Armağan Kargılı

Armağan Kargılı

Başkan bitti derse…

Michael Flynn davasının düşmesi, yaşadığımız çağın gerçek ötesi çağ olduğunu size de hatırlattı mı?

Michael Flynn ismi bir süredir gündemde olmasa da muhtemelen Türkiye’de bile unutulmamıştır. Trump’ın kendi ekibinden olup da kovduğu ya da feda ettiği ilk isim olmasının yanı sıra Rusya’nın ABD seçimlerine müdahalesi soruşturmasının da kilit ismi diye anıldı yıllarca. 

Ama değilmiş. 

Medya yalan, Trump gerçekmiş.

Tamam da, "Flynn suçunu itiraf etmiş savcıyla anlaşmaya varmamış mıydı?" diyeceksiniz. 

O da ABD seçimlerine Rusya’nın müdahalesini soruşturan özel savcı Robert Mueller’in suçuymuş. 

Flynn’e baskı uygulamış hatta onu kandırmış. Ortada bir suç da yokmuş. 

Rusya’nın 2016 yılındaki ABD seçimlerine müdahale ettiği iddiaları, Trump yönetimini ilk günden bu yana en çok uğraştıran konuların başındaydı. 

Michael Flynn de özel savcı Robert Mueller tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hakkında iddianame hazırlanan ilk isimlerden biriydi. Flynn, 2017 Aralık ayında, Rus Büyükelçi Kislyak ile yaptığı görüşmenin içeriği konusunda yalan söylediğini itiraf etmiş, savcı ile anlaşmaya gitmişti. 

Derinleşen soruşturmada Flynn’in Türkiye ile imzaladığı lobicilik anlaşmasının ABD yasalarına aykırı olduğu, Fethullah Gülen’in kaçırılması için bazı bakanlarla görüştüğü iddiaları da dosyada yer almıştı. 

Bu hafta, ABD Adalet Bakanlığı’nın, Başkan Donald Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn hakkında Rusya soruşturması kapsamındaki suçlamaları düşürdüğü haberi dosyaya konulan nokta anlamına geliyordu.

Zaten savcı Mueller, bundan 1 yıl önce Rusya soruşturması dosyasını resmen kapatmış ve Adalet Bakanlığındaki görevinden de istifa etmişti. 

Bir süredir de Trump’ın başkanlık yetkilerini kullanarak Flynn’i affedeceği iddiaları dile getiriliyordu. 

Bugüne dek görev yapanlar içinde "Trump’a en sadığı" diye adlandırılan Adalet Bakanı William Barr da son dönemde Rusya soruşturmasının bir dayanağının olmadığı görüşünü yüksek sesle ifade ediyordu. 

Mueller’in ekibinden bir savcı da geçtiğimiz günlerde soruşturmadan ayrılmıştı.

Bu ayrıntıları bir araya getiren Amerikan medyası, Barr’a "Trump’ın talimatını mı yerine getirdiniz?" sorusunu yöneltiyor. 

Trump ise gelişmelerden memnun. Karar açıklanmadan bir gün önce, Flynn’in masum olduğunu söylemiş ve bir kez daha Obama yönetimi yetkililerini suçlamıştı. Ne de olsa o ekibin en yetkililerinden birisi, Obama’nın yardımcısı Joe Biden şimdi başkanlık yarışındaki rakibi. 

3 Kasım’daki seçimlerde Trump’ın işi kolay değil. 

"Amerika’yı yeniden muhteşem yapacağım" derken, işsizlik oranını düşürmekle övünürken, bir anda koronavirüs Trump’ın övündüğü bütün rakamları tersine çevirdi.

30 milyondan fazla işsize her hafta milyonlarca (geçen hafta 3 milyon kişi işsizlik maaşı başvurusu yaptı) yenileri ekleniyor. 

Sağlık sisteminin koronavirüs karşısındaki çaresizliği, Trump’ın "Muhteşem Amerika" düşünün sonu oldu. Koronavirüs kapanların sayısı 1 milyon 300 bine, virüs nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı 80 bine ulaştı. 

Bu rakamlar, ancak çağdışı kalmış, çağa ayak uyduramayanlar için bir anlam taşıyor. 

Bilim insanları koronavirüsün, akciğerlerin yanı sıra vücudun tüm organlarına ve beyne de ulaşabileceği iddiasını araştırıyormuş bugünlerde. 

Sanırım hafızalar üzerindeki etkisini de konuşmanın zamanı geldi. 

Çünkü hangi çağda yaşadığımızı unutmuş bir halimiz var son dönemlerde. Sürekli rakamlarla, verilerle falan konuşmaya başladı insanlar.

İşlevleri tartışılsa da bilim insanlarının da görev aldığı bilim kurulları oluşturuldu çoğu ülkede. 

Yavaş yavaş çağın gerçeklerine yani aslolanın değil yaratılan gerçeğin asıl sayıldığı gerçek ötesine yeniden dönmenin zamanı gelmiş demek ki.

Koronavirüsle mücadeleyi savaş olarak tanımlayan Trump, kendisini de savaş dönemi başkanı olarak adlandırıyor. 

Çünkü zaten koronavirüse de başından itibaren Çin virüsü demeyi uygun bulmuştu. Yani dış güçlerin kendisini yıpratmak için sürdürdükleri savaşta kahramanca mücadele veriyor. 

En çok, Watergate soruşturması nedeniyle istifa ettirilen Nixon dönemini çalışıyormuş. Onun başına gelenler kendi başına gelmesin diye onun yanlışlarından ders çıkarıyormuş. Öyle diyor. 

Gerçek ötesi çağının gerçeği bunlar. 

Dezenfektan enjekte ederek virüsü öldürme planlarını yazan gazetecilere twitter üzerinden bir yanlışlar komedyasıyla saldırmış, aldıkları "Noble" ödüllerini geri vermeleri çağrısı yapmıştı Trump. Önce Nobel’i sonra Pulitzer’i öğretti gazeteciler. 

Öğrenmiş... 

Şimdi de "Flynn haberleri nedeniyle Pulitzer alanlar ödüllerini geri versin" diyor. 

Haksız da sayılmaz hani. 

Öyle ya gerçeğin ötesine geçemeyenlerin çağdışı sayıldığı bir dönemden geçiyor dünya. 

Gerçek değil yaratılan gerçek öne geçiyor. Öyle olmasa itirafçı olmayı kendisi kabul etmiş olan Flynn’in soruşturması bitti denilince bitmezdi. 

Gerçek ötesi döneminin başkanları ne diyorsa o. 

Ekonomik çöküntü işsizlik, yoksulluk, evsizlik, hastaneler, hastalık, virüs, ölümler hepsi yalan.

Başkanların koronavirüs bitti, ölümler durdu, zafer kazanıldı açıklamalarına, çağın insanı olmaya hazır mıyız? 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Armağan Kargılı Arşivi