Eser Karakaş
Başvurunuzun incelemesi devam etmektedir
Köşe yazılarında yazarın kendisinden bahsetmesini hoş karşılamam ama bu KHK meselesinin kendi meselemi çok aşan kamusal bir boyutu var, bu nedenden bu konuya dönüyorum.
KHK ile ilgili başvurularımızı Cumhurbaşkanlığı OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'nun internet sitesinden takip ediyoruz.
Son olarak Şubat 2021’de yayınlanan bir ara rapor şu bilgileri içeriyor:
OHAL işlemi ile 125 bin 678 kamu görevlisi görevinden saçma sapan KHK’larla uzaklaştırılmış.
Daha sonra kurulan Komisyona da KHK mağdurları başvurmuş, zaten başka yollar tamamen kapalı, idari yargıya ancak Komisyondan olumsuz yanıt alabilirseniz gidebiliyorsunuz ama bu yargı yolu da pek çalışmıyor galiba.
Şubat 2021’e kadar komisyona başvuruların 99 bin 210’una red yanıtı verilmiş.
13 bin 170 kişi ise Komisyondan olumlu yanıt alabilmiş ve kamu görevine dönüş yolu açılmış ama burada da çok sorun var, eski görevlerine verilmeyebiliyorlar.
Yani, 112 bin 310 başvuruya bir biçimde, olumlu ya da olumsuz cevap verilmiş.
Şubat itibariyle daha 14 bin 320 kişi ise yanıt bekliyor, bir kısmına muhtemelen bu arada yanıt gelmiştir.
Eğer henüz size olumlu ya da olumsuz bir yanıt gelmemiş ise OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu sahifesine girdiğinizde bu yazımın başlığında gördüğünüz ibare çıkıyor karşınıza.
Bana da henüz bir yanıt gelemediği için ben de sahifeye girdiğimde bu komik ibareyi görüyorum.
Komik kelimesini kullanıyorum çünkü benim durumumda yaklaşık dört senedir (İstanbul Valiliği'ne başvuru tarihim 12 Temmuz 2017) neyi inceliyorlar, anlamakta çok zorlanıyorum.
Çok istemeyerek de olsa kendi durumumla da ilgili biraz bilgi sunacağım.
OHAL Komisyonu'nun sahifesinde KHK ile görevden uzaklaştırıldığım tarihte İstanbul Üniversitesi'nde Profesör unvanı ile çalıştığım belirtiliyor.
Doğru değil.
Beni ilgilendiren 675 sayılı KHK 29 Ekim 2016 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlandı ve KHK’nın sonunda da bu KHK’nın Resmi Gazete'de yayınlandığı tarihte yani 29 Ekim 2016’da yürürlüğe gireceği yazıyor.
Ben bu KHK saçmalığının buralara uzanacağını anladığım için Eylül 2016 sonlarında verdiğim bir dilekçe ile İstanbul Üniversitesi’nden istifa ettim ve Rektörlük makamı da 3 Ekim 2016 tarihinde istifa dilekçeme "OLUR" verdi ve böylece istifa sürecim hukuken tekemmül etti, istifa tarihim ile 15 Ekim arası için peşin ödenen maaşımın da ilgili kısmını saymanlığa ödedim ve böylece 29 Ekim tarihinden çok önce kamu görevinden ayrılmış oldum.
Rektörlük ve YÖK de bunu biliyordu ama buna rağmen çoktan resmen ayrılmış olduğum kamu görevinden 29 Ekim tarihli bir KHK ile bir kez daha uzaklaştırılmış oldum.
Başka bir ifade ile de bu saçma sapan KHK beni içinde olmadığım kamu hizmetinden uzaklaştırmış oldu.
Bravo doğrusu bunu becerenlere.
O KHK’nın altında imzası olan devlet büyüklerimize de saygılarımı sunuyorum.
Bu anlamsız KHK beni de bir terör örgütü ile (hangisi bilmiyorum doğrusu) iltisaklı gösteriyor.
Sevsinler sizin iltisak kavramınızı.
Beni, hangisi olursa olsun, bir terör örgütü ile ilişkili, iltisaklı falan göstermek, Resmi Gazete'de ilan etmek zaten ancak o imzacı devlet büyüklerimizin akıllarına gelebilecek bir şey.
Doğrudur, 2014 ve sonrasında ekranlarda, gazetelerde Erdoğan rejimine karşı çok sert muhalefet ettik.
Erdoğan ve avaneleri de bizim muhalefetimize "terör örgütleri ile iltisak" suçlaması ile yanıt verdi.
Olsun, zaman içinde kimin kim ve ne olduğu nasılsa anlaşılacaktır.
Avane kelimesini bilmeyenler için bir tanım da vereyim:
Avane: Kötü bir iş için oluşturulan birliktelikler için yardımcı anlamında kelime.
Devam edin bakalım başvurunun incelemesine.