İnci Hekimoğlu
Bebeklerden katil yaratan karanlık koyulaşıyor kardeşlerim
Alçakça bir cinayete kurban giden Hrant Dink’in ardından eşi Rakel Dink, cenaze töreni için toplanan yüzbinlerce insana seslenirken tarihi bir konuşma yapmıştı.
Acısına ve öfkesine yenilmeden ama kuşaklar boyu süregelen bir zulmün damıtılmış bilgeliği ile yoğrulmuş, titreyen sesiyle haykırmıştı:
"Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim..."
Dink’in cenazesinin ardında kendiliğinden toplanan yüzbinlerce insan o karanlığa karşı devasa bir sessiz çığlıkla yürümüştü.
Devletin derin dehlizlerinde planlanan toplumsal mühendislik eskiden, üs olarak seçilen noktalarda mesela Trabzon’un, Samsun’un, Malatya’nın ‘güvenli’ ilçelerinde, gözden uzakta pişirilir, olgunlaştırılır, çevreye yayılır ve gerektiğinde kullanılmak üzere yetiştirilen tetikçiler zamanı geldiğinde hedefe yollanırdı.
Türkçü-İslamcı katillerin ‘milliyetçilik-vatanseverlik’ zırhına alınması, bayraklara sarılıp sarmalanması adeta bir güvenlik ve yargı ritüeliydi.
Şimdi değişen ne?
Tek şey…
Dink’i öldüren karanlık koalisyon hâlâ iktidarda. Ama daha cüretkar, daha dokunulmaz o nedenle de artık daha şeffaf.
Yeni bir cinayet mi oldu ki, diye soranlar olabilir.
Hayır, bir cinayet olmadı.
Binlerce cinayet oldu, binlerce cinayet de olmakta.
Artık bir bebekten değil, binlerce bebekten katiller üretmeye çalışıyorlar.
Binlerce bebeğin ruhunu çalıyor, binlerce bebeğin ruhunu öldürüyor, binlerce bebeğin ruhunda yaşam boyu izini taşıyacakları ağır yaralar açıyorlar.
Okulda din eğitimi alan bir çocuğun ölmek istemesinden daha vahim ne olabilir?
Hayata hazırlansın diye, iyi, eğitimli, donanımlı bir birey olsun diye okula yolladığın çocuk, ölmeye hazır bir saatli bomba olarak kucağına düşüyorsa!
Bir çocuğun ölmek istemesinden bahsediyorum.
Ama bir çocuktan değil, artık neredeyse rutin haberler arasında yer almaya başlayan korkunç bir sonuçtan bahsediyorum.
Evrensel Gazetesi’nin manşetine taşıdığı şu sözler ilgililerin, yetkililerin, bu sonucun sorumlusu olanların tüylerini ürpertmeyecektir, eminim.
Türk-İslam mühendisliği esas, ‘dava’ için çocuklar teferruattır.
İzmir’de, Necdet İlhan Ketenci İlköğretim Okulu'nda okuyan çocuk, annesine "Anne ben çok küfür ediyorum. Günahım çoğalmadan ölmem gerek" diyor.
Başka bir çocuk, "anne sevgisi için ölünürmüş, ben senin için balkondan atlarım" diyor.
Anne soruyor; "bunu nereden öğrendin?", çocuk din öğretmeninin derste ‘Allah ve anne sevgisi için ölünür’ dediğini aktarıyor.
Allah için veya sevdiği biri için ölmenin doğal, meşru ve ödül getirici olduğuna şartlanan bir çocuğun büyüyünce, hatta büyümesine zaman kalmadan yapabileceklerini tahmin etmek zor değil.
Kadın cinayetlerinden ‘aşk’ intiharlarına, ‘günahkar’ temizleyerek cennete yol açmaktan ‘sevap kazanmak’ için her tür zorbalığa çocukları hazırlamak!
"Değerler eğitimi"nin erken sonuçları şimdiden alınmaya başlandı.
Sürekli günah işlemekten korkan, dünyada yapması gerekenler yerine öbür dünyada yapılacaklara odaklanan çocuk, yeteneklerine, bilime, fene, edebiyata, sanata odaklanabilir mi?
İstenen de bu zaten.
Evrensel’in haberinde dehşete düşüren bir tanıklık daha var.
Din hocası ‘sevgi’yi soruyor, çocuklar evlerinde öğrendikleri sevgiyi kendilerince anlatıyor.
‘Hoca’ beğenmiyor.
Çağırıyor bir kız öğrenciyi önüne. Dikkatinizi çekerim, seçilen öğrenci kız çocuğu!
"Ayakkabılarını çıkar" diyor, çocuk çıkarıyor.
"Karşıma geç, yere diz çök" diyor, çocuk yapıyor.
"İşte bu" diyor ‘Hoca’, "Eğer beni seviyorsanız ne istersem yapmalısınız".
İşte bu gerçekten…
Uzun sosyolojik araştırmalara gerek yok, çocuk istismarında neden dünyada üçüncü sıraya yükseldiğimizi anlamak için.
Din ve ahlak eğitimiyle kuşatılan okul ve vakıflarda istismarların neden patlama yaptığını, çocukların sesini çıkarmadan cinsel istismar dahil her tür şiddete neden itaat ettiğini anlamak için de.
Değerler eğitimi dedikleri buymuş.
Bugün anneye, babaya, imama, kız çocuğu ise yarın kocaya kısaca sistemin senin için çizdiği bütün sınırlara itaat et, bugün anne sevgisi için öl, yarın Allah sevgisi için öldür…
"Bir kereden bir şey olmaz" diyen bakanlığın hükümeti, şimdi onlarca çocuğa tecavüz edilmesiyle ünlenen Ensar Vakfı’nın imam hatip liselerinde ‘değerler eğitimi’ vermesi için izin vermiş.
Felakete bakın!
Daha büyük felaket, yargıya da aynı ‘değerlerin’ hakim olması.
"5-6 yaşındaki çocuklar dinen evlenebilir, caizdir" diyen Nurettin Yıldız’a "pedofil" dediği için yazar Orhan Gökdemir suçlu bulunup, 3 bin lira para cezasına mahkum edildi.
Oysa bilimsel tanımı budur: Pedofili!
Yani yeni ‘değerler sistemi’ efendilerin koltuk ‘dava’ları uğruna, 5-6 yaşından başlayarak çocukların beyinlerini, ruhlarını, geleceklerini, nihayetinde bedenlerini çalıyor, katletmeye, katlettirmeye eğitiyor.
Binlerce bebek katledilirken, binlerce bebekten katil yaratılırken her şeyi bırakıp, çocukları korumak için seferber olması gereken ana muhalefete Rakel Dink’in çığlığını hatırlatıyorum.
"Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz" çünkü!