Aşılanma, dışsallıklar, sınırlamalar

Aşılamayı herkese zorunlu kılamazsınız ancak, bir tercih olarak aşılanmayı reddedenlere de kamusal otoritenin sınırlamalar getirmesi kadar da normal bir şey yok.

Kendimi çok klasik bir liberal olarak tanımlayamam ama liberal tezlere, büyük liberal düşünürlere, mesela James Buchanan, ilgi duyan biriyimdir.

Ancak, bu pandemi sürecinde batının özellikle de ABD’nin liberal kurum ve kuruluşlarının pandemi ve aşılanma konusunda aldıkları, alınmasını istedikleri pozisyonlar beni Valla liberalizmden soğutacaklar.

ABD’nin önemli liberal kuruluşları, Cato, AIER pandeminin başından beri maske takmayı reddetmeyi özgürlük olarak tanımlayarak, aşılanmayanlara sınırlamalar getirilmesine karşı çıkarak inanılmaz büyük yanlışlara imza atıyorlar. 

Bu aşı tartışmalarında anahtar kavram, muhtemelen değil mutlaka, dışsallık kavramı.

Bu çerçevede (aşı) dışsallık demek bir kişinin eyleminin isteksel olmaksızın üçüncü kişileri negatif ya da pozitif anlamda etkilemesi.

Aşı olmazsanız temasta olduğunuz aşılanmamış üçüncü kişileri hasta etmek gibi ciddi bir risk taşıyorsunuz, negatif dışsallık bu demek.

Aşı olmuş iseniz temasta olduğunuz aşılanmamış kişileri de korumuş oluyorsunuz, aşılanmanın pozitif dışsallığı da bu demek.

Yani, bu pandemi belasını atlatmak için herkesin aşılanması en iyi çözüm.  

Ancak, işte bu noktada bireysel özgürlük kavramı devreye girebiliyor.

İnsanların bir bölümü, çok çeşitli nedenlerden, sadece Covid ile de sınırlı değil bu tepki, aşılanmaya karşılar.

Aile bireylerinin de, mesela çocuklar, aşılanmasına karşılar.

Çok sayıda yargı kararı var bu konuda, çocuklar ile ilgili bulaşıcı hastalıklarda, devlet ailenin tercihinin önüne geçiyor ve çocukları aşılıyor.

Ancak, devletin bu tercihinin, zorunlu aşılanma, büyükler için söz konusu olması mümkün değil.

Yetişkinler öyle tercih ediyorlar ise aşılanmıyorlar.

Ancak bu benim asla katılamadığım yetişkin tercihi aşılanmamanın negatif dışsallıklarını da toplumun önüne büyük bir risk olarak getiriyor.

İşte bu aşamada da devletin alması gereken önlemler devreye giriyor.

Her devlet yapmıyor ama daha başarılı devletler yetişkinlerin bu bence yanlış aşılanmama tercihine karşı, mecburi aşı yerine önlemler geliştiriyorlar.

Tamam, aşılanmama yetişkin bireyin bireysel tercihidir, devlet yetişkinlere zorla aşı yapamaz ama başka önlemleri devreye sokabilir.

Örneğin gerekli periyotlarla yapılan iki doz aşıyı olan yetişkinlere bir tür aşı pasaportu belgesi veriliyor; bu aşı pasaportu sadece yabancı ülkelere seyahat için değil.

Bu aşı pasaportunu taşımayan yetişkinler kamusal kapalı alanlara giremeyecekler.

Mesela, sinemalara, tiyatrolara, maçlara (açık ortamda bile), lokantalara, kafelere, barlara konserlere, AVM’lere giremeyecekler (bu AVM işi bizimkiler için en büyük caydırıcıdır muhtemelen).

İşyerleri, üniversite anfileri konusu tartışılıyor.

Toplumların da küçük bir bölümü bu aşı pasaportu sınırlamalarına karşı çıkıyor.

Demokratik toplumlarda bu tür aykırılıklara yer var ama aşılanmayanlara karşı bazı sınırlamaları getirmek de devletin toplumun genelini koruma amacıyla en doğal hakkı, hatta görevi.

Özgürlük alanı diye tanımlanan alan üçüncü kişilere objektif anlamda negatif dışsallık üreten bir alana tekabül ediyor ise bu alanda kamunun sınırlamalar getirmesi kadar doğal başka bir şey yok.

Aşılamayı herkese zorunlu kılamazsınız.

Ancak, bir tercih olarak aşılanmayı reddedenlere de kamusal otoritenin sınırlamalar getirmesi kadar da normal bir şey yok.

Özgürlük meselesini yanlış alanlarda yanlış sonuçlara götürmeyelim.

Bu işten en çok yine özgürlük kavramı zarar görür çünkü. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi