Belediye başkan adayları servet beyanında bulunmalı idi

Aklıma takılan ilk soru muhalefet partilerinin, mesela CHP’nin, mesela HDP’nin böyle bir yasal düzenleme teklifini 31 Mart sürecinde neden siyasal gündeme taşımadıkları.

Ankara’daki Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışında CHP ve Millet İttifakı adayı Mansur Yavaş mal beyanında bulunmuş ve AKP ile Cumhur İttifakı adayı Mehmet Özhaseki’yi de mal beyanı vermeye davet etmiş.

Bence son derece anlamlı, olumlu bir çağrı ama mesele Özhaseki ile de sınırlı kalmamalı.

İşin doğrusu belediye başkanlıkları gibi kent rantının direksiyonuna aday kişilerin adaylıkları sırasında zaten servet beyanı yapmaları hukuken zorunlu olmalı ama bizim necip ülkemizde nedense böyle bir mecburiyet yok.

Bu mesele, servet beyanı yapılması meselesi çok ilginç ve kanımca CHP’nin içinden geçtiğimiz süreçte temel ilgi alanlarından biri bu olmalı idi.

CHP tüm kendi adaylarından bu beyanı isteyebilir ve böylece topluma çok olumlu bir mesaj vermiş olurdu.

Neden böyle yapmıyorlar, anlamak hem kolay hem değil.

Recep Tayyip Erdoğan bu işleri çok iyi anlamış galiba çünkü 2015 tarihinde bizzat AKP’nin gündeme getirdiği "Şeffaflık Paketi" hakkında şu açıklamayı yapmış idi:

"Mal bildiriminde de çok dikkatli olunmalı. Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız. Bu konularda ekonomiyi dikkate alarak karar verilmeli(RTE)".

Gördüğünüz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız bizim siyaset süreçlerinin ruhunu en iyi anlamış kişi olarak duruyor, arkaya arkaya kazandığı seçim başarılarının da sırrı bu muhtemelen, herkesin, kurumların "ciğerini biliyor".

Belediye başkan adaylarının önemli bir bölümü zaten geçmişte bu görevi ifa etmiş adaylar.

Bu adayların verecekleri mal, servet beyanlarının seçmen için çok önemli bir gösterge olacağı açıktır.

Seçmenler de muhtemelen oy verecekleri belediye başkan adaylarının zenginliklerinin ne olduğunu, hangi süreçlerde nasıl edinildiğini bilmek isteyeceklerdir.

Bu konu şayet bir yasal düzenleme gerektiriyor ise TBMM, 31 Mart ertesine kadar tatile girmeden bu yasal düzenleme gerçekleştirilir ve böylece yerel siyasete çok büyük bir saydamlık boyutu getirilebilir idi.

Aklıma takılan ilk soru muhalefet partilerinin, mesela CHP’nin, mesela HDP’nin böyle bir yasal düzenleme teklifini 31 Mart sürecinde neden siyasal gündeme taşımadıkları.

Şayet onlar da, böyle bir düzenleme teklifi getirir isek, Erdoğan’ın 2015’de dediği gibi, aday bulmakta zorlanırız diyorlarsa doğrusu yapacak, söyleyecek bir söz kalmıyor.

AKP kendine muhafazakâr diyen bir parti.

Muhafazakârlığın en önemli ayağı muhtemelen ahlaklı olmak, her türlü yolsuzluktan uzak durmak değil midir?

Dolayısıyla bir muhafazakâr siyasal partiden de yerel seçimlerde belediye başkan adayı olarak ortaya çıkacakların mal, servet beyanı vermelerini istemesini beklemek doğal olmaz mı?

Ancak, AKP cenahından da belediye başkan adaylarının mal beyanı vermeleri mecburiyeti yönünde bir yasal düzenleme işareti göremedik, bu durum da bizdeki egemen muhafazakârlık kavramının bir kez daha kafamızda sorgulanmasını gerektiriyor.

Seçilen belediye başkanları muhtemelen göreve başlarken bu mal beyanını yapıyorlar ama kanımca çok daha önemli olan siyasal yarışma sürecinde adayların mal bildirimlerinin seçmenlerin bilgisine sunulması idi ama olmadı.

Maalesef, bu durumun sıradan bir ihmal ya da düşüncesizlik olduğu kanısında değilim.

Şeffaf olmayan, olamayan siyasal sistemin bir tür direnişidir bu ihmal gibi gözüken durum.

Ve, en önemlisi, şeffaflık eksikliği konusunda siyasal partilerin ortak bir saydamlık karşıtı tavrı.

"Sistem sorunu" lafını pek sevmem, sorunları bir tür çözümsüzlük gizemi içine sürükleyebilir çünkü ama şampiyonluğun uzak ara en güçlü adayı Başakşehir’in, unutmayın, seyircisi olmayan bir takımdan bahsediyoruz, o büyük transferleri nasıl yaptığını, bu transferleri finanse eden sponsorların hangi kamu ihalelerinden hangi paraları nasıl kazandıklarını dahi sorgulayamayan bir sistemden bahsediyoruz.

Türkiye Futbol Federasyonu da, Başakşehir bu paraları harcayamasa muhtemelen şampiyon olacak Galatasaray ya da Beşiktaş da bu durumu sorgulayamıyorlar.

Bu ülkede belki de gerçekten bir "sistem sorunu" mevcut muhtemelen.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi