Eser Karakaş
Bir faiz komedyasının sonu
Türkiye’ye 2021 sonbaharından beri bir faiz komedyası izlettirildi, bu komedyada bugün itibariyle perde iniyor gibi duruyor ama belirli bir zihniyet egemen olduğu sürece belli de olmaz.
Erdoğan’ı anlamak pek mümkün değildir, bu faiz indirme meselesi gerçekten Nasa dayalı bir inanç meselesi mi idi yoksa faizler üzerinden, Nas bahanesiyle bir kaynak aktarım mekanizması mı idi gerçekten çok net bilemiyorum.
Ancak, konunun sunuluşu çok sıkıntılı idi, Anayasamızın 2. maddesinde devletin temel niteliklerinden biri olarak laiklik belirtiliyor, 24. maddede ise “Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandıramaz” ifadesi var.
Merkez Bankası eğer avro bölgesi gibi, AB gibi bir parasal birliğin içinde değilseniz devleti devlet yapan en temel kurumlardan biridir, para basma yasal tekelini yani egemenliğini kullanır, bu kurumun temel bir politika aracını, mesela faizi dini bir kurallar bütünü, Nas, üzerinden düzenlemek Anayasanın laiklik ilkesinin çiğnenmesidir ve bir suçtur.
Türkiye’de bu konunun üzerine pek gidilmemiştir ama bu anayasal ihlalin unutulmamasında fayda vardır, en azından bundan sonra yaşanacak benzer ihlallerde örnek gösterilmelidir.
YANLIŞIN DÜZELTİLMESİNİ ZAMANA YAYMAK İSTİYORLAR
Yukarıda belirttiğim gibi bugün Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu (PPK) bir faiz yanlışına, bir faiz komedyasına son veriyor, bu komedyanın oynandığı dönemde bu uygulamanın ülkeye maliyetini birilerinin hesaplayıp topluma açıklaması da gerekiyor.
Ancak, önemli olan bu vahim iktisadi yanlışın düzeltilmesinde ne ölçüde kararlı ve radikal olunacağı.
Türkiye saati ile 14.00’de Merkez Bankası PPK gösterge faizin yüzde 8.5’den yüzde 15’e çıkarıldığını açıkladı.
Anlaşılan yeni para politikaları yönetimi yanlışın düzeltilmesini zamana yaymak istiyor ama bu yöntemin en etkin yöntem olup olmadığı önümüzdeki günlerde tartışılacak.
Piyasa faizlerinin, kredi faizlerinin Merkez Bankasının gösterge faizinin çok üzerinde olduğu da biliniyor ve aradaki açık çok büyük.
Piyasaların şimdilik beklemede olduğu ama yine de doların, avronun gösterge faizin yüzde 15’e yükseltilmesi üzerine aşağı yönde değil, az da olsa yukarı yönde olduğu anlaşılıyor.
İşin en ilginç yönü Merkez Bankasının elinde yeterli döviz bulunmadığı, rezervleri ekside olduğu için dolara, avroya döviz satarak müdahale olanağı çok azalmış durumda, kamu bankalarının durumu da farklı değil ve piyasa aktörleri bu durumu çok iyi biliyorlar yani Merkez Bankası'nın eli, kolu bir ölçüde bağlı gibi.
BU FAİZ ARTIŞI PARA GİRİŞİ İÇİN YETERLİ DEĞİL
Doğru ya da yanlış, faiz artırımının daha mütevazi bir oranda kalmasının piyasalarda bir olumsuz etkisi de olacak, bu etki de Mehmet Şimşek-Hafize Gaye Erkan ikilisinin ellerinin serbest olmadığı algısını piyasa fiyatlayacak ve olumsuz yönde fiyatlayacak çünkü uluslararası piyasalar çok daha yüksek bir artırım bekliyorlardı.
Önümüzdeki dönemde gözler yine faizlerde yani PPK toplantılarında olacak ama bütçe gerçekleşmeleri, cari açık ve enflasyon muhtemelen önümüzdeki ayların temel belirleyicileri olacak.
Bu faiz artırımı dış yatırımcının Türkiye’ye para getirmesi için yeterli midir, hiç zannetmiyorum çünkü yabancı kaynağın girişi için evet kısa vadede yüksek kur gerekiyor ama yabancı yatırımcı parayı TL’ye çevirdikten sonra artık kur artışı da istemez ama cari açık, yerel seçimlere yönelik kaçınılmaz genişleyici politikalar bu işi de çok zorlayacak.
Önümüzdeki dönemde Türkiye bir açık makroiktisat dersi laboratuvarına dönüşecek.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.