Sayın hocam, alınma ama, senin inancından Türkiye Cumhuriyeti’ne ne Allahaşkına? Sen devletten maaş alan bir memursun.
Dört yıl geçti üstünden. Eğer 15 Temmuz başarılı olsaydı başımıza neler gelecekti?
Peki, durmadan kan kaybeden ve şimdi muhalefeti Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanunu’nu değiştirerek tasfiyeyi programına almış olan AKP+MHP koalisyonu nereye kadar gidecek böyle?
HDP’nin kayyımlara karşı tutumunu açıkladığı deklarasyona destek veren aydın ve yazarlar, CHP’ye ise uyarılarda bulundu.
Nusaybin Yolbilen karakolundan mahalleliye 'havan mermisi' yanıtı: “Deneme amaçlı biz atıyoruz”.
Bu avukatın Twitter’dan attığı mesajlar kamuoyunda tüyler ürpertti. Ben normal karşıladım. Çünkü bu avukatı yaklaşık on beş yıl önceden tanıyordum. Anlatayım.
Çünkü gelinen noktayı kabul ederseniz yaşamak ıstırap olacak.
Zaten yaşamak istemeyen benim canım kardeşim bir de cayır cayır yanıyor. Ben nasıl istemeyeyim derhal ölmesini?
Rejim, HDP’yi kapatmak istiyor. 'Bunun bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu' diyor. Muhalefetin lagarlığı yüzünden rakibi olmayan Tek Adam Rejimi, kendi kendini bitiriyor…
HSK, Sulh Ceza Hâkimlikleri’ni ve belli Ağır Ceza Mahkemesi savcı ve hâkimlerini doğurdu. Onlar da, Tek Adam Rejimi’nin mahvının tohumlarını taşıyan bugünkü hukuk skandallarını doğurmakta.
Şimdi Büyük Daire’de kalkıp diyecek ki, ‘Görüyorsunuz, ben bu davadan bu adamı mis gibi tahliye ettim. Ama baktık, adam maalesef başka suçlar da işlemiş, onlardan hükümlü yatıyor!’
Mesela ABD’yle iş tutup edip 'güvenli bölge' kurmaya çalışırken Rusya’yı kudurtuyor, mesela S-400’leri alıp Rusya’yla iş tutarken de ABD’yi.
CB Erdoğan’ın tutumu böyleyken, 'istenmeyen' kararlar verdiği zaman HSK tarafından oradan oraya sürülen Yargı mensupları hukuk’a geri dönmeye nasıl cesaret ediyor?
Böylesi bir ortamda 'Fırat’ın Doğusuna gireceğiz' inadı nasıl olabiliyor? Hele de, son YAŞ toplantısında TSK komuta kademesi hercümerce sokulmuşken?
Bazı 'üniversite'ler bu AYM kararını hiç beğenmediler. Bildirinin ifade özgürlüğüne girmediğini, terör karşısında devleti zayıflattığını ileri sürdüler.
OHAL sırasında yapılanları çok yazdım. Bugün de, bu rezaletin 19.7.2018’de (güya) kaldırılışından bugüne yapılıverenleri medyadan aktarayım, bölücü ve bölücülük hakkında siz karar verin.
Son yıllarda şu soruya muhatap oluyorum: '12 Mart ve 12 Eylül’ü yaşadın. Şu andaki durum daha mı iyi daha mı kötü?' Cevabım: 'Şu andaki çok daha kötü. OHAL sona erdi, dava bile açamıyoruz.'
Halk kitleleri demokrasinin ihlal edilmesine aldırmayabilirler, ama kapitalist iktisadın temel kurallarının bir bir ihlal edilmesi sonucu fukaralaşınca fena tepki gösterirler.
Seçimlerden önce ve hemen sonra gerek kayyımlar gerekse AKP’li belediye başkanları belediyelerin içini boşaltıp belli kurumlara aktarmışlar. Kalan, sadece milyonlarca borç.
Erken seçim falan talep edilmemeli. Madem daha 4 yıl var deniyor, Anayasa’dan o felaketleri ayıklamalı ve mevcut mezbeleyi, onu yaratan AKP-MHP-Ergenekon koalisyonuna temizlettirmeli.
M. Kırmızıgül’ün türküsünü anımsatan cümleyi, 3 Haziran’dan bugüne demokrasi ve ekonomi (ve tabii, Yargı) haberlerine göz atarak test edelim.
Caymaz da alırsa, hem bu yoklukta ülkenin milyarca dolarını harcadığı halde kullanamayacak, hem de kendisini şu durumda en azından teorik olarak koruyan NATO’yu yabancılaştıracak.
TAY derken, Tek Adam Yönetimi. Siyaset’ten başlayalım...
YSK insanları bezdiren tek Yargı organı değil. Yargı yasalar yerine iktidarın ihtiyaçlarına göre karar verdiği için bunun daha Yargıtay’ı var, AYM’si var, Danıştay’ı var.
Benzer durum DP döneminin sonuna doğru da görülmüş, mizah doruğa çıkmıştı. Aziz Nesin’den karikatürcü Ratip Tahir’e (Burak) kadar muazzam bir mizah külliyatı oluşmuştu.
İktidarın YSK’yi bunaltması işe yaramayacak. AKP iki durumda da kaybedecek. Çünkü derdi, imkânsız bir iş olan yeni seçimi kazanmak değil.
Erdoğan durumu bir an önce fark etmezse, 3 şey kaçınılmaz gözüküyor: AKP burun üstü çakılabilir; Erdoğan yalnızlaşabilir; Türkiye Cumhuriyeti kendine gelip AKP parantezini kapatabilir.
Bu nihai kararı daha da büyük bir heyecanla bekleyen bir kesim var. Bu kesim de kanımca yargı bürokrasisi. Yargı bürokrasisi nefesini tutmuş siyasi rüzgârı kolluyor.
Çubuk saldırısına tek kelimeyle bile gönderme yapmayacağım; okuyan günlerdir okudu anladı zaten. Sadece Uşak.
Ermeni soykırımına ilişkin düzenlenen panelde konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, 'Devlet hep arşivler açılsın diyor ama biz hazırız açmaya' dedi.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.