Baskın Oran’ın yazısına dava açan Soylu yazara yaptığı hakaretlere ‘ifade özgürlüğü’ dedi.
Akademisyen yazar Baskın Oran Vicdan ve Adalet Nöbetini değerlendirirken, 'HDP bir yandan cesur, bir yandan legal, bir yandan da saygı değer eylemlerini arttırmalıdır' dedi.
Şimdi biraz anlamaya başlıyorum AKP’nin niye dindar nesil yetiştirmeye bu kadar önem verdiğini: Gürültü gibi bir sivilceyle uğraşacağına, hastalığı kökünden çözmeye girişiyor.
Her barış antlaşması bir savaşı bitirir oysa Lozan iki savaşı bitirmiştir: Türklerin yenildiği I. Dünya Savaşı’nı ve Türklerin yendiği Kurtuluş Savaşı’nı. Bu sebeple, Lozan bir uzlaşmadır.
Bugüne kadarki içtihadını bi bardak suyla yutan AYM’nin, anayasaya aykırı KHK’ları denetlemekten kendini men ettiği bir Tek Adam Rejimi’nde artık “ne yazsan 1 fazla” değil mi?
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan benim de içinde olduğum Barış Bildirisi imzacılarına TV’lerden günler boyu ağır hakaretler etti.
Ben asıl, Diyanet Başkanı Prof. Mehmet Görmez’i merak ediyorum, çünkü efendiden bir insandır. Böyle bir şeyi nasıl hazmetti de itiraz etmedi?
Prof. Dr. Baskın Oran, Artı Gerçek'te de yayınlan yazısı nedeniyle kendisine hakaret eden Süleyman Soylu hakkında hem tazminat davası açtı hem de kamu davası açılmasını talep etti
Baskın Oran gibi bir akademisyen ayna tutunca, gördükleri manzara onları deliye döndürüyor. Yaptıkları suç duyurusuna kendi adlarını ve görevlerini yazınca da bakın ortaya ne çıkıyor?
Bu trajikomik hadiselerin en sivrileri polis ve özellikle belediye kayyımları tarafından icra edilmiş vaziyette ve bunların atayanı da, amiri de İçişleri Bakanı Soylu.
Siyasi yarışın yani demokrasinin anlamlı, kabul edilebilir olabilmesi için tarafların tümünün aynı hukuk kurallarını benimsemesi şarttır.
Kendisine ağır hakaretler eden Soylu'ya dava açmaya hazırlanan Oran, yazısının geniş kesimlere yayılmasına vesile olduğu için de 'teşekkür' etti.
İçişleri Bakanı, Baskın Oran'a makalesi nedeniyle hakaret ederek suç duyurusunda bulundu
15 Temmuz darbe parodisinden bu yana yaşanmışları alacağım yalnızca. Yorum da yapmayacağım. İnanması biraz güç olabilecekler için internet kaynağı vereceğim sadece.
Burnumuzu pisliğe daldırmaya mecburmuşuz gibi, S. Arabistan ile Katar adlı devlet fotokopilerinin feodal liderlik kavgasından doğan sidik yarışında Katar’ın tarafını tuttuk.
Avukatlar suç duyurusu yapıyorlar. Savcılığın kararı: Takipsizlik. Özet gerekçesi: 'Türkiye çok seslidir. Birçok düşüncenin varlığı gereklidir.'
Tamam da, bu toplum mühendisliğine heveslendiğin anda, 1920 ve 30’larda aynı mühendislikle suçladığın Kemalizm’e laf etmek zorlaşmıyor mu?
Anlıyonuz di mi, koskoca ABD’nin büyükelçisini o biçim ayağımıza çağırıyoz, el pençe divan durduruyoz, azarlıyoz, hem sözlü ve yazılı notayı cart diye burnuna dayıyoz.
Türkiye hiç bu kadar dışlanmadı. “Sıfır Sorun” filan derken her açıdan “Sırf Sorun” olduk. Çevremizdeki 6 ülkede büyükelçimiz bile yok.
Kendilerini “Bu toprakların ortak sahibi” olarak nitelendiren çok sayıda aydın, yazar ve gazeteci, ortak bir metne imza atarak, OHAL’in kaldırılması için çağrı yaptı.
Şimdi, vecibemizi yerine getirmenin huzuru içinde “durum vaziyetlerimizi” kategorilere ayırarak devam edebiliriz.
Baskın Oran, Zafer Kıraç, Dilare ve Adile, Funda Posbıyıkoğlu, Veli Saçılık videolu mesajlarını ilettiler...
Tam 40 yıl sonra yine bir 1 Mayıs günü, beş gün önce yani, bu sefer bir tabiat kanununca tutuklanıp Yalova Taşköprü’ye yatırıldı. Artık tahliye edilmemecesine bu defa.
Bu Korku Komedisi sayesinde dindar olan ve olmayan demokratlardan oluşan, CHP’nin de nihayet yer aldığı bir sivil toplum cephesi kuruldu. Erdoğan’ın rakipsizliği sona erdi.
Türkiye’nin rejimini A’dan Z’ye değiştirme referandumunda Hayırlar sadece burun farkı önde gözüküyor. Tam da böyle birdurumda “Bişey değişmez” diye oy vermeye gitmemek tek kelimeyle intihar.
'Evren saf bir adamdı. Yaptığı kötülükler, kendisine ezberletilenlerden kaynaklanıyordu. Erdoğan ise fevkalade zeki bir politikacı. Verdiği zararlar büyük ölçüde iktidar zehirlenmesinden.'
Chilling effect; terim olarak Batı’da 1950’den beri var. Sansüre direnme ise 373 yıldır var. 1643’te İngiliz Parlamentosu kitap ve gazetelere sansür...
Chilling effect; terim olarak Batı’da 1950’den beri var. Sansüre direnme ise 373 yıldır var. 1643’te İngiliz Parlamentosu kitap ve gazetelere sansür getiriyor, ertesi yıl şair John Milton izin almadan bastırdığı Areopagitica adlı kitapçıkta basın özgürlüğünü savunuyor.
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Baskın Oran’ın Erdoğan'ın yerine geçerek yazdığı günlüklerinden oluşan yeni kitabı raflarda yerini aldı. HABER MERKEZİ-...
Türkiye’nin içinde Tek Adam Rejimi’ne direnen T24 türünden yayınların yanına şimdi de Türkiye’nin dışında Can Dündar’ın ozguruz.org’u ve Köln’deki...
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.