Eser Karakaş
Bizim kadar sorun çözmekte aciz başka bir ülke var mı?
Bilgisayarımı temizlemeye çalışıyorum, eski yazıları siliyorum, her şeyi indirmişim, bu arada gözüme 2013 senesinde 3 Eylül Salı günü Star gazetesinde yazdığım bir yazı çarpıyor.
Yazımın başlığı "Fikr-i takip ve basınımız"; ne iyi etmiş de yazıyı bir kenara koymuşum, göreceksiniz.
Aşağıda Artı Gerçek okurlarına, 2013 senesinin Eylül ayında yani yaklaşık sekiz sene önce yayınladığım bu yazının bir bölümünü aktarıyorum, ülkemizin sorunlara çözüm üretip arkada bırakmadaki aczi karşısında hayrete düşeceksiniz, inanmayan arşivlerden yazının orijinaline bakabilir.
Buyurun, işte o yazının bir bölümü:
"Çok önemli haberler çıkar basınımızda ama bu haberlerin raf ömrü bir gündür, fikr-i takip adeta hiç yapılmaz, yarın yeni bomba haberler patlar, bunların da raf ömrü aynıdır ve bu döngü sürer gider.
Oysa meseleye biraz daha uzun bir vadeden, birazcık da kuş bakışı baktığınızda bu bomba haberlerin çok büyük bir bölümünün kendilerini belirli aralıklarla tekrarlayan aynı haberler olduğunu da görebilirsiniz.
Aşağıda size küçük ve rastgele seçtiğim bir fikr-i takip listesi sunuyorum; basınımız bu haberlerin arkasından neden ısrarla koşmuyor, sonuç alınana kadar neden sahifelerini bu konulara odaklamıyor?
1- Çok sık aralıklarla Türkiye’de çok büyük miktarlarda uyuşturucu yakalanıyor, son olarak Edirne’de 393 kilo eroin yakalandı, bu büyüklükte bir eroin işi çok sık görülmez ama bu operasyonların sonu hakkında basınımız çok ilgisiz, fikr-i takip asla yapılmıyor.
2- Uludere, Aktütün, Dağlıca baskınları gibi büyük olaylar sonrası TSK bir idari soruşturma açtığını daima açıklıyor ama basınımız bu idari soruşturmaların arkasından gitmiyor, bu soruşturmaların nasıl sonuçlandığını, kimlerin, şayet aldılar ise, ne gibi cezalar aldıklarını da yine asla öğrenemiyoruz.
3- Son Gezi olaylarında, Sayın Başbakan da orantısız kamu gücü kullanımını vurguladı, Sayın İçişleri Bakanı da bu tür bir orantısız güç kullanımı varsa soruşturma açılacağını açıkladı, olayların üzerinden bir yaz geçti, bu idari soruşturmaların da nasıl sonuçlandığını öğrenemedik.
4- Seneler önce çok ilginç bir "erke dönengeç" olayı vardı, enerji kullanmadan enerji üretecek bu aletin (!) tanıtım toplantısına, generaller, başsavcılar falan katıldılar ama bu saçmalığın da arka planını öğrenemedik, oysa, kanımca bu girişim (!) çok önemli ve arkası getirilecek bir gazetecilik olayı idi.
5- Yozgat ilimizde bir müftü yardımcısı vardı, düğünlerde eşi, kızı dans eden erkekler için 'deyyus' demiş idi, bu büyük din uleması hakkında Diyanet ne yaptı, açılan bir soruşturma oldu ise, nasıl sonuçlandı?
6- Temmuz 2012’de Samsun’da bir sel felaketi yaşandı, on vatandaşımız öldü, nehir yataklarına ev yapılmasına izin verenler hakkında ne gibi işlemler yapıldı?
7- Geçen sene kimi önemli teknik direktörlerin maaşları hakkında ilginç bilgiler basına yansıdı; Maliye bu konuda nasıl bir girişimde bulundu?
8- 5.5 şiddetinde depremlerde çöken ve ölümlere neden olan devlet binalarının müteahhitleri, kontrol görevlileri hakkında ne gibi işlemler yapılmıştır tüm bir Cumhuriyet tarihinde?
9- Musa Anter cinayeti zanlısı Hamit Yıldırım’ı senelerce kolladığı iddia edilen bölgede görevli devlet memurları için bir girişimde bulunan var mı?
10- Gazeteciler neden zaman aşımına uğrayan cinayetlerin, katliamların (mesela 16 Mart 1978) nasıl zaman aşımına uğradıklarıyla ilgilenmezler?
Bu listeyi çok daha uzatmak mümkün; bu sıkıntılı konularda basınımızın fikr-i takip eksikliğinin kökeninde acaba ne yatar?
İtiraf edeyim, bendeniz şahsi olarak en çok da uyuşturucu meselesini merak ediyorum."
Bundan sekiz sene önce on konuyu rastgele seçmişim, neler bunlar:
1- Uyuşturucu belası ülkemizin başına daha büyük dertler açarak tepemizde sallanıyor, değişen sadece vahametin, giren, çıkan uyuşturucu miktarının artması; hâlâ Kolombiya’den gelen beş ton kokainin konşimento adresini öğrenemedik, basın da unuttu bu konuyu.
2- Sonuçlanmayan ya da sonuçlarını bizim öğrenemediğimiz idari soruşturmalar meselesi; güvenlik güçlerinin bir arabasının arkasında sürüklenen ölü hakkında idari soruşturma açılacak idi, ne oldu?
3- Orantısız güç kullanımı; Boğaziçi öğrencilerine reva görülen muamele (orantısız güç) karşısında ne yapıldı?
4- Erke dönengeç ilginç hikayesi; enerji kullanmadan enerji tüketen bir makine icat edildi diye bir yalan atıldı, generaller, başsavcılar falan katıldı tanıtım toplantılarına, bu hikaye ne idi? Şimdi de başka erke dönengeçler var gündemde ve başrolde TÜİK, Merkez Bankası var, on milyar doları aşan görünmez kalem işlemleri (!!!) var.
5- Bir Diyanet skandalı örneği vermişim, sekiz sene sonra her gün çok daha vahim Diyanet skandalları yaşanıyor, bir başkan gidiyor, Ali Erbaş geliyor ama sözde din adamları düğünlerde eşleri dans eden adamlara deyyus demeye devam ediyorlar, üstelik Ayasofya, Sultanahmet gibi tarihi mabetlerin kürsülerinden.
6- Sekiz sene önce Samsun sel felaketi örneğini vermişim; bu konuya devam bile etmek istemiyorum, Kastamonu, Bozkurt faciaları çok daha yeni, çok daha ağır.
7- Teknik direktörlerin ve futbolcuların ücretleri ve vergileri; bugün futbolcuların, teknik direktörlerin ücretlerini ve ödedikleri vergileri bilen, öğrenebilen var mı? Gelir vergisi tebliğlerinde Anayasanın eşitlik ilkesi yok varsayılabilir mi?
8- Depremler ve müteahhitler; sorun taş gibi ortada duruyor.
9- Musa Anter cinayeti örneğini vermişim; faili meçhul cinayetlerde bir santim mesele alındı mı?
10- Sekiz sene önce de BAZI cinayetler zaman aşımına uğrayıp failleri ceza almıyorlardı; bugün durum değişti mi (Kemal Kurkut, Ali İsmail Korkmaz, Çorlu tren faciası ve diğerleri).
Sorun çöz(e)memekte bu kadar ısrarlı olmanın nedenleri üzerinde düşünmek lazım.
Yazının başlığında yanlış yapmamın bir açıklaması olabilir: Birileri bu sorunları kasten kendi parasal ve pozisyonel rantları için çözmemeyi tercih ediyorlar.
Sizce kimler?