Pelin Cengiz
8 Mart hangi kadınların günü?
Türkiye'de de sınırlı ilerleme olsa da kadın istihdamı dengesiz ilerliyor. Kadını eve, analığa, doğurmaya hapseden istihdam politikaları yüzünden kadınlar çalışmıyor, çalışamıyor.
PELİN CENGİZ
Bu, OHAL gölgesinde ilk 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Sekiz ayını geride bıraktığımız OHAL sürecinin zulmünden pek çok kadın da nasibini aldı, çıkarılan KHK'larla gazeteciler, akademisyenler, öğretmenler, kamuda görevli binlerce kadın işinden oldu, hesaplarına, mallarına el kondu, tutuklandı, kadın konusunda çalışan pek çok kadın derneği kapatıldı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun tespitlerine göre, OHAL döneminde kadın düşmanı söylemler ve politikalar, hem kadın cinayetlerini hem de kadın cinayetlerindeki vahşeti arttırdı.
Belediyelerde ve belediyelere bağlı kadın danışma merkezlerinde istihdam edilen kadınların, hükümet tarafından atanan kayyımlarca işlerine son verildi. Özellikle yerellerde kadın ve erkeğin eşit temsiliyeti için çalışanların bu çabaları ve kazanımları OHAL ile yerle bir edildi. Siyaset alanında da OHAL'in uygulamaları kadınların sesini susturmak, siyaset alanından uzaklaştırmak için kullanıldı, HDP'li kadın milletvekilleri bahanelerle hapse atıldı.
Her 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Türkiye'de atama ve seçimle oluşan karar organlarında kadın oranlarına bakarak karne veren KA.DER, yaptığı açıklamada, tüm süreci özetliyor aslında: "15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL ilan edilmesi, binlerce kişinin KHK'larla görevden alınması, süre gelen soruşturmalar ve gözaltılar nedeni ile istatistik yapılabilecek bir ortam kalmadı. Elimizde ne kaldı? Kadınlara sorulmadan hazırlanmış bir Anayasa değişikliği teklifi…Kadınların kazanılmış haklarının ellerinden alınma tehlikesi… Yerinde sayan kadın istihdamı… Her gün öldürülen kadınlar. Her gün tacize, tecavüze, şiddete maruz kalan onlarca kadın ve çocuk… Mağdurun yanında olacağına, suçluyu "iyi halli" görüp ödüllendiren mahkemeler… Bin bir zorlukla çalışmak için uğraşan kadın ve çocuk haklarını savunan derneklere karşı gerçekleşen uygulamalar… Haber alma özgürlüğü elinden alınmış bir ülke… Halkın yani milli iradenin oyları ile seçilmiş, yüzde 50 kadın kotasına sahip ama yok sayılan bir parti…"Erkek gibi" siyaset yapıp, "erkek gibi" şiddet üreten "bazı" kadın milletvekilleri… Barış ve uzlaşma dilinden uzak, kadınları dinlemeyen, anlamayan, umursamayan erkek milletvekilleri… Toplumsal cinsiyet rollerini, "iktidarı koruma aracı" görüp sıkı sıkıya sarılan erkek egemen sistem!.."
Zulmün, baskının, itibarsızlaştırmanın yanında kadınlar OHAL sürecinde yine emeği en fazla sömürülenler oldu. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) verilerine göre, son bir yılda sigortalı çalışan 40 bin kadın işten çıkarıldı. Bu dönemde kayıtdışı çalışanlarla birlikte işsiz kalan kadınların sayısı çok daha yüksek.
Birkaç gün önce küresel anlamda önemli veriler içeren "Kadınların İşgücüne Etkisi" başlıklı bir araştırma açıklandı. Araştırma iş yerlerindeki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin bütün kurumlar için bir tehdit unsuru olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda kadınların üstlendiği ücretsiz işlerin küresel anlamda en az 12 trilyon dolarlık bir üretim değerinde olduğunu ortaya koyuyor.
Yani bu ne demek? Kadınlar tarafından sarf edilen görünmeyen ve karşılığı olmayan emek, geleneksel GSYH hesaplamalarına dahil edilseydi, küresel ekonomiye 12 trilyon dolar daha eklenmesini sağlayabilir demek. Kadınların üstlendiği ücretsiz işlerin küresel anlamda en az 12 trilyon dolarlık üretim değerinde olması küresel GSYH'nın yaklaşık yüzde 13'ne tekabül ediyor.
Türkiye'de de sınırlı ilerleme olsa da kadın istihdamı dengesiz ilerliyor. Kadını eve, analığa, doğurmaya hapseden istihdam politikaları yüzünden kadınlar çalışmıyor, çalışamıyor. 34 OECD ülkesi içinde en çok ev işi yapan kadınların Türkiye'de yaşıyor olması da tesadüf değil.
Bunu devletin resmi kurumu Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerinden de teyit edebiliyoruz zaten. Hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına göre 2015 yılında, Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus içerisinde istihdam oranı yüzde 46 olurken, bu oran erkeklerde yüzde 65, kadınlarda ise yüzde 27,5 oldu.
DİSK/Genel-İş Araştırma Dairesi'nin "Kadın Emeği Raporu" Türkiye'de kadın istihdamına dair önemli tespitler içeriyor. Herşeyden önce işsiz kadın sayısında artış var. Kadınlar ev ve aile bakımına erkeklerden beş kat daha fazla zaman harcıyor. Türkiye'de 12 milyona yakın kadın, ev işleri nedeniyle çalışma hayatının dışında. Türkiye'de 1,5 milyon kadın kayıt dışı ve yarı zamanlı çalışıyor. Erkekler, kadınlardan daha fazla ücret alıyor. Türkiye'de bir kadın günlük ortalama 1 dolar kazanırken, bir erkek günlük ortalama 2,27 dolar kazandığı görülüyor. Bir kadının ortalama yıllık maaşı 12 bin 162 dolarken bir erkeğin ortalama yıllık maaşı 27 bin 672 dolar. Sendikalı kadın işçi oranı ise sadece yüzde yüzde 7,6.
İşgücünde kadın erkek eşitsizliğine dair yeni bir şey yok, uçurum derin. Tüm bunlar bize kalkınmanın ve gelişmenin sadece ekonomik değil, sosyal ve kültürel eşitsizliklerin de giderildiği bir toplumsal değişim süreci olduğunu gösteriyor. 2023'te 10 büyük ekonomiden biri olma hedefine ulaşmak için kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 50'yi geçmeli…
Elbette durumun içler acısı halini verilerden ve tespitlerden örneklerle çoğaltmak mümkün. Ancak, şu soruyu sormadan da geçmeli. Bu şartlarda sizce 8 Mart hangi kadınları günü?