Koray Düzgören

Koray Düzgören

AKP: Avantanın adı değişim

Erdoğan’ın  AKP’de başlattığı değişim, dağılmakta olan bir partide, iktidar avantalarına kavuşmak için sabırsızca bekleyen aç yeni kadroların nöbet değişiminden ibarettir.

AKP Genel Başkanı Erdoğan, ‘Metal yorgunluğu’ var, diyerek parti kadrolarını ve belediye başkanlarını değiştirmeye koyuldu.

Bu şekilde 1918’de yapılacak genel kongreye kadar partinin büyük çapta yenilenmesi öngörülüyor.

Erdoğan bu yenilenmenin 2019’da yapılacak üç seçim için hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor.

Kimileri bu değişimi AKP’nin değişimi zannediyor. Gerçekten yorulmuş, yıpranmış, seçmenin ve kamuoyunun güvenini kaybetmiş, gırtlağına kadar pisliğe ve yolsuzluğa bulaşmış parti yöneticileri ile belediye başkanlarının yerine daha zinde güçlerin geçeceğini ve böylece partiye büyük bir ivme kazandırılacağını düşünüyor.

Nitekim Erdoğan bu kampanyayı açarken sadece ‘Metal yorgunluğu’ çeken parti yöneticileri ve belediye başkanlarının değil, haklarında yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma, imar planları değişikliği ile haksız kazançlar sağlama vb. olaylara karışmış olanların da değişmesi gerektiğini vurgulamıştı.

Yeni kadroların kesinlikle yolsuzluk batağına bulaşmamış temiz partililerden oluşması gerektiğine değinmişti.

Bu vurguyu ciddiye alan kimileri partinin bu anlamda değişeceğini, içindeki pisliklerden arınacağını söylediler.

Böylece Erdoğan yeni, dinamik ve dürüst bir kadroyla öncelikle yerel seçimlere girecek, arkasından da genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimleri gelecekti.

Bu çerçevede birçok il ve ilçe başkanı istifa ettirildi. Bazıları görevden alındı.

Ama görevden alma yerine istifa ettirme tercih ediliyor. Kamuoyuna, "Bakın bizde kavga gürültü olmadan yıpranan, metal yorgunluğu çekenler kendileri ayrılıyor." deniliyor.

Gönül rızasıyla ayrılmak istemeyen olursa Erdoğan’ın onlara çok kısa bir mesajı var.

"Ya istifa eder güzellikle ayrılırlar ya da onları biz göreve getirdik biz görevden alırız. Bu da olmazsa, haklarında yolsuzluk soruşturması açılması için düğmeye basarız."

Yani görevlerini yaparken suç işleyenleri hemen görevden alarak adalete teslim etmek yerine, bu meseleyi onlara karşı bir şantaj kozu olarak kullanmayı tercih ediyor.

 

KAMPANYANIN İLK KURBANI TOPBAŞ

Bu kampanyanın ilk kurbanı İstanbul Belediye Başkanı oldu. Üç dönem İstanbul’un yüz milyarlarla ifade dilen rantını AKP yönetimi ile birlikte yiyen ve yolsuzlukları ayyuka çıkmış Kadir Topbaş biraz serzenişte bulunup kendisine vefasızlık yapıldığını söylese de istifa etmek zorunda kaldı.

Sonra sıra Kadir Topbaş’ı bile geride bırakacak denli yolsuzluk ve hukuksuzluğa batmış Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’e gelince biraz sorun çıktı. Melih Gökçek kendisinin istifa etmesini isteyen Erdoğan’a karşı öyle anlaşılıyor ki direndi. Hemen istifa etmedi. Hatta önceki gece yarısı Erdoğanla bu konuda bir görüşme yaptı.

Bu görüşmeyi Melih Gökçek’in pazarlığı olarak görenler var.

Neyin pazarlığı diyeceksiniz. Belli ki istifa söylentilerinin çıkması sonrasında hemen Erdoğanla görüşme talebinde bulunduğuna ve bu talebi de kabul edildiğine göre elinde sağlam kozlar olduğu anlaşılıyor.

Buna rağmen kimi Ankara gazetecilerine bakılırsa Erdoğan vazgeçmeyecek ve Gökçek yılbaşına kadar görevinden ayrılacak.

Kimileri de elindeki kozları sayesinde zaten bitmekte olan görev süresinin sonuna kadar Ankara Belediyesini çiftliği gibi yönetmeye devam edeceğini varsayıyor.

Birçok şehrin belediye başkanı için de aynı şey söyleniyor ve görevden ayrılmaları bekleniyor.

Netice olarak Erdoğan buna ‘AKP’nin silkinip yenilenmesi’ diyor.

Aslında Erdoğan’ın yaptığı AKP içinden yeni bir AKP çıkartmak.

Kuruluş aşamasındaki hedefleri, programı, siyasi felsefesi vb. ile şimdiki konumu ve uygulamaları arasında dağlar kadar farklar olan AKP artık tamamen iktidar sarhoşluğuna, zehirlenmesine uğramış bir parti durumunda.

AKP, yolsuzluk ve hukuksuzluğun batağında, motivasyonunu kaybetmiş, parti kadroları çıkar çatışmaları nedeniyle birbirine girmiş, herkesin herkesi ihbar ettiği, kimsenin sorumluluk üslenmediği, her kafadan farklı bir sesin çıktığı, Erdoğan korkusundan kimsenin herhangi bir insiyatif almak istemediği, en ufak bir eleştiri hatta değerlendirme mekanizmasının bile çalışmadığı bir parti görünümünde.

Erdoğan’ın ‘Metal yorgunluğu’ tabiri aslında tam yerinde bir niteleme.

Yorulan metal parçası bir daha asla kullanılmaz. Kaldırıp atılır.

AKP de bu noktada, dağılmış bir parti havası hakim.

 

YENİ BİR KADRO DEVŞİRİLİYOR

Şimdi Erdoğan bu kadrolardan kendisine doğrudan ve militanca bağlı olacak yeni bir kadro devşiriyor.

Bu kadroyu hem -yapılacaksa- 2019’daki seçimlerde kullanacak. Hem de daha sonra onlardan yerleştirmeye çalıştığı faşist rejimin militanları olarak yararlanacak.

O nedenle AKP’de temizliğe girişti. Tabii ki amacı ortalığı temizlemek değil. Pisliği ortadan kaldırmak, haksız, hukuksuz rant kapılarını kapatmak, yolsuzlukların, talanın, yağmanın, kent katliamlarının önüne geçmek değil elbet.

Hatta kendi bilgisi dahilinde yapılan bunca kirliliğin ve hukuksuzluğun hesabını sormak da değil mesele.

Zaten alenen eski kadrolara söylüyor.

"Sözümü dinleyip akıllıca çekilip giderseniz yedikleriniz, çarptıklarınız, sebeplendikleriniz yanınıza kar kalacak. Yok diklenir, itiraz ederseniz bu marifetlerinizi, işlediğiniz suçları size fatura ederim"

Hatta bunu kişisel şeref meselesi sayacak olanlara da bir çift lafı var.

"Benim şanım var şerefim var’ dersen, kusura bakma ama, partinin şerefi herkesin şerefinin şanının çok daha önündedir"

Böyle diyerek itiraz edenlerin görevi kötüye kullanmak suçundan görevden  alınabilecekleri uyarısında bulunuyor.

Bunu yaparken de hepsini birden aşağılıyor. "Siz kimsiniz? Sizi bu göreve ben getirdim, şimdi ben gitmenizi söylüyorum, paşa paşa gideceksiniz" diyor.

Ve yeni gelenlere de peşin peşin şunu söylemiş oluyor:

"Bakın eski kadroyu temizliyorum, değiştiriyorum. Açılan yerler, kadrolar sizin.

Para, ihale, imar rantı, avanta vb. hepsi sizin.

Bunlara karşılık sizden bir tek şey istiyorum. Bana sadakat ve biat edeceksiniz."

Sonuç olarak Erdoğan’ın  AKP’de ‘Metal yorgunluğu’ ya da başka nitelemelerle yaptığı değişim, dağılmakta olan bir partide, iktidarın olanaklarına, ayrıcalıklarına ve avantalarına kavuşmak, küpünü doldurmak için sabırsızca sırasını bekleyen aç yeni kadroların devlet arpalığındaki nöbet değişiminden ibarettir.

Devletin malı deniz olduğuna göre, devleti ele geçirenlerin de birbirlerini yemeden devletin malını yemeleri esastır.

Hazinede para kalmamış, bütçe açığı almış başını gidiyormuş.

Hiç önemli değil. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ne diyor:

"Para bitti. Ya dışardan borç alacağız ya da yeni vergiler koyacağız. Biz ikinci seçeneği tercih ettik."

Evet, yeni aç kadroları, Erdoğan’nın adamlarını doyurmak hatta zenginleştirmek gerek.

Cebini dolduran biran önce gitsin sıradakiler geliyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi