ne yapmıştı? ABD’ye sığınmıştı ve sonunda haritada yerini bilmediğimiz Kore’ye asker göndermek sayesinde NATO’ya kapağı atmıştı.
Zaten bizim için para önemli değil. Önemli olan, artık bir “dünya devleti” olduğumuz. Fakat ne yapacağı, nereye ve kime ne zaman bulaşacağı hiç bilinemeyen bir dünya devleti.
AKP’nin 2011’e kadar savunduğu özgürlüklerden sonraki dönemde durmaksızın korkunçlaşan baskıları sayesinde vardık bu noktaya.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.