Candan Yıldız
'Belgeleyememek'
OHAL’in savaşla güçlendirildiği "kes sesini" dönemi, liberal tayfanın şakşakçılığı ile hepimize hayırlı uğurlu olsun. 15 maddelik "sansür" uygulaması da "Black Mirror" dizisindeki gibi "beyin kontrolü" aşamasına geçtiğimizin muştusudur.
Dönemi karakterize etmesi açısından kişisel deneyimler, gündeliğin anlatımı önemli. Anlatım dilini güçlü bulduğum "Gündöndü", "Yüzleşme" belgesellerinin yönetmeni Nejla Demirci, KHK ile işsiz bırakılan doktor ablasının ve öğretmen arkadaşının belgeselini çekmek için kolları sıvar ama başına gelmedik kalmaz. Neler mi olur? Sıralayalım.
Çekimler yapılırken hem belgesel ekibi hem de belgeselin karakteri gözaltına alınır TMŞ polisleri tarafından. İki video bandı kullanılamaz hale getirilir. Yönetmen Nejla Demirci gözaltı sırasında yaralanır, doktor raporu alır.
Bitmez… Bodrum’da valiliğe doğru yürüyen bir grup insanın çekimleri yapılırken belgesel ekibi TMŞ polisleri tarafından GBT kontrolüne maruz bırakılır, telefonları kontrol edilir. Çekim engellenir.
Bitmez… İlçedeki kamu/özel sektör işbirliği ile planlı engelleme girişimleri peşlerini bırakmaz, sivil olduğu düşünülen insanlar bu sürece ya alet edilir ya da müdahaleyi kendisinde hak görür. Örneğin: belgeselini çektiği KHK mağduru öğretmenin barışçıl eylemini terörize eden bir kişi tehdit ve hakaretleri nedeniyle belgesel ekibi tarafından kameralara kaydedilmek istenir ama polis tarafından kameralar kapattırılır.
Bitmez…Yine bir gün Bodrum’da çekimler yapılırken, belediyede özel güvenlik görevlisi olarak çalışan bir kişinin sözlü saldırısına ve çekimi engelleme girişimlerine tanıklık ederler. Ne olur? Polis gelir, ekipten iki kişi ve belgesel karakteri öğretmen yeniden gözaltına alınır.
Bunlar son 6 ayda yaşananlar.
Geçtiğimiz hafta baskılar yine kendisini gösterir. "KHK mağduru öğretmen ve doktora sahip çıkan Bodrumlular" sahneleri hep engellenmeye çalışılır. Küçük bir ilçede yaptıkları nedeniyle sevilen bu iki kişinin yaşadıkları, ihraç sonrası mücadeleleri bilinsin istenmez ki "çekemezsiniz" uyarıları gelir. 18 Ocak’ta bir grup hasta ve hasta yakını, belgeseli çekilen öğretmenin barışçıl eylemine desteğe gelir. Tabii ki çekim ekibi de oradadır. Ne mi olur? Yine polisler gelir, alana saldırır, çekim ekibine müdahale eder. Kameralar engellenir. Polis büyük bir özgüvenle "Derdinizi savcıya anlatırsınız" diyerek destekçilerin de aralarında bulunduğu 17 kişiyi gözaltına alır.
Daha sonra serbest bırakılırlar ama Türkiye’de iktidarın gücü ile güç devşirenlerin safında değilseniz, mağdur da olsanız, haklı da olsanız, geleceğe bir not düşmek isteyen günümüz "vakanüvisi" de olsanız hep suçlusunuz, hep kriminalsiniz.
Yönetmen Nejla Demirci ve ekibi bütün bu sistematik saldırılar karşısında yorgun. "Bir elimde ayna" havasının hiç bozulmasını istemediğim Bodrum’un sınavı ise hala bitmedi.