Ayşegül Karakülhancı
AB’nin stratejik pusulasının ibresi askeri güç olmayı gösteriyor
"Avrupa tehdit altında ve gerekirse askeri olarak kendisini savunmayı öğrenmek zorundadır." Avrupa Briliği’nin (AB) yeni strateji ve güvenlik politikası raporları bu temel fikre dayanıyor. Belge, resmi adıyla "Stratejik Pusula", Avrupa dışişleri ve savunma bakanları tarafından 21 Mart Pazartesi günü kabul edildi. AB, dünyaya Avrupa'nın yeniden silahlanmaya hazır olduğu sinyalini gönderdi. Bir zamanlar sivil güç olan Avrupa Birliği 2025 yılına kadar askeri güç olmayı bir hedef olarak ortaya koyuyor.
AB, 2003 yılında "Daha İyi Bir Dünyada Güvenli Bir Avrupa" başlıklı ilk güvenlik stratejisini yayınlamıştı. Savunma politikasına ilişkin bu ilk strateji belgesini Avrupa'nın hiç bu kadar müreffeh, daha güvenli, daha özgür olmadığı kabulüne dayandırmıştı. 2003 yılından sonra strateji belgesinde müreffeh, güvenli olarak bahsedilen Avrupa yıllar içinde ekonomik krizler, mülteci akını, Brexit’i yaşadı. Macaristan, Polonya gibi üye devletler otoriterleşti. Avrupa’nın motor gücü olan Fransa, Almanya toplumu milliyetçiliğin yükselmesiyle yaralar aldı. AB’nin Avrupa‘ya uyumun siyasi istikrar, demokratikleşme ve refah artışı getirdiği vaadi istikrarsız bir hal aldı. Bu istikrasızlık beraberinde Birliğin başarılı bir proje olup olmadığını tartışmalı bir konuma taşıdı. Şimdi AB, vatandaşlarının ve topraklarının güvenliğinin garantörü olmak için adımlar atmaya çalışıyor. Bu endişeyle askeri savunmayı en önemli araç arasında görüyor. Güvenlik sağlayıcısı olacak bir AB kurgusu yaratılmaya çalışılıyor.
2003’te yayınlanan stratejiden sonra Haziran 2016'da, dönemin Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini döneminde "Ortak Vizyon, Ortak Eylem: Daha Güçlü Bir Avrupa, Avrupa Birliği'nin Dış Politika ve Güvenlik Politikası için Küresel Bir Strateji" başlığıyla ikinci bir AB güvenlik stratejisi yayınlandı. Bu yeni stratejide ilk olarak askeri alanda bir güvenliğin önemsenmesine hız verilmeye başlanacağına dair ilk işaret veriliyor. 2016’da yayınlanan yeni strateji de ayrıca 2003’dekinin aksine AB’nin varoluşsal bir kriz içine girdiğin görülüyor. AB projesine yönelik iç ve dış tehditler olduğunu, eğer AB bir güvenlik garantörü olarak kendisini ortaya koyuyorsa bunu sağlaması gerektiğini, sivil ve diplomatik gücünün yanına askeri gücü de eklemesi gerektiği yönünde bir strateji ortaya çıktı. "Kırılgan bir dünyada" AB, güvenlik ve savunma yeteneklerini daha güçlü hale getirerek aynı zamanda bir güvenlik topluluğu olarak da şekillenmeli diye düşünülüyor. 2016’da AB’nin küresel stratejisinde Orta Doğu'daki krizler, çatışmalar ve özellikle Rusya'nın Kırım'ı ilhakı üzerinde duruluyor.
2022 stratejisinde ise Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte, askeri güce dayalı küresel strateji hedefi AB için daha güçlü bir hal aldı.
STRATEJİK RAPORLAR SAVUNMA POLİTİKASINDA İTİCİ BİR GÜÇ
Bu stratejik raporlar Konsey tarafından kabul edilmiş, yaptırım gücü olan kararlar değiller. Dış Politika Yüksek Temsilcisi tarafından sunuluyorlar ve Konsey vereceği yeni kararlarda bu raporları dikkate alacağını beyan ediyor, o kadar. Yine de bu strateji raporları AB’nin dış, güvenlik ve savunma politikasının önemli bir itici gücü olarak görülüyor. Küresel stratejiye dayalı olarak AB, 2016'dan beri askeri harekât yeteneğini genişletmek, stratejik olarak özerk olmak için çabalıyor.
Bu özerklik çabası için AB içerisinde ortak askeri yetenekleri geliştirmeye yönelik düzenleyici bir yapı kuruldu. Bu yapının başında Yapılandırılmış Daimi İşbirliği (PESCO) var. İkinci olarak devletlerin koordineli savunma planlamasına ve ortak silahlanmanın öncelikli olmasına hizmet eden savunma yeteneklerinin yıllık incelemesi olan Savunmaya İlişkin Koordineli Yıllık Rapor (CARD) geliyor. Üçüncü olarak ortak silahlanmaya mali desteği sağlamak için Avrupa Savunma Fonu (EDF) oluşturulmuş durumda. Bunların yanı sıra Avrupa askeri operasyonlarında askeri planlama ve yürütme yeteneğinin oluşturulması için Askeri Planlama ve Yürütme Yeteneği (MPCC) ve AB askeri operasyonlarının ortak finansmanı sağlamak ve de üçüncü ülkelerin askeri gelişimini desteklemek için bütçe dışı bir fon olan Avrupa Barış Fonu var.
AB son olarak kamuoyuna sunduğu "2022 Stratejik Pusula" ile Küresel Stratejiyi güncellemeye çalışıyor. Bu yeni güvenlik stratejisi için Konsey 2020’nin Haziran ayında üye devletlerle diyalogdan da sorumlu olan AB Dış İlişkiler Servisi’ni görevlendirdi. Ayrıca, bir AB düşünce kuruluşu olan Avrupa Birliği Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü de bu konuda politik önerileri ve tavsiyelerini sundu. Kasım 2021'de, Dışişleri Komiseri üye ülkelere özel olarak bir taslak sundu. 2016’da yayınlanan rapordan devamla yeni Stratejik Pusula ile AB kendisini bir "güvenlik sağlayıcısı" olarak daha çok ve daha açık bir şekilde göstermek istiyor.
Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bu durumu "Avrupa tehlikede: giderek daha rekabetçi bir stratejik ortamda faaliyet göstermemiz gerekiyor. Stratejik Pusulanın amacı, karşılaştığımız tehditlerin ve zorlukların bir değerlendirmesini yapmak ve Avrupa Birliği'nin değerlerini ve çıkarlarını koruyarak vatandaşları için bir güvenlik sağlayıcısı haline gelmesini sağlamak için operasyonel yönergeler önermek" olarak açıkladı.
ALINAN SAVUNMA VE GÜVENLİK KARARLARI VATANDAŞLARDAN BAĞIMSIZ YÜRÜYOR
Stratejik Pusula, küresel ve bölgesel bir güvenlik ve askeri politika tehdidi analizini içeriyor. AB’nin güvenlik ve savunma politikasının daha da geliştirilmesine rehberlik etmeyi amaçlıyor. Güvenlik pusulası ise AB’nin askeri hareket kapasitesinin güçlendirilmesini programlamayı hedefliyor. Ukrayna’daki savaş da Avrupa savunmasını sarsıcı bir şekilde canlandırdı. Almanya’nın yeni hükümetinin ülkenin savunma politikasının yeniden düzenlenme girişimi, savunma politikasının Avrupa düzeyinde de öne çıkmasına neden oldu.
Ancak tüm bu savunma, askeri güç olma kararları, AB'nin bağımsız olarak askeri eylemde bulunabilecek hale gelmeye çalıştığı bu siyasi süreç vatandaşlara sorulmadan ilerliyor. AB savunma politikasının hükümetler arası siyasi tarzı, gelişimi önümüzdeki yıllarda AB projesi üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olacak. Bu nedenle de AB'nin dış, güvenlik ve savunma politikasının siyasi yönelimi hakkında cevaplanması gereken sorular var. AB’nin genişletmeye çalıştığı askeri yeteneklerin temel amaçları nelerdir? AB, NATO ile ilişkisini nasıl yapılandırıyor? AB, uluslararası düzende, yeniden canlanan Doğu-Batı çatışmasında kendisini nasıl konumlandırıyor? Bu konuları gerekli bilgilerle kamuoyuna açıklamalı ve vatandaşlar arasında önemli bir tartışmaya katkıda bulunmalıdır. Güvenlikle ilgili tüm stratejik kararların detaylarını açıklamak belki savunma alanında en doğru yöntem değil ancak halkı ilgilendiren önemli savunma kararları Ukrayna Savaşı varken oldubittiye getirilerek alınması AB’nin savunduğu katılımcı demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne aykırı bir biçimde ilerleme tehlikesini de barındırıyor.