Teoman: Beştepe'ye çağrılırsam giderim ama siyaseten kimsenin adamı olmam
Artı Gerçek - Kısa süre önce yayınladığı 'Sayın Bay Rock Yıldızı' romanı ve kişisel hayatına dair magazin muhabirlerine verdiği demeçlerle son aylarda gündemden düşmeyen şarkıcı Teoman, açıklamalarının arkasındaki motivasyonu, güncel politika ve kültürel hayat hakkındaki kanaatlerini açıkladı.
90'lı yıllarda kariyerinin zirvesindeyken, basınla olan çalkantılı ilişkisinin 50'li yaşlarda devam edemeyeceğini anladığını ifade eden şarkıcı, "Sokakta beni yakaladıklarında onlara kendimi hiç büyüklenen tavırlara sokmadığım bir kişilik olarak sunuyorum. Öbür türlüsü bende de stres yaratıyor. Yakalanmamak için her yere gidemiyorsun. Şimdi, daha arkadaşça bir muhabbetimiz var" dedi.
'GELECEĞİN TEK BAŞKAN ADAYI İMAMOĞLU'
Güncel siyaset ve seçimler hakkında da konuşan ve kendini "gençlerin abisi" olarak gördüğünü söyleyen Teoman, önümüzdeki seçimde 4-5 milyon gencin oy kullanacağını ve bu yaş grubunun ne eski CHP lideri Kemal Kıçıldaroğlu ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakın hissettiğinin altını çizerek "Geleceğin tek başkan adayı İmamoğlu" diye konuştu.
T24'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını yanıtlayan Teoman, gençlerin İmamoğlu'nu tercih edeceği yönündeki tahmininin nedenlerini şöyle anlattı:
"Bunun nedenleri de var. Geleneğe göreneğe saygılı ama aynı zamanda AKP’li değil, onun karşıtında bir yerde duruyor. Başka önemli bir neden daha var. Rakibi yok. Kim var siyaseten? Bak, Türkiye’nin yaş ortalaması 30’larda bir şeydir ve ben artık 57 yaşındayım. Bunu morukladım diye söylemiyorum. Ama bu yaş artık seni başka bir yere getiriyor. Hani insanlara biraz çoluk çocukmuş gibi bakmaya da başlıyorsun artık."
'KİMSENİN İDEOLOĞUNA İHTİYACIM YOK'
Türkiye'nin siyasal tarihine ilişkin de düşüncelerini açıklayan Teoman, kendi fikirlerini oluştururken hiçbir mahalleye yakın hissetmediğini, farklı ideolojik gruplara veya onların temsil ettiklerine angaje olmanın, bu grupların yaptıkları hataları da üstlenmek anlamına geldiğini söyledi:
"Ben sosyoloji mezunuyum. Boğaziçi'nde bize olabildiğince tarafsız bakmak öğretildi. Ben siyasete ve sosyolojik meselelere geniş ölçekte bakıp, kendimi Türkiye siyasetinde herhangi bir partiye entegre etmeden, dışarıdan izlemekle yetiniyorum aslında. Ben bir şarkıcıyım ama benim üzerinde etki gücümün olduğu birtakım gençler var. Gençlikte bir personaya hayranlık duyan insanın neler hissedeceğini ben kendimden biliyorum. Zaten kendim de gençliğimden beri öyle biriyim. Kendinize hayran olacak birini seçtiğinizde onun yazıp çizdiği söylediği her şeye bakıyorsunuz. Yoksa ben Twitter'da bir şey yazıp o bubble içinde ‘like’ alma peşinde falan değilim."
Daha önce İslami ve sağ muhafazakar kanat üzerindeki düşünsel etkisi üzerinden tanınan şair Necip Fazıl Kısakürek'in şiirini besteleyeceğini söyleyerek tepki çeken Teoman, öyle bir şarkı bestelemeyeceğini bunu sadece medyayı "trollemek" için yaptığını açıkladı.
Ne Nazım Hikmet'e ne de Necip Fazıl'a yakın hissettiğini ifade eden şarkıcı, "Nazım Hikmet’in de o kadar çok eleştirilecek şeyi var ki. İkisi de benim ideoloğum değil. Yok. Kimseye ‘ideoloğum’ diyecek bir bağlılığım yok. Ben Teomancıyım. Kimsenin ideologluğuna ihtiyacım yok, kendimden mesulüm ben" dedi.
'TÜRKİYE'DE SİYASET GERİCİLERLE DAHA GERİCİLER ARASINDA'
Kendisine, Türkiye'de 22 yılık AKP iktidarının sanatçılar üzerinde yarattığı sansür ve baskı iklimi de hatırlatılan Teoman şöyle konuştu:
"Zor zamanların olduğu oldu. Ama şunu unutma; eninde sonunda modernler de muhafazakâr Türkiye'de. Bu romanımı sana yeni verdim, okursan göreceksin. Siyaseten şu an sana söylemek istediğimi romanda Timur’a söyletiyorum. Timur bir yerde şöyle diyor; 'Ben en iyisi Türkiye'de siyasete girmeyeyim. Çünkü Türkiye'de siyaset gericilerle daha gericiler arasında' Ben Türkiye’yi öyle görüyorum"
BEŞTEPE'YE DAVET EDİLİRSEM GİDERİM... 'KÜRT AÇILIMINI DESTEKLEDİĞİM İÇİN GİTTİM'
Cumhurbaşkanı beni Beştepe'ye davet ederse giderim ama siyaseten hiçbir yerin adamı olmam diyen şarkıcı; Kamuoyunda "Kürt Açılımı" olarak anılan barış müzakereleri döneminde de gittiğini hatırlatarak "Kürt açılımını desteklediğim için gittim" dedi:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı kim olursa olsun beni bir yere davet ederse, giderim. Ama ben hiçbir zaman siyasette hiçbir yerin adamı olmayacağım. Ben daha evvel cumartesi kahvaltılarına çağrıldım Kürt açılımı devam ederken. O tabii başka bir şeydi. Ben başörtüsü meselesinde de Kürt sorununda da fikirlerimi her zaman söylemiş biriyim zaten. O toplantıya da çağrıldığım için ve Kürt açılımını desteklediğim için gittim.
'AHMET KAYA VE CUMARTESİ ANNELERİ İÇİN AMBARGO YEDİM'
Bak sana başka bir şey söyleyeyim. Ahmet Kaya’ya o ödül gecesinde çatal bıçak fırlatıldığı zaman ben Radikal 2’ye bunun büyük bir ayıp olduğunu söylediğim için sonrasında basından ambargo yemiş bir kişiyim. Cumartesi Anneleri’nin şarkısını söylediğim için de bir sürü yerden fırça yemiş bir kişiyim zaten. Ama ben bunlardan etkilenmem. Ben doğru bildiğim, vicdanen doğru olduğunda emin olduğum yerlerde dururum. Her tarafta yer almıyorum. Her zaman yer almıyorum. Etkimin olduğunu bildiğim yerlerde fikrini söyleyen birisiyim. Ve bunu büyük bir siyasi kudretim olduğunu düşündüğüm için değil, beni seven 15-16 yaşındaki çocuk “Ya bu bizim Teoman ne yapıyor?” diye sorduğunda bunları okur ve üzerine düşünürse diye söylüyorum. Bu bana yeter. Kaç kişinin bunu yapacağı da önemli değil."
'TÜRKİYE O KADAR GÜÇSÜZ OLMASA ATATÜRK YURTTA SULH, CİHANDA SULH DEMEZDİ'
İsrail'in Gazze'de devam eden saldırıları ve Ukrayna Savaşı'na dair gelişmelerin dünya gündeminde olduğu bu dönemde, savaşlar ve Türkiye'nin güvenliği hakkındaki görüşlerini de açıklayan Teoman, "Türkiye’nin güçlü bir ülke olmasını istiyorum. Bunu ters bir yerden söyleyeyim; ben Türkiye’nin Silahlı Kuvvetlerinin de güçlü olmasını isterim" dedi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarına atıfla askeri güvenlik meselesini ele alan şarkıcı şunları söyledi:
"Eğer Türkiye, Atatürk zamanında ekonomik, siyasi, askeri alanda bu kadar güçsüz olmasaydı, benim tahminim belki de hırslı bir insan olan Atatürk o kadar da “Yurtta barış, cihanda barış” demezdi. Kendisi pragmatist bir politikacıydı. İsmet İnönü de onun için “politikacılığı askerliğinden çok daha iyidir” der zaten.
Röportajın tamamına buradan erişebilirsiniz.