ATEX yönetmeliği, termik santral filtreleri, dindarlar, milliyetçiler, çıkar ilişkileri

Bu bizim avantacı dindarlar (!) bu çirkin işleri de galiba sadece bir-iki yandaşa kaynak aktarmak ya da daha ucuz ürettirmek için yapıyorlar.

Farkındayım, yine uzun bir başlık oldu ama başlıkta kullandığım hangi kelimeyi çekeyim, bilemedim, doğrusu.

Türkiye TBMM’deki torba yasanın 50. Maddesi ile 15 termik santralin bacalarına takılacak filtre zorunluluğunu 2.5 sene erteleyen yasayı tartışıyor.

Önce şunu söyleyeyim, bir TBMM çoğunluk kararından yasa diye bahsedebilmek için bu kararın meşruiyeti olması gerekir, meşruiyeti olmayan, önümüzdeki senelerde binlerce vatandaşımızın ölümüne neden olacak rantçı bir karara yasa denemez.

Yasa denmeyi bile hak etmeyen bu karara parmak kaldıran AKP’liler kendilerine dindar, yine bu çoğunluğun bir yerine ilişmiş MHP’lilere de milliyetçi deniyor ya, kanımca bu trajik meselenin tek gırgır yanı da bu.

Böyle bir yasaya parmak kaldıranlara adam gibi bir ülkede ne dindar ne de milliyetçi denebilir çünkü bu yasanın iki sonucu olacak:

1-Birincisi, birileri hak edilmemiş para kazanacaklar;
2-İkincisi ise dindarların dindaşları, milliyetçilerin de millet mensupları ölecekler.

Ben siyasetle uğraşsam ilk seçimlerde bu dindarlık ve milliyetçilik kepazeliğini seçim bildirgemin birinci maddesi yapardım.

Bakalım Anayasa Mahkemesi, şayet CHP bu yasayı AYM’ye götürürse, ne diyecek?

AYM yasalarda, kararlarında kamu yararı gibi bir kavram arıyorsa bakalım yurttaşların sağlık risklerini arttıran bu yasa için ne diyecek?

Sağlık riskinin azaltılmasından önemli bir kamu yararı tanımlanabilir mi?

Ancak, bu mesele bugün torba yasanın 50. Maddesi ile başlamadı.

Malum, Türkiye 2014 senesinde Soma faciasını yaşadı, 305 madencisini kaybetti, dünyanın başka hiçbir medeni ülkesinde olamayacak bir kaza ile.

Yani, bu facia işin fıtratında falan yok, bu koca bir yalandır, siyasal iktidarların rant hesaplarını vatandaşın refahının, iyiliğinin önünde gördüğü ülkelerde ancak örnekleri vardır.

Neden böyle söylüyorum, çünkü Soma bir kaza değil bir cinayet idi ama yaklaşık bir sene sonra da AKP iktidarı ATEX yönetmeliğinin uygulanmasını erteleyecek bir değişiklik (Ağustos, 2015) yaparak madenlerde kazaları önleyecek önlemleri 1 Ocak 2020 yılına erteledi.

Aynen, bugün termik santrallere takılacak filtrelerin zorunluluğunu 2.5 sene ertelemeleri gibi.

Ancak, TMMOB’nin başvurusu üzerine Danıştay ATEX yönetmeliğinin uygulanmasını erteleyen o insani (!!!) ve dini (!!!) Bakanlar Kurulu kararını iptal ederek çok önemli bir iş yaptı.

Geçerken şunu da hatırlatayım, ATEX kelimesi Fransızcadaki "Atmosphere Explosible"den yani patlayabilen atmosfer ortamı kavramından geliyor.

ATEX yönetmeliği AB ülkelerinde madencilikte zorunlu bir yönetmelik ve madenlerde patlama riskini sıfırlıyor ya da minimuma indiriyor.

Ve, bizim dindar (!) yöneticilerimiz kendi madencilerini koruyacak bu yönetmeliğin uygulamasını 2020 başına kadar erteleyebiliyor, sonra da Cuma namazı kılmaya gidiyorlar, oruç tutuyorlar utanmadan, sıkılmadan. 

Danıştay kararı sonrası da yine utanmaz bir dindar (!) bakanlık yöneticisi "Soma sonrası alınan önlemler madencilikte maliyetleri çok yükseltiyor" gibi iğrenç bir ifade kullanabiliyor. 

Bu bizim avantacı dindarlar (!) bu çirkin işleri de galiba sadece bir-iki yandaşa kaynak aktarmak ya da daha ucuz ürettirmek için yapıyorlar.

Bu arada, bu örnekler üzerinden, mevcut Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin neden AB’ye çok karşı olduğunu da ucundan ucundan görebiliyoruz değil mi?

Bu yazımı kısa kesmek istiyorum çünkü dini inanışlara, gerçek dindarlara çok saygılı bir insanımdır, asla kötü bir laf etmek istemem, etmem de ama bu ATEX yönetmeliği ve termik santrallerin bacalarına takılacak filtrelerin süresinin uzatılması konularında galiba bu temel ilkemi ayaklar altına almak üzereyim.

Bu tipler için değmez. 

Ama küçük bir bedduadan da geri durmayacağım.

Temel dileğim, ATEX yönetmeliğinin uygulanmasını erteleyen Bakanlar Kurulu kârına, pardon kararına imza atanlar rüyalarında son nefeslerine kadar Soma’da ölen madencileri görürler İnşallah.

Bir de, geçen gün, TBMM’de termik santrallere takılacak bacayı 2020’ye erteleyen yasaya parmak kaldıranlar da rüyalarında mesela Çanakkale’nin Çan ilçesinde solunum zorluğu çeken çocukların öksürüklerini duysunlar, kâbus görüp uyansınlar defalarca sabaha kadar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi