Boğaziçi Boğaziçi canımın içi kaba kuvvet aklı alt edemez ki

Boğaziçi’nde öğrencilerle hocalar ve çalışanlar, onları Türkiye’de ve Avrupa’da destekleyen insanlar müjdenin ucunu verdi: Gidiyorsunuz, efendice gidin!

Debelenmeyin, saldırmayın, batıyorsunuz, çaresizsiniz. Yalnızsınız, artık kimse sevmiyor sizi, kimse saygı duymuyor size. Helikopterle, keskin nişancılarla, kelepçeyle korkutamıyorsunuz gençleri. Edebinizle çekip gidin, rahat etsin memleket ahalisi.

Bu hafta siyasi bir destan yazılmaya başlandı Duatepe’nin oralarda bir yerde. 1963’den beri bir Etiler sakini olarak komşudaki umut ve heyecanı duydum.

‘’Boğaziçi Şıngır Mıngır’’ demişti Salah Bey. Türk Tabibleri Birliği de Turgut Uyar’ın dizelerini hatırlattı: ‘’İkimiz birden sevinebiliriz/ Göğe bakalım’’. Charlie Chaplin’in de içine doğmuş yıllar önce: ‘’Gökkuşağını hiçbir zaman göremezsin, aşağıya bakarsan’’. ‘’Kasketinde siperlik varsa/ Göremezsin gökyüzünü’’ dizesi de Maxime Leforestier’nin 68 Mayıs’ını anlattığı şarkıda geçer.

Hocasıyla çalışanıyla destekçileriyle ayağa kalktı koca üniversite.Türkiye, Avrupa hatta dünya çapında bir dayanışma haresi örüldü hemen. İstanbul’da, Paris’te, New York’ta mezunlar gösteri yaptı. Türkiye kentlerinde sokakları meydanları dolduranlar kendilerini Boğaziçili olarak hisettiler, ne güzel.

Onlarca öğrenci yerlerde sürüklenmmiş, coplanmış, hakarete uğramış…kendi üniversitelerinde düşman muamelesi görmüşler. Sonra da gözaltına alınmışlar, emniyete ya da hastaneye götürülüyorlar, otobüslere doldurulmuşlar. Orada çektikleri fotograflara bakın. Parlak ve güler yüzlü çocuklar. Zafer işareti yapıyor bazıları. Kendilerinden emin ve rahatlar. O fotograf rejimin yenilgisinin belgesidir. Çünkü o fotograf bas bas bağırıyor: Hükmen galibiz!

Ayıplarınızı örtecek kadar büyük bayrak kalmadı artık. Keza günahlarınızı gizleyebilecek dini malzeme de mafiş. Kimse artık size inanmıyor. Kimse artık size güvenmiyor.

Kendilerini ‘’Müslüman Öğrenciler’’ olarak tanıtan gençlerin bildirisi de şahaneydi.

İlginçtir, iktidar partisi dışındaki partilerin karşılıklı ziyaret trafiği yoğunlaşmıştı. İç politik manzara Beştepe’den bakınca bozuktu. İlginçtir, Libya’da Ankara’yı devredışı bıraktıkları gibi, ‘’Paralı askerlerinizle resmi maaşlı silahlı güçlerinizi geri çekin’’ talimatı gelmişti. Karabağ’da benzer bir durum gelişiyor. Bunlar içerde sıkışınca dışarıda saldırganlaşıyor. Keza dışarıda tecrit oldukça içeride saldırganlaşıyorlar. Yoksa ‘’darbeci general’’ Hafter, Boğaziçi’nin güney kampüsünde mi saklanıyormuş?

LGBT meselesinin ne kadar değerli ve önemli olduğu da bir kez daha ortaya çıktı bu arada. Konu sıradan bir toplumsal cinsiyet sorunu değil. İktidarı rahatsız eden, kızdıran her şey, her akım, her eylem, her kişi, her kurum muhalefetin gözünde makbuldür, desteklenir. Ayrıca farklılık zenginliktir.

Birinin diploması en hafif deyimle tartışmalı, ötekinin doktorasında intihal lekesi var, bu adamlar kalkmış, memleketin en yüksek puanla girilen üniversitesini yıkmaya çalışıyor.

İki taraf arasında çok fazla fark var. Mesela, bir tarafın kutsalları ve manevi değerleri var, öbür tarafın ilkesi, vicdanı ve aklı var. Bu üçü de sizde yok. Oradan çıkıyor nefretiniz.

Öyle bir aşamaya geldiniz ki, sizi artık CHP yönetimi bile kurtaramaz. Faik bey, alay komutanı oldunuz farkında mısınız?

Ertuğrul Kürkçü çok iyi açıkladı: ‘’Boğaziçi Direnişi, 1968 ODTÜ ve Gezi’nin 2021’deki yankısıdır’’.

Yüreğimize su serpti bu çocuklar. Tek Adam rejiminin çöküş tarihinde parlak bir merhale yazdılar. Beştepe’den gelen şarkının adı: Look what they have done to my kingdom!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Duran Arşivi