Candan Yıldız
1 Mayıs izlenimleri
Şaibeli referandum sonrasının ilk büyük eylemi ve buluşmasıydı 1 Mayıs… Konfederasyonların "gelenekselleşen" Taksim yasağına karşı Bakırköy kararı, "Hayır rüzgarı" dağılmasın kaygısından mı alındı bilinmez ama parçalı "Hayır"ın somut bir araya gelişine hizmet et mi, etti.
Bunu sadece, "Hayır Meclisleri" dev pankartının alandaki varlığı ile açıklamıyorum. Önce kalabalığın sayısından söz edelim. Bu tür mitinglerde sayısal tahmin yapamam ama somut bir ölçü olarak, bu yılki 1 Mayıs’ın geçen yıla göre 1,5 kat daha fazla kalabalık olduğunu söyleyebilirim. Tabii diyeceksiniz ki; izinliydi, hükümet de "bayram" havası taşıyan açıklamalar yaptı, ana akım haber kanalları bile "İşçi bayramını" canlı yayınlara taşıdı. Hepsi doğru, ama bunlar niceliği anlatır. Ancak Bakırköy Halk Pazarı’nda nicelikten öte niteliksel bir durum vardı. Artık kürsünün söz ve siyaset kısırlığını aşan bir topluluk var. Farklı "Hayır"lar arasında bağ kurabilen, protokol hiyerarşisini alana taşımayan bir ruh dolaştı gün boyu. Sözüm tabii ki TKP’den dışarı. Onlar yine "Parti iktidarı" fetişizmiyle yanlış ya da kasıtlı bir anonsu fırsat bilerek mitingi terk ettiler. Pek yankı uyandırdı mı? Hayır!
Bu yıl HDP ve CHP çok daha kalabalık geldi 1 Mayıs’a. Referandum sonuçları sonrası yalpalayan siyasetlerinin faturası kabarmasın kaygısı CHP’yi biraz dürtmüş olmalı. Temsili ve hiyerarşik siyasetin yılmaz bekçisi CHP, bazılarında ilçe örgüt başkanlarının isimlerinin yazılığı olduğu çeşitli pankartlarla alana giriş yaptı. Sahneden yapılan " Şişli Belediyesi işçileri ve Belediye Başkanı Hayri İnönü de aramızda" gibi anonslar da gözden kaçacak gibi değildi. "Mesele birkaç ağaç değil sen hala anlamadın" diyesi geliyor insanın. Kürsünün söz olarak cılız, alanın ise ruh ve enerji olarak güçlü olduğu 1 Mayıs’ta Kürtler diyemeyen, kadınlar diyemeyen DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun, KESK Genel Başkanı Lami Özgen’in uzun konuşmaları, "ajitasyon nedir, ne değildir" konusuna örnek olarak sendikaların eğitim birimlerinde gösterilmeli. Kani Beko’nun ezilenlerin de ezileni kadınları yok sayan konuşmasına karşı "Kadınlar burada" protestosu da 2017 1 Mayıs kayıtlarına geçti. Zaten kürsü yine çok erkekti. Ortak metnin iki kadın tarafından okunması da durumu kurtaracak gibi değildi.
Her yıl eleştiri konusu olan, "kürsüden sonrası tufan" anlayışı, Kürdistan bayrağı taşıdığı gerekçesiyle gözaltına alınan üç Kürdistan Sosyalist Partisi üyesinin sahneden anons edilmemesine duyulan tepkiden sonra değişti. Gözaltında olanların adı okundu hatta Taksim’e çıkmak isteyenler, bu nedenle gözaltına alınanlar da unutulmadı.
"Patronsuz, pezevenksiz bir dünya için Hayır’dan dönmeyiz" pankartını taşıyan LGBTİ’ler de alandaydı. Ancak feminist mücadeleyi "bölücü" olarak yaftalayan TKP’nin "Komünist LGBTİ’ler" gökkuşağı bayrakları yine 2017 1 Mayıs’ının çelişkisi olarak hafızalar da
yer etti.
Referandumda ilk kez oy kullananlar arasında yani gençlikte "Hayır" oranının yüksek çıktığını biliyoruz. Bu alana da yansıdı. Farklı örgütlenmelerle alana gelen liseli gençliğin sayısı da bu yıl fazlaydı.
"Yılgınlık yok direniş var" sözünü hak eden grup ise Karaoğlan’ın partisi DSP oldu. Sayıları 10’u geçmese de mavi fonda güvercin bayraklarıyla alandaydılar.
"Hayır biz kazandık" ruh halinin dolaştığı 1 Mayıs alanı partilere, sendikalara rağmen dip dalgayı hissettirdi. Belli ki Hayır daha bitmemiş!