'Ben siyasetçinin ahlâklı, şeffaf ve halk için çalışanını severim' Yunan atasözü mü?

Atina, kırılgan ekonomisine ve zayıf sağlık altyapısına rağmen, bilimsel yaklaşımı benimsedi, yaşlı nüfus dezavantajına rağmen, Avrupa’nın en düşük vaka ve ölüm sayısını kaydetti.

Ayrıntılı ve kesin bir bilanço çıkarmak için vakit belki henüz erken ama bugün Yunanistan’ın, salgına karşı başarılı bir sınav verdiğini söylemek yanlış olmayacak. Dünya Sağlık Örgütü olsun Avrupalı yetkili ve uzmanlar olsun, Yunanistan’ın eski kıtada en düşük ölüm oranı ve sayısını kaydettiğini saptıyor.

Cumartesi günkü bilanço, 2816 vaka ve 168 ölüm idi.

Atina bu sonuca nasıl ulaştı? Halk nasıl davrandı?

Stratejinin başarıya ulaşmasını sağlayan unsurları ve engel yaratan olguları kalem kalem sayalım:

  • Yunanistan’ın yüzölçümü küçük (Yaklaşık 132 bin km2), nüfusu 12 milyona yaklaşıyor, ama nüfus yoğunluğu düşük. 1 Milyon nüfuslu tek kenti var, Atina, zaten en çok vaka ve ölüm de başkentte kaydedildi.
  • Salgının önce İtalya’da patlak vermesi, Yunan makamlarının batı komşusunun eksiklik ve yanlışlarından zamanında ders çıkarıp acil önlemler alması başarının kilit noktası. "COVID-19 İtalya yerine önce bizde başlamış olsaydı, biz bugün İtalya’nın durumuna düşebilirdik" diyor bir çok yurttaş.
  • Yunanistan’ın ekonomisi de sağlık altyapısı da aslında hiç de güçlü ve sağlam değil. Üstelik +65 kategorisi nüfusun %24’ünü oluşturuyor.
  • Yunanistan, Akdeniz yaşam tarzının egemen olduğu bir ülke. Dolaysıyla insanlar genellikle sokakta ve gruplar halinde yaşıyor. Yani eğleniyor. Yaşamın tadını çıkarmak isteyen bir toplum olarak, insan hayatına, sağlığa gerekli önem veren insanlar çoğunlukta.
  • Yunanistan, 1949’a kadar Nazi ve İtalyan işgali, sonra da İç Savaş yaşadı. Savaş geçirmiş kuşaklar halen hayatta. Bu durum halkın sokağa çıkma yasağı, zorunlu kısıtlamalar gibi olumsuzluklara, tecrübesi olduğu için uyum göstermesini sağladı.
  • Yunanistan’ın yurtdışında yaşayan yaklaşık 7 milyon nüfuslu bir diasporası var. Avustralya’dan ABD’ye kadar neredeyse her yerde Yunanistan yurttaşları ya da Yunanistan kökenli insanlar yaşıyor. Bu durumun avantajı, bu kesimlerin anavatana yardım-bağış kampanyaları düzenlemesi. Dezavantajı ise sınırlar kapatılana kadar, bu ülkelerle Yunanistan arasında yoğun bir yolcu trafiğinin olması.
  • İktidara yeni gelmiş olan Mitsotakis hükümeti, sağlık otoritelerinin tavsiyelerine harfiyen uyduğu gibi, virüsün hızlı yayılmasına paralel olarak hızlı davrandı. Sınırların kapatılması, okulların kapatılması, toplu etkinliklerin yasaklanması ve nihayet sokağa çıkma yasağını belki de tam zamanında yürürlüğe koydu.
  • Ülkede ilk vakanın 26 Şubat, ilk ölümün 12 Mart’ta meydana gelmesi ile alınan önlemlerin tarihleri üst üste konduğunda, hükümetin ne kadar hızlı ve doğru davrandığını anlıyoruz.
  • Yunanistan’daki ilk vakalara, biri İtalya’dan gelen bir kadının yanı sıra, Kudüs ve Kahire’den dönen hacı kafilelerinde rastlanması ilginç. İlk ölümlerin büyük bir çoğunluğu, Kozani’ye dönen bu hacı kafilesinin ilk grubunda meydana geldi.
  • Hükümet, Sağlık Bakanlığı, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ve Ulusal Şeffalık Kurumu ile koordinasyon halinde, gün be gün, vaka, ölüm, RO istatistiklerini, coğrafi dağılım, cinsiyet ve yaş bilgileriyle yayınladı.
  • Hükümet, ülkedeki cep telefonu şirketleriyle anlaşarak, salgın boyunca yurttaşlara acil bilgi verilmesi gerektiğinde Yunanca ve İngilizce mesajlar gönderdi.
  • 42 günlük sokağa çıkma yasağı döneminde, yurttaşlar 7 temel ihtiyaçlarını gidermek amacıyla, SMS’lerle otomatik izin alarak, işe, doktora, eczaneye, alış-verişe, yakınlarına yardıma, spor yapmaya, köpeklerini gezdirmeye ya da bankaya gidebildi.
  • Maskeler cüzi fiyata (0.85 Euro) eczanelerde satıldı. Yasak kalktıktan sonra insanlar sadece kapalı alanlarda maske takıyor.
  • Yunanistan ekonomisinin iki tayin edici gelir kaynağı, turizm ve deniz taşımacılığı. Birinci sektör ağır bir darbe aldı. Çünkü son 20 sene içinde bazı yıllarda Yunanistan 30 milyon turist ağırladı. Salgın döneminde en çok çalışan bakanlık, Turizm Bakanlığı oldu. Ve hiç olmazsa Temmuz/Ekim sezonunu canlandırmak için olağanüstü önlemler aldı. Deniz taşımacılığı çok aksamadı ama farklı limanlara giriş çıkış yapan gemiler ve mürettebatı için ek tedbirler alındı.
  • Yaşam koşulları zaten son derece olumsuz olan göçmenler ve işsizler, salgından en çok zarar gören kesimler oldu. Mülteci kamplarında ve bazı cezaevlerinde çıkan vakalara anında müdahale edildiği için çok kötü sonuçlar önlendi.
  • Hükümet, başta Kobi’ler ve çalışanlar olmak üzere 10 milyon Euroluk bir yardım bütçesi oluşturdu ve nispeten adil ve düzgün bir şekilde bu tutarı ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı.
  • Ana muhalefet Syriza’nın, hükümete yönelik ciddi bir eleştirisi olmadı. Hatta Syriza’nın Selanik’deki bir yetkilisi bana "Aman iyi ki biz iktidarda iken olmadı bu salgın yoksa biz krizi bu kadar iyi yönetemezdik" dedi. Neden? "E mesela şimdi biz kiliseleri kapatsak, kamuoyu ‘Allahsızlar, dinsizler’ diye bizi kınayacaktı. Sağcılar kapatınca tepki olmuyor" dedi. Ayrıca, Syriza, iktidarda iken kendi yeterli bürokrasisini, kadrolarını henüz oluşturamamıştı ve çoğu PASOK’un eski kadroları ile işi götürüyordu.
  • Bir çok kurum ve uzmanın kabul ettiği üzere nispeten başarılı bir şekilde bir strateji uygulayan Yunanistan’da ne bir hükümet üyesi ne de bir medya organı kalkıp "Salgını kontrol altına aldık" ya "Hippokrat Hastanesi Destanı" gibi sözler etti.
  • Geçen hafta sıcaklıkların 30 dereceyi geçmesi üzerine yurttaşlar plajlara hücum ederken, 4 metrede bir şemsiye ve plajın normal kapasitesinin sadece yarısına kadar dolmasına izin verilmesiyle güneşlenme ve yüzme mevsimi de açılmış oldu.
  • Resmi makamlar, kısıtlamaların hafifletilmiş olmasına rağmen, temkinli olmaya devam edilmesini talep ediyor. İkinci dalga tehlikesi halen mevcut. Çünkü bugün (Pazartesi) okullar açılıyor ve lokanta, cafe ile diğer kamusal alanların, olağanüstü olumsuz bir gelişme olmazsa, açılış takvimi de yayınlandı.

Sonuç olarak, Yunanistan, şeffaf yönetim, insan hayatı ile ekonomi arasında insan hayatını öncelleyen bir denge kurması, bilimin önerilerini uygulaması, hızlı tedbir alması ve bir dizi başka rasyonel tedbir sayesinde "destan yazmadan, sağa sola gösteriş yapmadan", toplumun sağ duyulu yaklaşımı ve tecrübesi sayesinde salgın krizini, diğer ülkelere oranla oldukça başarılı bir şekilde yönetti. Üstelik henüz yeni yeni düzelme belirtileri gösteren ekonomisi ve sağlam/yaygın olmayan sağlık altyapısına rağmen…

Bu haftanın iki alıntısı:

- "Bir kitapçı ne işe yarar? Aramadığınız bir kitabı bulmaya! İşte bu cevap, bir anlamda Amazon’u öldürüyor."

     FRANCE CULTURE RADYOSU

- "Kuralların hepsine uyarsanız, işin bütün gırgır kısmını pas geçersiniz."

    KATHARİNE HEPBURN

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Duran Arşivi