Melis Alphan
Altı çocuğun cinsel istismarı ‘sarkıntılığa’ indirgendi
2016’da, mahalleden arkadaş 8 ile 11 yaşları arasında 6 kız çocuğu, incik boncuktan ürünler yapıp satmaya çalışıyorlardı. Mahalledeki Cemal isimli adamın ise çocuklara aşırı yakınlık gösterdiği mahallelinin dikkatini çekmişti. Polise ihbarda bulunan mahalleli, Cemal’in bazı çocukları markete götürüp onlara yiyecek aldığını, "Size hediye vereceğim" diyerek onları evine götürdüğünü, adamın çocuklara dokunduğunu iddia ettiler. Bunun üzerine savcılığın başlattığı soruşturma kapsamında adam tutuklandı.
Savcılık tarafından yürütülen soruşturmada, 6 çocuğun ifadesine başvuruldu ve çocukların beyanları üzerine sanık Cemal’in, ‘nitelikli cinsel istismar’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlarından cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldı.
Yapılan yargılama sonucunda, suçlamaları reddeden sanığın savunmasının gerçeği yansıtmadığı, kendisini cezadan kurtarmaya yönelik olduğu, mağdurların ifadelerinin örtüştüğü, ayrıca sanığın mağdurların bir kısmını evine ve markete götürdüğünü beyan etmesi karşısında iddiaların samimi ve gerçek olduğu anlaşıldı. Mahkeme sanığın basit cinsel istismar suçundan cezalandırılmasına karar verdi.
Sanık vekili karara itiraz edince; istinaf talebinin esastan reddine karar verilerek mahkemenin ilk kararı onandı ve sanık hakkında, ‘sarkıntılık yapmak suretiyle çocuğun cinsel istismarı’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçları yönünden kesin olmak üzere, ‘çocuğun cinsel istismarı’ suçu yönünden ise temyiz edilebilmek kaydı ile karar verildi. Yani istinaf mahkemesi, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verdi. Sanığın avukatı, ‘çocuğun cinsel istismarı’ suçu yönünden temyiz talebinde bulununca Yargıtay, sanığın çocukların ellerini tutmak, ellerinin içini ovalayarak öpmek, yanaklarından öpmek, göğüslerine dokunmak, hoplatıp kucağına oturtmak gibi eylemlerinin -ani ve kesintili gerçekleşmesi ve kısa süreli olması nedeniyle- sarkıntılık düzeyinde kaldığı gerekçesi ile bozma kararı vererek, dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderdi.
Yerel mahkeme ise Yargıtay’ın ‘suçun cinsel istismar değil, sarkıntılık olarak değerlendirilmesi gerekir’ yönündeki bozma kararına uyarak, sanık hakkında cinsel istismar yerine, sarkıntılıktan ceza verdi. Böyle olunca, sanığın cezası da otomatikman düştü. Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası alırken, ‘sarkıntılık’ dediğiniz anda, ceza 3 ila 8 yıla kadar düşüyor. Kanuna göre, mağdurun 12 yaşını tamamlamadığı durumlarda sarkıntılık suçunda sanığa verilen ceza 5 yıldan az olamaz. Ama mahkeme bu kararıyla cinsel istismarı sarkıntılık boyutuna indirgeyerek, her çocuk için sanığa 3 yıldan başlayan cezaya hükmetti, bu cezadan da 1/6 takdir indirimi yaparak sadece 2 yıl 6’şar ay ceza verdi.
Önceden kanunda, çocuklara yönelik her türlü cinsel davranış cinsel istismar olarak tanımlanırken, 2014’te yürürlüğe giren 6545 sayılı yasa ile cinsel istismar suçunun tanımını yapan TCK 103/1’e ‘sarkıntılık’ suçu tanımlanmaksızın eklendi. O dönemde uzmanlar "Sarkıntılık suçu nedeniyle iyi hâl ve pişmanlık indirimleri uygulanacak. Uygulamada ‘çocuğun üstün yararı’ yerine ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesine öncelik tanınacak ve cinsel istismar suçu yerine sarkıntılık suçundan hüküm kurulacak, bu da failler açısından cezasızlık sonucunu doğuracak" diye uyarılarda bulundu.
Bu uyarıların ne kadar haklı olduğunu bugün görüyoruz.
Yargıdaki ‘çocuktan değil, yetişkinden yana’ zihniyet pekişiyor, artık mahkemeler faillere cinsel istismar yerine sarkıntılık suçundan, daha düşük cezalar veriyor.
Çocuk istismarının giderek artmasının arka planında da işte bu zihniyet ve cezasızlık yatıyor.