Eser Karakaş
Bir önemli benzerlik
Bu satırları yazdığım saatlerde (Cuma öğleden sonra) ABD Başkanlık seçimlerinin sonuçları daha henüz kesinleşmemiş idi, Nevada’yı alması gerekiyor gibi Biden’ın, aradaki fark binde altı, çok küçük, açılan sandıklar yüzde 90; son gelecek oyların posta oyları olduğu ve çok ağırlıklı olarak da Biden’a çıkacağı tahmin ediliyor ama yine de bu bir fizik kuralı değil, durum aslanın ağzında yani.
Trump’ın 2016’da iktidara gelişi, siyasi tarzı, popülist eğilimleri, ortaya koyduğu ve trumpizm denen olgu 2010 sonra Türkiye’yi ve Erdoğan’ı, erdoğancılığı çok andırıyor.
Geçerken yine hatırlatmak istiyorum, özel isimden türemiş kelimelerin büyük harfle başlaması imla kuralı hiç aklıma yatmıyor, ben de trumpizmi, erdoğancılığı küçük harfle yazıyorum, küçümsediğimden falan asla değil; sosyalizm küçük harfle, Marksizm büyük harfle başlıyor, tuhaf bir kural doğrusu.
ABD ile Türkiye’nin benzer yanları vardır ama özünde çok ama çok farklı iki ülke, "Türkiye ne kadar da Amerika’ya benziyor" ucuzluğuna kaçmayacağım.
Ancak, son yıllarda Türkiye’de yapılan seçimlerde ortaya çıkan Türkiye siyasal tercih coğrafi haritası ile 3 Kasım’da ABD’de gerçekleşen başkanlık seçimlerinin ürettiği siyasal tercihler coğrafi haritası çok benzeşiyor.
Türkiye’de Batı Karadeniz’den başlayan, Marmara, Ege ve Akdeniz sahillerini içine alan bir siyasal tercih çizgisi var, ortak payda Erdoğan karşıtlığı, daha önceleri de CHP.
ABD’de ise Batı sahili yani Büyük Okyanus kıyısında tümüyle, Doğu’da da, Atlantik kıyısı, büyük ölçüde demokratlar kazanıyorlar.
Meseleyi deniz kıyılarında yaşayanlar daha çağdaş oluyorlar gibi bir yere getirmek istemiyorum ama ABD’de en büyük üniversiteler, en güçlü yeni ekonomi firmaları, en önemli sanat aktiviteleri ve zenginlik, Teksas dışında, hep buralarda.
ABD’yi ABD yapan yerler buraları; bugün ABD resmen ikiye bölünse ve Trump’a oy veren eyaletler bir ülke oluştursalar orta gelir düzeyinde ve yaşam tarzı da çok parlak olmayan bir ülke ortaya çıkar.
Aynı şey bizim ülkemiz Türkiye için de geçerli değil mi?
2019 yerel seçimlerinde CHP’nin aldığı belediyelerde Türkiye milli gelirinin çok önemli bir bölümü üretiliyor.
Aşağıya Artı Gerçek’in maillerinde gördüğüm Deniz Selçuk isimli bir arkadaştan, tanımıyorum kendisini, bir alıntı yapıyorum.
"Amerika'daki seçimleri izlemek için en iyi araç Google. Zira hiçbir gazete bu kadar detaylı bilgi veremiyor. 2 adaydan birini yazınca çıkan sonuçta tüm eyaletlerin üzerine imleci getirince her birinin oy yüzdesi görünüyor. Eyaletlere bakınca da seçmen profili arasındaki fark çok net olarak görünüyor. Silikon vadisi hiçbir zaman Cumhuriyetçilere oy vermez. Bütün önemli yazılım firmaları batıda, en önemli 5 firma. Microsoft ve Amazon'un merkezi kuzeybatıdaki Washington eyaletinde (Seattle). Diğer 3 firma da (Google, Facebook ve Apple) Kaliforniya'da. Kaliforniya'da Demokratlar % 65,2 ve Washington'da da % 61 ile önde (şu anki oy oranı). Petrol ve silah lobisi Cumhuriyetçilere, bilişimciler ise Demokratlara veriyor. Start –upların en yoğun olduğu San Francisco, San Jose falan hep Kaliforniya'da. İyi eğitimli ve yetenekli kesim hep Demokratlara veriyor."
Deniz Selçuk’un bahsettiği haritaya linkten ulaşabilirsiniz.
Trump 2016’da GAFA (Google, Amazon, Facebook, Apple) ülkesinde seçim kazandı, 2020’de de yarışın sonucu fotofinişle belirleniyor ama Trump seçmeni ve trumpizm ABD’yi 21. Yüzyılda taşıyacak muhtevaya, donanıma sahip değiller.
Türkiye’de de İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Eskişehir belediyelerini kaybeden AKP zihniyetinin ve liderinin Türkiye’ye 21. Yüzyılda verecekleri pek bir şey olmadığı gibi.
Ama bu durum çok yoğun oy almalarına da engel değil.
Bu durumu eğitimsizlik, teneke kafalılık (ABD’de de red neck, kırmızı ense diyorlar) gibi hem düzeysiz hem de çok kibar olmayan faktörlerle değil de daha nitelikli analizlerle açıklamak da gerekiyor.