Ahmet Nesin
313 general ne ki, MHP'nin 1980 öncesi darbe çağrısı var...
104 amiralin bildirisi yayınlanır yayınlanmaz orta dereceli bir kıyamet kopacağı düşünüldü mü bilmiyorum ama MHP’nin sanki iktidar tek başına kendisiymiş gibi gürlemesi hemen hemen herkesi oldukça şaşırttı. Karar Gazetesi’nden Elif Çakır Devlet Bahçeli’nin 2004 yılında genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanları dahil 313 generale gönderdiği mektubumsu bildiriyi anımsattı. Hürriyet gazetesi "Uyarı Mektubu" diye yapmış haberi. Bahçeli uyarı mektubunda generallerden Türkiye’yi AKP’den kurtarmalarını istiyor. Dün de Yıldıray Oğur ile yaptıkları programda konuştular aynı olayı.
Elif Çakır’ın yaptığı güzel bir gazetecilik ama yaşı gereği ancak bunu anımsamış doğal olarak. Bunu söylerken 27 Mayıs darbesinin Alparslan Türkeş tarafından okunmasını yada ilk Talat Aydemir darbe girişimine dahil olmasını ve bu yüzden ordudan atılıp, emekli edilmesini söylemiyorum, 12 Eylül darbesi öncesinden bahsediyorum.
Elif Çakır da, Yıldıray Oğur da aynı gazetedeler, Taha Akyol’a bir sorsunlar 12 Eylül darbesinde neden hapse girdiğini. Nedenlerden birisi MHP’nin darbe öncesi kimi gazetelere verdikleri tam sayfa gazete ilanlarıdır, MHP MYK’sı tüm ülkede sıkıyönetim ilan edilmesini ve idarenin askeriyeye geçmesini istemiştir.
Ne komik değil mi, MHP askeri darbeciler tarafından darbe yapılmadan önce darbe yapılmasını istemekten yargılandılar, en azından bu da dosyanın bir parçasıydı. Gazete ilanlarını o dönemin hem devrimcisi, hem de gazetecisi olarak anımsıyorum ama bu olayı ya bir TV programında yada bir yazısında Taha Akyol’dan dinlemiş yada okumuştum yıllar önce.
Darbelerin böyle cinslikleri vardır, Menderes ve arkadaşları anayasayı ihlalden asılırken, askerler hem darbeyle anayasayı ihlal ederler, hemen yenisini yaparak esasında astıkları gibi eski anayasadan memnun olmadıkları konusunda hemfikirdirler. 12 Mart idamları sonrası da 27 Mayıs Anayasası oldukça değiştirilmiş, 12 Eylül’de de anayasayı ihlalden insanlar asılmış ama yerine yeni faşist anayasa oylanıp kabul edilmişti.
Oral Çalışlar 12 Eylül sonrası hapiste Türkeş ve Bülent Ecevit’le aynı yerde kaldığından söyleşi ve anı kitabında bahseder Türkeş ve MHP’nin darbe öncesi sıkıyönetim isteğinden. Hatta sıkıyönetim istendiğinde arkasından darbe geleceğinin de aşikar olduğundan sözede kitabında.
O yüzden bütün parti liderleri 12 Eylül’de gözaltına alınırken Alparslan Türkeş 3-4 gün sonra teslim olmuş, o sırada nerede olduğu en azından o dönem meçhul kalmıştır. Babam dahil olmak üzere o dönemin kara kuvvetlerindeki komutanlar 1-2 sınıf aşağı yada yukarı aynı dönemin mezunlarıdır. Türkeş arkadaşlarından darbenin kendi siyasi görüşleri doğrultusunda yapılıp yapılmadığını öğrenmek için turlarda bulunmuştur. Kendi açısından Kenan Evren haklıdır, aynı siyasi zorbalıkla ve ülkücüler yerine legal silahlı askerleri kullanarak bu işi çözmeye karar vermiştir. Kendi mantığına göre diğer partilerle beraber MHP’yi de kapatmak onlara demokratik gelmiştir.
Ve sonunda teslim olup beklenen ve herkesi şaşırtan açıklamayı yapar: "Görüşlerimiz iktidarda, biz hapisteyiz" Türkeş’in askeri çağırma taktiği kendi açısından çok zekicedir, bu çağrıyla MHP’yi ve bilhassa Ülkü Ocakları’nı davaların dışında tutmak istemiştir, aksi halde başına gelecekleri biliyordur.
Amiraller bildirisini daha önce açıklamıştım, Montrö olayı daha çok bir bahanedir ve bu bir bölünmüş ve harcanmakta olan Ergenekon savaşıdır, bu kez Ergenekon olayından kurtarma sırası Devlet Bahçeli’nin görevidir ve o yüzden en çok o bağırmak ve hatta bağırırken de saçmalayıp, zırvalamak zorunda kalmıştır.
O kadar aramama karşın bulamıyorum ama biyerlerden bir gün Bahçeli’nin 15 Temmuz sonrası ilk söylediği tümceler ortaya çıkar, "Biz her zaman halkımızın yanındayız" İlk açıklama böyledir ama halk hangi darbecinin yanında yer aldığına henüz karar vermemiş ve tavır koymamıştır, ta ki Erdoğan TV’ye çıkana kadar. Çünkü bu darbe girişiminde de başta genelkurmay başkanı Hulusi Akar ve kimi komutanlar kimin yanında olduğunu belirtmemiştir henüz. Nerede olduklarına karar verene kadar da Erdoğan’ı aramazlar, Erdoğan da onlara ulaşamaz.
Darbeler tarihini incelediğimizde MHP’nin karşı çıktığı bir tane bile darbe yoktur esasında, son dakika karar verdikleri 15 Temmuz hariç. Bütün darbelerde ABD ve MHP darbenin şu yada bu şekilde bir kenarında duruyor hep.