Tabuları yıkan İranlı kadın DJ'ler: En az 10 kadın yeraltı müzik sahnesinde çalıyor
Artı Gerçek - İran İslam Devrimi'nden sonra kadınların şarkı söylemesinin haram ilan edilmesi, pop müziğin yasaklanması birçok sanatçının ülkeyi terk etmesine neden olmuştu ama bu durum insanların yeni bir eğlence kültürü oluşturmasıyla sonuçlandı.
Yasaklardan sonra insanlar yeraltı partileri denilen partilerde ahlak polislerinden uzak yerlerde eğlenmeye, dans etmeye başladılar.
Yasaklanan müzik kasetleri ve CD'leri ülkeye yurt dışından kaçakçılık yoluyla giriyordu ve evlere gizlice dağıtılıyordu. Akşam yemeğinden sonra ise bazı evlerde yasaklanan müzikler çalınarak evlerin salonları dans pistine dönüştürülüyordu.
Şu an dünyanın farklı yerlerinde yaşayan ve BBC'ye konuşan kadın sanatçılar Paramida ve Nesa İran'daki gizli partileri ve kariyerlerini anlattı.
'DANS YILDIZIYIM'
Şu anda Berlin'de yaşayan DJ, yapımcı ve müzik şirketi sahibi Paramida, "Her mehmunide (aile partisinde) dans yıldızıydım." diyor.
Almanya'da doğan fakat sonradan Tahran'a geri dönen Paramida okuluna Tahran'da devam etti. Bu sürede sadece evde dans etmekle kalmadı ve şehrin dışında düzenlenen gizli partilere katılmaya başladı. Paramida, "Kız ve erkekler ayrılıp arabalara doluşuyorduk. Şehrin dışına çıkıyorduk. Müzik ve ışıkları ayarladıktan sonra herkes dans ediyordu ve hepsi bu." diyor.
İran'da 1990'ların sonunda ve 2000'lerin başında yeni bir parti kültürü gelişti. Bağlanılması yasak uydulardan MTV gibi müzik kanalları dinleniyordu ve bu şekilde yeraltı parti kültürü oluşmaya başladı.
40 yaşındaki Tahranlı DJ Nesa Azadikhah ilk kez DJ olmaya karar verme anını, "İlk kez bir partiye gitmiştim ve bir DJ, house müzik çalıyordu. Heyecanlıydı. Gözümü DJ'den ayırmıyordum ve kendi kendime 'ben de bu işi yapmak istiyorum' diyordum." şeklinde anlatıyor.
YERALTI PARTİLERİNE KATILANLAR SIK SIK TUTUKLANIYORDU
Hayalinin peşinden giden Nesa, birkaç sene sonra özel mekanlarda sadece davetlilerin katılabildiği house ve tekno müzik partilerinde DJ'lik yapmaya başlamıştı ve bunu başaran ilk İranlı kadınlardan biri olmuştu.
İlk partiler genellikle partileriyle meşhur İbiza'ya referansta bulunarak 'Şibiza' diye adlandırılan Şemşak Kayak Merkezi'nde yapılıyordu. Ancak İran'da parti vermek suç olduğu için yeraltı partilerine katılanlar sık sık tutuklanıyordu. Alkol sağlamaktan ve tüketmekten, karşı cinsle aynı ortamda bulunmaktan hapis ve kırbaçlama cezaları alıyorlardı.
Nesa bu durum hakkında, "Ailem bana hep polis beni bir partide yakalarsa başımın belaya gireceğini söylüyordu. Bu beni çok temkinli biri haline getirdi" diyor. Ne Nesa ne de Paramida partilere gitmekten hiç tutuklanmadı.
İran'da bir kadın olarak DJ'lik yapan iki sanatçı da son 45 yıldır değişim isteyen kadın hareketlerine bağlı hissediyorlar.
Başörtüsünü takma şekli nedeniyle polis tarafından gözaltına alındıktan sonra ölen Mahsa Amini için düzenlenen binlerce kadının ''Kadın, yaşam, özgürlük'' sloganı attığı protestolardan çok etkilenen Paramida, "Bir kadınım ve yaşamak istiyorum, özgür olmak istiyorum. Bu (hareket) bana kadınlar olarak hepimizin arasında bir bağ olduğuna dair umut verdi" diyor.
'KADIN, YAŞAM, ÖZGÜRLÜK' DÜNYADAKİ TÜM KADINLAR İÇİN'
Paramida ile aynı fikirde olan Nesa ise "'Kadın, Yaşam, Özgürlük' dünyadaki tüm kadınlar için" diyor ve İran hareketinin dünyanın "kendisine başka bir açıdan bakmasını" sağladığını düşünüyor.
Bu olaylardan etkilenen Nesa ve bir başka İranlı DJ Aida, İranlı bir grup sanatçının elektronik müzik parçalarını bir araya getiren 'Kadın, Yaşam, Özgürlük' projesine başlamışlar. Nesa'nın bu projesine, İran ve Orta Doğu'da yeraltı müzik sahnesinden elektronik müzik yapımcılarının işlerini derleyen 'Deep House Tehran' adlı proje eşlik ediyor.
'TABULARI VE KURALLARI BOZUYORUZ'
Nesa ve Paramida, bir kadının İran gibi geleneksel ve dini bir ülkede yeraltı elektronik müzik partilerine katılmasının bir eylem ve siyasi bir tavır olduğunu düşünüyor.
Nesa, "İlgilendiğimiz şeylerin çoğunluğu ya tabu ya da yasak olduğu için bunları yapmaya başladığımız andan itibaren tabuları ve kuralları bozuyoruz. Bu eylemler itaatsizlik ve protestoya dönüşüyor" diyor ve ekliyor:
"İran'da bu kadar çok kadın için yasaklı bir şeyi yapabiliyor olduğun gerçeği beni yaşayan bir protesto haline getiriyor."
Erkek egemen bir sektör olan dans müziğine Paramida ve Nesa 2010 yılında başlamışlardı ve o zamanlar durum daha kötüydü. Pek olumlu tepkiler almadığını belirten Nesa, "Dansçılar bana garip garip bakarlardı" diyor. Bu sorun hâlâ sürüyor. Nesa, "Cinsiyetçilik hala mevcut, sadece farklı" diyor. Ülkenin ilk kadın DJ'lerinden biri olan Nesa, bugün en az 10 kadın DJ'in yeraltı müzik sahnesinde çaldığını söylüyor.
Avrupa'da çalmaya başlayan ve şimdilik Fransa'da yetenek vizesiyle bir yıllık oturum iznine sahip olan Nesa, "Buradayım ve İran'da çok sayıda kadın DJ bu fırsata sahip değil, Avrupa'da çalmalarına yardım etmek benim görevim." diyor.
İRAN'A 2006 YILINDAN BERİ DÖNMEDİ
Paramida ise bugün Japonya'da Brezilya'ya gece kulüplerinde ve festivallerde çalıyor ve İran'a 2006 yılından beri dönmedi. Paramida, "En büyük hayallerimden biri geri dönüp Tahran'da bir parti verebilmek. Bu ne kadar muhteşem olurdu!" diyor.
Paramida ile aynı hisleri paylaşan Nesa da "İran dışında çalmak özgürleştirici. Yakalanmaktan endişe etmiyorum. Ama İran'daki yeraltı partilerin havası hiçbir yerde yok." diyor. (Kaynak: BBC Türkçe)