Melis Alphan
Avukatın cinsel şiddetine mahkemeden örnek karar
Olay 2017’de yaşandı.
Ankara Polatlı’da, 17 yaşında akraba iki kız çocuğu kavgaya tutuşmuşlardı.
Sinem, akrabası Zeynep’in özel fotoğraflarını ele geçirmiş ve Instagram’da açtığı sahte hesaptan yayımlamıştı. Bunun üzerine Zeynep, Sinem’den şikâyetçi olmuş ve dava açılmıştı.
Sinem’in avukatı olmayınca ona barodan S.K. adlı bir avukat atanmıştı.
Bu avukat, Sinem’i sadece bir kez görmüştü. O da, ifadesi alınırken.
Bu karşılaşmanın ertesinde, aralarında hiçbir samimiyet olmamasına rağmen, avukat sürekli çocuğa mesaj atıyordu.
"Büroma gel" diye tutturuyordu.
Bir keresinde Sinem "Davayla ilgili bir konu ise gelirim" demişti. Avukat ise ona, konunun davayla ilgisi olmadığını, onunla cinsel ilişkiye girmek istediğini söyleyerek yanıt vermişti. Sonradan bu talebini hep sıklıkla tekrarladı.
Bu taleple geldiği her sefer, Sinem bir yolunu bulup o büroya gitmedi.
Ama avukatın tacizi de bitmedi.
Sinem’e sürekli mesaj atarak cinsellikle ilgili sorular soruyor, cinsel organının fotoğrafını gönderiyordu.
Bu böyle sürdü.
Avukatın mesajları bir süre sonra tehdide ve baskıya dönüştü.
Avukat, Sinem’e davalık olduğu Zeynep’i arayacağını, onunla görüşeceğini söyledi. Sinem buna karşı çıkıp "Sen benim avukatımsın! Bu doğru olmaz" dedi ama dinletemedi.
Avukat, dosyayı konuşacakmış gibi Zeynep’e mesaj atmaya başladı.
"Sinem’in Instagram'a koymadığı başka resimler var mı? Sutyenli resmin var mı?" gibi sorular sorunca, Zeynep avukata "Farkında mısınız? Ben çocuğum" dedi.
Bunun üzerine Sinem ve Zeynep konuştular, birlikte savcılığa gidip avukat hakkında suç duyurusunda bulundular. Hakkında ‘cinsel taciz’den dava açılan avukat da karısını ve çocuğunu alıp Bodrum’a taşındı. Polatlı küçük yerdi ne de olsa, duyulurdu.
Ben bu vakayı geçen yıl yazdığımda daha ilk duruşma görülmemişti.
Davanın çocuğa yönelik eylemin yanında epey basit kaçacak bir suç olan ‘cinsel taciz’den açılmasını eleştirmiş ve "Muhtemelen hükmün açıklamasının geri bırakılması kararı verilecek. Yani yaptığı yanına kalacak. Oysa avukatın istismarının izleri, avukatlık mesleğine verdiği zarar tamir olmayacak" diye yazmıştım.
Baronun atadığı, çocuğu korumak ve kollamakla yükümlü, kamu hizmeti yapan bir avukat bile çocukları istismar ediyorsa çocuklar bu ülkede adalete nasıl erişecekti?
Bu cinsel taciz değil, düpedüz çocuğun cinsel istismarıydı. Ama işte savcılar ‘cinsel istismar’ diyebilmek için ille de dokunma, öpme gibi temas içeren eylemler arıyordu. Temas yoksa, cinsel taciz deyip geçiyorlardı.
Geçtiğimiz ay görülen son duruşmada, sanığın avukatı "Müvekkilim mağdurların yaşını büyük bilmektedir. Özellikle Sinem ile mesaj içerikleri incelendiğinde, bizce olayda rıza vardır. Mesaj içerikleri sıralı bir şekilde incelendiğinde, karşı tarafın bir rızası olduğu açıktır." diyerek beraat kararı verilmesini istedi.
Çocuk istismarından yargılanan pek çoklarının savunmasında olduğu gibi burada yine ‘çocuk’ ve ‘rıza’ sözcükleri aynı cümlede kullanılarak cezadan yırtma çabası hâkimdi.
Mahkeme ne yaptı dersiniz…
Her iki çocuk için de, sanık hakkında TCK 105/1’den Cinsel Taciz suçuna hükmetti. Bununla da kalmadı, herhangi bir indirim uygulamadı. Bir de üstüne, sanığın avukatlık mesleğinden ve elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanarak bu suçu işlediğini ifade ederek cezasını 1/2 oranında artırdı. Yetmedi, Sinem’e karşı değişik zamanlarda aynı suçu birden fazla kere işlediği için de cezasında 1/4 oranında artış yaptı.
Sonuçta, Sinem’i cinsel tacizden 3 yıl 9 ay hapis cezası, Zeynep’i cinsel tacizden ise 1 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Para cezasına çevrilmedi ve ceza ertelenmedi.
Bu, bugüne kadar defalarca tanık olduğumuz çocuk haklarına duyarsız mahkeme kararlarının tersine, cezasızlık oluşmaması bakımından önemli bir karar. Bu kez mahkeme, çocuğa yönelik cinsel şiddete kayıtsız kalmadı.
Sanığın, bulunduğu konum ve mesleği itibarıyla sadece bu çocuklara yönelik değil, tüm çocuklara ve mesleğe karşı suç işlediğini, çocuklar bakımından güven sarsıcı bir davranış sergilediğini mahkeme idrak etti.
Ve hak yerini buldu.