'Bizim bu gezegendeki emanetimiz seslerimiz'

Sonat Bağcan’ın 17 Kasım’da çıkarttığı yeni albümü ‘Nefesim Senle’yi konuşmak üzere tüm Bağcanları bir araya getirdik ve müzik hakkında sohbet ettik.

Seran VRESKALA

ARTI GERÇEK- Bağcan ailesinin güçlerini birleştirerek yaptıkları Sonat Bağcan’ın yeni albümü ‘Nefesim Senle’nin yapımcısı halası Selda Bağcan… Albümdeki çoğu parçanın beste ve sözleri babası Savaş Bağcan’a ait. 9 şarkıdan oluşan albüme, Sonat’ın amcası Sezer Bağcan ve kardeşleri Serenad ve Seda Bağcan’ın da destek verdiği albümle aynı adı taşıyan ve klibi de çekilen ‘Nefesim Senle’nin sözleri ise Sonat Bağcan’a ait… Serenad ve Seda kardeşler de harıl harıl kendi albümlerinin hazırlığı içindeler ve onların ki de yine bir aile albümü olacak.  

İLGİLİ HABER: 'TÜRKİYE CUMHURİYETİ AHTINI YERDE KOMAZ'

SONAT BAĞCAN 

-Nefesim Senle baştan sona bir aile albümü. Babanız Savaş Bağcan hem bestelerini yaptı hem sözlerini yazdı; kardeşleriniz vokalde eşlik etti, halanız da yapımcılığını üstlendi. Ailedeki bu müzikal beraberlik albümünüze nasıl yansıdı? 

Öncelikle, albüme adını veren ‘Nefesim Senle’nin sözleri bana ait. Onun dışındaki şarkıların söz ve bestelerde babam Savaş Bağcan’ı görüyoruz; ayrıca amcam Sezer Bağcan’dan da bir şarkı var. Dediğiniz gibi kardeşlerim Serenad Bağcan ve Seda Bağcan vokalde eşlik ettiler; hatta ‘Sensiz Olmam’ babamla Serenad’ın ortak bestesi. Halam Selda Bağcan için yalnızca yapımcılığını yaptı demek kesinlikle hafif kalır; zira hangi şarkıların albüme hangi sırayla gireceğinden tutun, albümün kapak tasarımına kadar her adımda yanımdaydı. Bu kadar müzikalitesi yüksek insanın aynı ailede yer alıyor olması, ortaya bir şey çıkarmaya kalktığınızda, görüldüğü gibi büyük bir destek. Sizi anladıkları, hayata bakışınızı, duruşunuzu bildikleri için, sizinle örtüşebilecek yaratımların zemini zaten baştan hazır; size sadece ortaya ailedeki bu kadar otoritenin aynı anda ‘Bu olmuş!’ diyeceği bir yaratım koymak düşüyor. Albümlerimizin ailenin ortak çalışmasıyla çıkmasının yanında, çalıştığımız müzisyen arkadaşlarımız da ortak; mesela hepimizin albümlerinin aranjesini Ekin Eti yapar, miksajını da Deneb Pinjo.  

-Tüm aile müzisyen olunca, tarafsız yaklaşabiliyorlar mı size? Acımasız eleştiriler aldığınız oluyor mu mesela? 

Olmaz mı? Mesela babam, çok okur, şarkı sözlerinin yanı sıra çok güzel şiirler de yazar. Dolayısıyla yazdığımız şarkı sözlerini önce onun beğenmesi gerekir, yani onun testinden geçmek önemlidir, keza bu bestelerimiz için de geçerli. Yorumculuk söz konusu olduğunda hiçbir detonenin gözden kaçmadığı bir ortam elbette hayli zorlayıcı ama mesele duyguyu karşı tarafa geçirerek şarkı söyleyebilmek olduğunda, bunu çok iyi başaran insanlar tarafından yönlendirilmek gerçekten büyük nimet. 

-Kardeşlerinizle birlikte çalışmak zor mu? Ters düştüğünüzde sorunlarınızı nasıl hallediyorsunuz mesela? 

Albümlerimizde birbirimize vokal yaparız ama 3 kız kardeş olarak çıkardığımız bir albüm henüz yok. Yurt içinde ve yurt dışında, hep birlikte onlarca konser verdik, birbirimizin fikirlerine her zaman kulak vermekten yanayız, ters düştüğümüzü hiç hatırlamıyorum. 

-3 kardeş olarak seslerinizin güzel olması, müziğe yetenekli olmanız pek görülmüş bir şey değil; tarzlarınız da birbirinden çok farklı ama inanılmaz bir uyum içerisindesiniz!  

SONAT B: Gerçekten de öyle. Aslında her insan bu gezegene yaşam amacını gerçekleştirebileceği, ‘yetenek’ denilen emanet ve hediyeleriyle geliyor; birininki diğerinden daha önemli gibi bir ayrım olmaksızın üstelik. Bu gezegene gelmiş ‘can’lar olarak her birimizin varoluş amacı aynı değerde; önemli olan bunun farkına varabilmek. Bizlerin de emaneti seslerimiz; varoluş amaçlarımızı gerçekleştirebilmek için kullandığımız kanal ise müziğe olan yeteneğimiz. Babamın ‘Yarın Çok Güzel Olmalıyım Anne’deki duyguyu bir genç kızın ağzından karşı tarafa böylesine geçirebiliyor oluşu; halamın şarkılarının yaşadığımız coğrafyanın en ücra köşesine dahi ulaşabiliyor oluşu; Serenad’ın Fazıl Say’ın 20 yıldır dolabında bekleyen o muhteşem eserlere nefes oluşu; Seda’nın yaptığı mantra müziğiyle bu coğrafyanın sınırlarını da aşıp tüm dünyada şifa oluşu gibi… Verdiğim aradan sonra bambaşka şekilde geri döndüm; farkındalıkları olan bir Sonat’ım artık! AŞK’la bakmaya, AŞK’la görmeye, AŞK’la yaşamaya uyandım ve uyandığım her ne varsa paylaşmak istiyorum; söyleyecek sözlerim var ve müziğim de bana kanal… 
 

SERENAD B: Kardeşlerimle şarkı söylemenin beni duygusal ve sanatsal yönden çok besleyen bir deneyim olduğuna inanıyorum. Birbirimizi, seslerimizi ve kişiliklerimizi çok iyi tanımanın getirdiği ses homojenliğinin çok az rastlanır bir uyum yarattığını düşünüyorum. Bu uyumun içinde diğerini dinlemeyi, onun his ve duygularına saygı duymayı ve demokratik olmayı seviyorum. Müzikal olarak anlaşmanın ötesinde yaptıkları müziğe gıptayla bakıyorum. 

SEDA B: Bizim müzik hayatımız hep birlikte geçti. Konu müzik olunca bizde genelde bir uyum ve tamamlanma var. Şimdiye kadar çok şükür bir sorunumuz olmadı. Bizim müzik birlikteliğimiz kardeşlikten öte bir görev sanki. Toplumsal bir görev, bir nevi sorumluluk! 
 
SERENAD BAĞCAN 

-Kardeşler aralarında tartışır ya; sizin hiç ters düştünüz durumlar oluyor mu? Olduğunda nasıl çözüyorsunuz? 
Günlük hayatta ortaya çıkan ayrışmalarımızı, Bağcan soyadının temsil ettiği değerlere bağlılıkla, birbirinin farklılıklarına saygı göstererek, karşılıklı anlayış ve kardeş sevgisi ile çözüyoruz. Müzik alanında ise her birimizin diğerlerinin yaratıcılığına karşı duyduğu saygının bir sonucu olarak ters düşmek diye bir durumu hiç yaşamadık desem, sanırım abartmış olmam. 

-Halanız sizin de bir albüm hazırlığında olduğunuzu söyledi. Birlikte yol aldığınız için soruyorum; Fazıl Say’ın da bir katkısı olacak mı albümünüze? 
Değerli müzisyen ve arkadaşım Fazıl Say’ın bir şarkısını da seslendireceğim albümüm hakkında size sadece aranjörüm çok sevgili Ekin Eti ile birlikte çok yoğun şekilde çalıştığımızı ve  albümümüzü 2018 yılı içerisinde çıkartmayı planladığımızı söyleyebilirim. Dinleyicilerim tarafından merakla beklendiğine inandığım albümün içeriği tamamlandığında beğenileceğini ümit ediyorum. 

-Fazıl Say ile yollarınız nasıl kesişti? 
Fazıl Say ile çalışmaya başlamamız, konserlerimizde Fazıl tarafından çok keyifle anlatılan ve kaleme aldığı kitabında da yer verdiği bir hikâye… Dolayısıyla bunu onun ağzından dinlemek veya okumak için bir fırsat yaratmanızı tavsiye ederim. Onun gibi olağanüstü bir müzisyen ile çalışmak benim açımdan çok geliştirici bir deneyim oldu. Birlikte çalıştığımız her yeni eserinde kendimin bambaşka bir yönünü keşfediyorum.  

-Halanız gibi, şarkıları yorumlarken duyguyu mimiklerinize de yansıtıyorsunuz.   
Öyle söylüyorlar. Birlikte verdiğimiz konserlere iştirak eden izleyicilerimin, yorumculuğumun sadece seste kalmadığını, jest ve mimiklerimle ortaya koyduğum beden dilimin onları şarkıların hikayesinin içine çektiğini söylemeleri beni çok mutlu ediyor. Çünkü sahnede tam da bunu yapmak istiyorum.  

SEDA BAĞCAN 

-Sizin müzikal tarzınız kardeşlerinizden çok farklı! Daha çok spritüel bir tarzınız var; ülkede sizden başka bu tarz müzik yapan da yok sanırım. Bu meditasyon müziğine olan ilginiz nasıl başladı? 

Evet, Türkiye’de mantra* müziği yapan tek müzisyen benim. Bütün hayatım boyunca ne tür müzik yapmalıyım diye değişik müzik tarzları denedim. Klasik, pop, caz sonunda new age müzikte karar kıldım. Uzun seneler önce yogaya merak sardım. ‘Kundalini’ yoga öğretisinde son yarım saat mantralar söyleniyor ve meditasyon yapılıyor. Beni derinden etkileyen mantraları da Türk müziği ve Türk enstrümanlarıyla buluşturmaya karar verdim. Şimdiye kadar da dünyanın hemen hemen her yerine ulaşmış 5 albümüm bulunuyor.  

-Yeni albümünüz yolda; nasıl bir şey olacağı ve ne zaman çıkacağı konusunda biraz bilgi alabilir miyiz? 

Şu ana kadar ki yaptığım tüm albümlerimin arasında en iddialısı olan olacak albümüm hazır neredeyse. İsmi ‘LOVE’. İsmine uygun olarak Sevgililer Günü’nde albümü çıkarmak ve dinleyicilerime sunmak istiyorum. Bir önceki albümüm ‘Miracle’, new age dalında Grammy aday adayı olmuştu. ‘Love’ bakalım nerelere ulaşacak?  


(Seda Bağcan)

-Neler var içinde? 


Albümde 3 tane Peru mantrası var diğer albümlerden farklı olarak. Hatta bir mantra da tango ve boleroyu birleştirdim. Çok keyifli bir şarkı oldu gerçekten. 3 tane de Kundalini yoga mantrası var. Giriş şarkısını ‘we are all one, we are all love’ (hepimiz biriz, hepimiz sevgiyiz) olarak seçtik çünkü bizlere birlik bilincini hatırlatsın istedim. İkinci şarkım da ‘I pray for love’ (aşk için dua ediyorum) içsel yolculuğumuza çıkıp kendimizi gerçeğin alevlerinde yakmadan, dışarıda aradığımız sevgiyi kendi içimizde bulmadan aşkın olma halini yaşayamayacağımızı anlatan bir şarkı... Herkes için aşk diliyorum. 

* Mantra: Esasen ruhani kanallar olarak kullanılan, genellikle Sanskritçe olan dini hece veya kelimelerdir. Tekrar edilerek söylenen kelimelerin titreşimlerinden faydalanarak kişinin daha yüksek bir bilince ulaşmasını amaçlar. 

SAVAŞ BAĞCAN 

-Eskiden beri müziğin içindesiniz ama ilk kez kızınızla birlikte sizin sözlerini de yazdığınız bestelerinizin olduğu bir albüm çıkardınız. Neler söylersiniz bu albüm için? 

Zaten her zaman üretim içerisinde olan bir insanım, birçok sözüm ve bestem var. Sonat’ın seslendirdiği ‘Yarın Çok Güzel Olmalıyım Anne’ parçası 93 yılında Eurovision Şarkı Yarışması için hazırladığım bir eserdi. Sonat, kendine uygun şarkıları kendisi için seçti. Sırada Serenad’ın albümü var, o da kendine uygun eserleri aldı. Zaten bestelerimi hep evlatlarım için yaptım. 
 
-Kızlarınız çocukken nasıldılar?  

3 kızım da aklı başında çocukluk ve gençlik yılları geçirdiler. Her zaman güzel sanatların ve sporun içindeydiler. Vakitleri korolarla, piyano dersleriyle, çocuk operalarıyla, halk oyunlarıyla, sporla dolu olduğu için yaramazlık yapacak vakitleri olmadı.  
 
-Hepsinin müzisyen olmak istemesi sizi şaşırtmış mıydı? 

Müzisyen olmaları beni şaşırtmadı zira aile geleneği bu; kendimizi en iyi ifade ettiğimiz yer illa ki müzik… 
 
-Tüm aile müzisyen olunca eviniz adeta bir sahne yeri gibidir diye tahmin ediyorum; bir araya gelince şarkılar söylüyor musunuz?  

Özel günlerde, kutlamalarda birlikte söyleriz. Evimin bir odası stüdyo olduğu için her an evde müzik sesi vardır. 
 

 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seran Vreskala Arşivi