Bir gazeteci cinayeti (daha)

İster başkanlık sisteminde kalın, ister parlamenter sisteme geçin çürütülmüş adli ve yargı sistemine eşlik eden bir toplumsal ahlakla sadece sosyal medya üzerinden başa çıkamayacaksınız.

Kocaeli’de Ses Kocaeli internet haber sitesinin sahibi olan Güngör Arslan, ofisinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, sosyal medya hesabından Arslan'ın yaşamını yitirdiğini duyurdu. Valilik ise saldırganın yakalandığını duyurdu.

Öldürülmeden bir gün önce Kocaeli’nin AKP’li Belediye Başkanı’nın yakın arkadaşına uszulsüz, büyük ihaleler verildiğini yazan Arslan’ın uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi sıradan bir cinayet muamelesi gördü maalesef. Türkiye kamuoyu da, siyaset sınıfı da bu korkunç olaya duyarsız kaldı…

Türkiye Cumhuriyeti tarihi, bir anlamda gazeteci suikastleri tarihidir. Genelde devlet adına gerçekleştirilen bu suikastlerin bu kez hedefi, yolsuzluk haberi yapan bir gazeteci oldu. Meksika’da, Panama’dai muz cumhuriyetlerinde görmeye alıştığımız, emri verenlerin kendilerine dokunulamayacağını bildiği bir suç eylemi.

Aynı zamanda Türkiye’nin de bir muz cumhuriyeti haline geldiğini gösteren bir cinayet…

Evrensel’den Meltem Akyol’un aktardığına göre, tetikçi Ramazan Ö., iki kişinin kendisine "Güngör Arslan'ı vuracağız. Bunu da sen yapacaksın. Seni çok rahat ettireceğiz" dediğini söyledi.

Kendisine "Güngör Arslan'ı vuracağız. Bunu da sen yapacaksın. Seni çok rahat ettireceğiz. Bir daha hiçbir sorun yaşamayacaksın, ailen de böyle bir sorun yaşamayacak" denildiğini anlatan Ramazan Ö., daha sonra Derince bölgesinde boş bir araziye götürülerek atış talimi yaptıklarını ifade etti.

Bu iki kişinin kimliği muhtemelen ortaya çıkmayacak, namuslu bir gazeteci hayatını kaybettiğiyle kalacak…

Suruç’ta Şenyaşar Ailesi’ne yönelik katliam yapan AKP’li Halil Yıldız’ın cinayet anı videolarına yansıyan katillerini yakalayıp cezaevine koymayan bir devletle muhatabız şu anda…

Gerek iktidara yakın siyasilerle, gerekse üst düzey bürokratlarla yakınlık kuranların bir dokunulmazlık zırhına kavuşup suç işleme özgürlüğüne kavuştuğu bir devlet oldu Türkiye… Vahim olan ise bu olayların sıradanlaşması, toplumun suçlunun cezasız kalmasını kanıksaması ve bunun sonucunda kendisine muhalif diyen partilerin bile tepki gösterme ihtiyacı hissetmediği bir atmosferin yaratılmış olması.

İster başkanlık sisteminde kalın, ister parlamenter sisteme geçin çürütülmüş adli ve yargı sistemine eşlik eden bir toplumsal ahlakla sadece sosyal medya üzerinden başa çıkamayacaksınız. Bu ülkeyi suçlular için cennet haline getiren, uluslararası uyuşturucu ve insan kaçakçılığının merkezine oturtan temel mesele Kürt meselesi adına işlenen suçlar ve toplumun buna verdiği açık ve örtülü destektir.

Şenyaşar Ailesi’nin maruz kaldığı haksızlığa, katillerin cezasız kalmasına tepkisiz kalmanın kaçınılmaz sonucu, bu eylemlerin Suruç’tan Kocaeli’ye gelip kapınıza dayanmasıdır.

Türkiye tarihi bir seçime hukukun tamamen askıya alındığı bir ortamda giriyor. Muhalefet geçen seçim ve referandumlarda Yüksek Seçim Kurulu’nun hukuksuz karar ve uygulamalarına, mühürsüz zarflarda kullanılan oyların geçerli sayılmasına karşı sessiz kalmasını ağır bir bedelle ödeme riskiyle karşı karşıya.

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın Ukrayna bahanesiyle Rusya ve Çin’le gerilimli bir döneme girdiği bu ortamda, Türkiye’nin jeopolitik değeri tekrar öne çıkıyor. Washington’dan insan hakları, demokrasi mesajlarından çok Rusya’ya karşı birlik mesajları geliyor çoğunlukla. 2023’te yapılması beklenen seçimlere bu böyle bir atmosferde girilmesi Erdoğan ve ortaklarının elini güçlendirecektir.

Muhalefetin altılı bir masada etrafında toplanması, ilkeler üzerinde anlaşması önemli ve değerlidir ancak yeterli değildir. Yaşadıklarımız bu masaya otoriter ve keyfi rejime hayır diyen, hukukun üstünlüğünü savunan herkesimin dahil edilmesidir. Aslolan hukukun üstünlüğü, demokrasinin vazgeçilmezliği üzerinde ortak bir cephe oluşturmaktır.

Demokrasi cephesinde birleşmek Katolik nikahı yapmak değildir, bir hedef çerçevesinde yol arkadaşlığıdır.

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ergun Babahan Arşivi