AKP’nin başarısızlık karnesinde en kötü not

AKP’nin iktidara geldiği 2002 senesinin 'Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu' araştırmasına bakın, sıralama yine üç aşağı, beş yukarı aynı.

AKP’nin 18 senelik karnesinde artık olumlu hiçbir nokta kalmadı.
Bugünkü yazımda (bugün) dün yayınlanan İSO (İstanbul Sanayi Odası) 'Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu' araştırmasının sonuçlarını tartışmak istiyorum.
Bu manzara, laiklik, demokrasi, hukuk devleti, Ayasofya, dış politika gibi konulara girmeden AKP’nin 18 senelik başarısızlığının en net göstergesi, en açık sınıfta çakma notu.
Diğer tüm çuvallamalar atlatılır ama bu karnenin maliyetlerini temizlemek seneler alacak.
Zaten, AKP’nin somut iki başarısı vardı, birincisi AB müzakerelerinin açılması, ikincisi ise kamu maliyesi dengelerini yeniden tesis etmiş olması idi.
2020 yılında AB müzakereleri fiilen sona ermiş durumda, yakında da pek muhtemelen hukuken de sona erecek.
Kamu maliyesi dengeleri ise artık sizlere ömür.
Hukuktan, özgürlüklerden, büyümeden yana bir siyasi iktidar AB ilişkilerini tekrar rayına sokabilir, kamu maliyesi dengeleri de yine büyük özverilerle tesis edilir.  
Ama İSO 2020 araştırmasının sonuçları Türkiye’nin çağı yakalamada, bırakın yakalamayı, yaklaşmakta bile sınıfta kaldığını gösteriyor.
Üstelik 18 senedir ülkeyi tek başına yönetmesine rağmen; bu hatanın maliyetleri öyle Ayasofya şovlarıyla kapatılabilecek gibi değil.

xxx

ABD’nin, dünyanın en güçlü ekonomisi, en büyük firmaları sıralamasına bakıyoruz, Exxon gibi dev enerji şirketi dışında en tepelerde Amazon var, Apple var, Google var, Facebook var.
Exxon dışında tüm bu şirketler yeni ekonominin şirketleri ve olağanüstü büyüklüklerde katma değer yaratıyorlar.
Bu şirketler sanayi şirketleri olmayabilir ama kanımca mukayese mantığı değişmiyor.
Amazon şirketinin piyasa değeri (1.5 trilyon ABD doları) Türkiye’nin iki senelik milli geliri kadar (milli gelirimiz 750 milyar ABD doları), daha başka söze gerek bile olmayabilir.
Gelelim İSO 2020 araştırması sonuçlarına. 
En tepede Tüpraş var (Enerji), Exxon gibi, geçelim.
Arkadan Ford Otomotiv, Toyota, Arçelik (buzdolabı, bulaşık makinesi, vs.), Tofaş (otomotiv), İskenderun Demir Çelik, Ereğli Demir Çelik, Aselsan (elektronik), Hyundai (otomotiv), Çolakoğlu Metalürji, Mercedes, İçdaş Çelik Enerji geliyorlar.
Bu şirketlerin tümü eski ekonominin şirketleri; belki Aselsan’ı bir kenara alabiliriz ama nihayetinde Aselsan da elektronik üretiyor.
Zaten, Türkiye’de yeni ekonominin bir şirketi hâlâ çıkamadı.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 senesinin 'Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu' araştırmasına bakın, sıralama yine üç aşağı, beş yukarı aynı.
Sıralama değişmemiş; daha da vahimi hiçbir yeni ekonomi şirketi, yani büyük katma değer üreten şirket girememiş sıralamaya.
Bu durum Türkiye’nin son yirmi seneyi nasıl atladığının en büyük göstergesi ve kötü yönetimin en sevimsiz çarpıcı yanı.
Güney Kore, elli, altmış sene önce kişi başına geliri bizden çok geri iken şimdi Samsung gibi dünya devini yarattı.
Türkiye ve Mısır Ortadoğu’da birbirimizi yiyoruz, karşılıklı büyükelçi ataması bile yapamıyoruz.
1966 senesinde Güney Kore’nin kişi başı milli geliri 130 dolar, Mısır’ın ise 160 dolar.
Türkiye’nin de bin doların çok altında, farklı hesaplamalar var ama altı yüz dolar düzeyinde.
Bugün ise Güney Kore’de kişi başı milli gelir otuz binin üzerine çıktı, Mısır’da ise üç bin dolar düzeyinde.
Türkiye’de ise dokuz bin dolar düzeyinde.
Güney Kore karşısında Türkiye’nin, Mısır’ın bu nispi gerilemesinin temel nedeni çok muhtemelen, devlet ya da özel, şirketlerinin katma değer yaratma problemleri ve bu hedefe yönelik kamu politikalarının bizdeki yanlışlığı.
Keşke Ayasofya’yı cami yapmak için gösterdiğimiz kararlılığı yeni ekonominin şirketlerini yaratmak için gösterebilse idik.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi