Ahmet Nesin
Camide olay varsa akla devlet gelir…
Öncelikle şunu bütün açık yürekliliğimle söyleyeyim, bugüne değin hiçbir ateist, sosyalist ve devrimci dinle dalga geçmemiştir. Bunun çeşitli nedenleri vardır ama en önemlisi evlerimizde ciddi sayıda dindar olması ve onlara ciddi saygı duyulmasıdır. Ateistler, inanmadıkları konunun propagandasını yapmazlar, neden ateist olunduğu üzerine kitap yada sanat çalışması da yoktur, varsa da çok azdır ve bilinmezler.
Bugüne değin ateistlikten dolayı 2 ülkenin arası açılmamış ve savaş çıkmamıştır. Paganizm’den dolayı savaş çıkmıştır ama bu savaşı çıkaran yeni Hristiyan olanlardır. Hristiyanlık gelişmeye başlayınca adım adım Paganizm yasaklanmaya başlanmış ve sonunda kıyım başlamıştır. İskenderiyeli ilk kadın matematikçi ve gökbilimci Hypetia, Hristiyanlığı seçmediği için cadı ve şeytanlıkla suçlanıp, taşlanarak linç edilmiştir. Agora filmini izleyince ne dediğimi daha net anlayacaksınız. Hypetia M.S. 370-415 yılları arasında yaşadığı için esasında bugün, 21. yüzyılda bu satırları yazmak beni gerçekten utandırıyor. Linç edilen kadın, o yıllarda dünyanın yuvarlak olup olmadığı tartışılırken, dünyanın esasında yuvarlak değil, elips olduğunu ilk bulan kadın.
Geçen gün İzmir’de bikaç camide Ciao Bella şarkısı çaldı. Ortalık birbirine girdi ve bu kez HDP değil de CHP suçlanmaya başlandı, hatta 1 kadın da tutuklandı anlamsız bir şekilde. Oysa CHP seçmeninin büyük bir kısmı dindardır ve asla böyle bir eyleme girişmez.
Peki, kim girişir böyle bir eyleme, bence Türkiye’deki hiçbir parti, dernek, sivil toplum örgütü ve hatta illegal örgüt yapmaz. Bu iğrençliğin failini bulmak için esasında kendi tarihimize bakmak yeterlidir:
6-7 Eylül Olayları: 1955 yılında Gladio, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu eve bomba yerleştirildiği haberini duyurdu. Son İstanbul Gazetesi’nden Gökşin Sipahioğlu bu haberi yaptı ve bilhassa Istanbul’daki bütün Ermeni, Rum ve Yahudi evleri ve dükkânları yağmalandı. Bombayı attığı iddia edilen Selanik Üniversitesi Siyasal Bilgiler öğrencisi Oktay Engin daha sonra gıyabında mahkûm edildi. Oktay Engin, 22 Şubat 1992 - 18 Eylül 1993 tarihleri arasında Nevşehir Valiliği'ne getirilip, ödüllendirilmiştir.
Kanlı Pazar: 1969 yılında ABD’den 6. Filo gelmiştir. 16 Şubat 1969 tarihinde 6. Filo’nun gelişini protesto etmek için 76 gençlik örgütü karar alır ve bunun için valilikten izin alınır. Bunun üzerine Milli Türk Talebe Birliği aynı gün Komünizmle Mücadele Derneği’nin denetiminde Cuma namazından çıkıp Aksaray’da toplanır ve Taksim’e yürüyerek devrimcilere saldırır. Yapılan eylemin adı komünistlere gereken dersi vermek üzere "Bayrağa Saygı Mitingi"dir. Olayda Ali Turgut Aytaç ve Cengiz Kuşçuoğlu yaşamlarını yitirdi. O dönemde Milli Türk Talebe Birliği’nin gizli örgütü diye bilinen "Kırklar Komitesi"nin 2 önemli üyesi vardı, Abdullah Gül ve İsmail Kahraman. Birisi cumhurbaşkanı, diğeri meclis başkanı oldu. Kanlı Pazar’ı kışkırtan Mehmet Şevki Eygi idi, düzenleyen de "Kırklar Komitesi." Kahraman aynı zamanda o dönemin MTTB başkanı.
Kahramanmaraş Katliamı: Sene 1978, Kahramanmaraş’ta Alevilere yönelik hareketlenmeler başladı ve evlerin kapıları işaretleniyor. Sabah gazeteye gelir gelmez Fatih’te bir camiye gönderildim, duvarındaki yazıyı çekip döneceğim. Cami duvarında "Kahramanmaraş’ın intikamını alacağız AKINCILAR" yazıyordu. 3-4 kareyi zor çektim ve beni bekleyen arabaya atladım. Bu fotoğraf neden önemliydi, ben fotoyu çektiğimde henüz katliam başlamamıştı, olası bir ön hazırlık yapmışlardı.
Önce sinemaya bir bomba atıldı, Cüneyt Arkın’ın oynadığı az çevrilen milliyetçi bir film olan "Güneş ne zaman doğacak" filmi gösteriliyordu. Daha sonra olaylar gelişir ve ülkücülerin çeşitli bombalamalarından sonra Töb-Der üyesi 2 öğretmen öldürülür. Sağcılar cenaze namazının kılınmasını engellerler ve cenazeler ortada kalır. Vali Tahsin Soylu yardım olarak asker gönderilmesini ister ama talep kabul görmez. Ve orada da bir camiye bomba atıldığı ve Kur’an’ın yakıldığı söylentisi çıkartılır, sonuç resmî rakamlara göre 111 ölü. Sinemaya bombayı attığı iddia edilen ve olayların lideri olarak yargılanan Ökkeş Kenger daha sonra beraat etti ve soyadını değiştirdi. Ökkeş Şendiller adını aldı ve Kahramanmaraş milletvekili seçildi.
Esasında İzmir’de yaşanan olayın yanıtını en güzel içişleri bakanı Süleyman Soylu verdi. Soylu yapanın yakalanacağını ve ceza olarak ezan dinletileceğini söyledi. İşte, biz ateistlerin, sosyalistlerin ve devrimcilerin aklına hiçbir zaman böyle ceza gelmez, biz inanmasak da dine karşı böyle bir saygısızlık yapmayız, ezanı ceza olarak aklımıza getirmeyiz.
Anladın mı Erdoğan, bence sen bizimle uğraşacağına savunduğu dini anlamayan Soylu’yla uğraş. Ve sevgili okurlar, anladınız mı neden bu tür olaylarda aklıma hep devlet ve sonunda katillerin ödüllendirilmesi gelir!..