'Ağıt yakanlar İstanbul'u kaybetmekten korkanlardır'

Yeni görevinden dolayı fazla yoğun olduğu için sorularımızın çoğunu yanıtlayamasa da CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile keyifli bir sohbet yaptık.

Seran VRESKALA 


ARTI GERÇEK- Biriyle röportaj yapmadan evvel dersimi mutlaka çalışırım ve ödevlerimi iyi yapmaya özen gösteririm. Onlar hakkındaki iyi ve kötü yorumların hepsini okurum. İlginçtir, hiç kimse hakkında bu kadar olumlu ve olumsuz yorum okumamıştım. Sadece günlük dilde değil, politikada da eleştiri ile hakaret arasındaki incecik çizgiyi fark etmeden yorum yapmak adeta bir gelenek haline geldi. Öncelikle CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun "iki lafı bir araya getiremediğini" söyleyenlerin yanıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Büyük bir şehirdeki ilk kadın il başkanı olması önemli bir başarı aslında; çünkü ülkemizde kadınlara ve kadın siyasetçilere gösterilen tavırlarda uzun zamandır bir ayrımcılık olduğu muhakkak! Tansu Çiller de, Meral Akşener de, Şafak Pavey de bu saldırganlıktan kaçamadılar; dolayısıyla Canan Hanım’ın da kaçamaması normal! Hal böyle olunca elbette biz de biraz siyasete hakim olan eril dilden biraz da biraz gündemden bahsettik.

- CHP’den ilk kez bir kadın siyasetçi İstanbul İl Başkanı seçildi. Sonuç sizin için bir sürpriz oldu mu?

Sürpriz oldu dersem kendime ve ekibime haksızlık etmiş olurum. Sürpriz olmadı ancak kolay da olmadı. Çünkü bir kadının çıkarak güçlü bir iddia ortaya koyması pek alışılageldik bir durum değildi. Kendi adıma geçmişte olduğu gibi bu kongrede de çıktığım yola her zaman inanarak çıktım. Bu anlamda kadının da ilk defa İstanbul’da İl Başkanı olmasına vesile oldum, bu yüzden mutluyum.

- İl başkanlığı için aday olmanızı istemeyenler hatta olduğunuzdan rahatsız olanlar, seçildiğinizde de ağıt yakanlar olduğu söyleniyor. Ne diyorsunuz?

Bizim partimizde süreçler son derece demokratik bir şekilde gelişir. Herkesin gönlünde farklı biri olabilir, bu gayet anlaşılır. Ama ağıt yakanlar diye bahsedilenler CHP içinde siyaset yapanlar değil, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybetme korkusu yaşayanlardır. İl başkanı olmamla birlikte çıkardıkları gürültüye bakılırsa ağıt yakmakta da haklılar…

- Nasıl bir İstanbul hayal ediyorsunuz?

Şairin anlattığı gibi gözlerim kapalı İstanbul’u dinlediğimde bu kadim kentin; her türlü farklılıklarımızla birlikte bizleri ana sıcaklığıyla kucaklayan, işimize, aşımıza vesile olan bu kadim kentin ne yazık ki büyük sorunları ve yaraları olduğunu görüyorum. İstanbul’un yaralarının sarılması demek İstanbullunun ve tüm Türkiye’nin yaralarının sarılması anlamına gelecektir. İstanbul’da kentleşme politikaları hatalı ve kent düzensiz bir şekilde büyümüş durumda. Bu büyümenin sınırına geldik ve artık bu durum önümüze yeni bir ‘kentsel dönüşüm’ sorunu getirdi. Tapusu olmayan ve yaşadıkları evlerden çıkarılma korkusu yaşayan on binlerce aile var İstanbul’da. Kent mağdurları var. Mahalleler, semtler arasında çok büyük gelir uçurumları, refah düzeyi uçurumları var. Kısacası İstanbul’u yönetenlerin uyguladığı bu kent politikası gerek ekonomik gerek sosyal alanda adaletsizlikler yarattı. Bugün nasıl Türkiye’nin sorunları varsa, İstanbul’un da bir o kadar sorunları var ve hayal ettiğim İstanbul bu uçurumların ortadan kalktığı insanca, hakça bir düzende yaşanabilir bir İstanbul. Sosyal Demokrat partinin de hedefi budur.

- Yoksul ve dindar kesimle nasıl iletişim kurmayı düşünüyorsunuz?

İstanbul’daki tüm kesimlerle onlara dokunan, dokunmakla kalmayıp onların sorunlarına ortak olmanın ötesinde çözüm önerilerimizi de getiren politikalarımızla ulaşacağız. İletişimi her kesimle kurarken mücadeleyi emek eksenli bir şekilde yaptığımızda zaten bu mücadelede herkes ortaklaşacaktır.

'SİYASETTE İSTİFA MEKANİZMASI ÇALIŞTIRILACAKSA DOĞRU/YANLIŞ DÜŞÜNCELERİNİ AÇIKÇA SÖYLEYENLER DEĞİL DE HALKA KARŞI AÇIKÇA SUÇ İŞLEYENLER İSTİFAYA ÇAĞIRILMALI'

- Birtakım söylemleriniz yüzünden sizin yanlış partide olduğunuza inananlar var.

Ben Cumhuriyet Halk Partisi’ne dün gelmedim. Söylemlerimi ortaya koyduğumda İstanbul’da İl Başkan vekiliydim sonrasında da parti meclisi üyesiydim. Ben CHP’nin özünü içselleştirmiş bir kişiyim ve söylemlerim bu öze asla karşı çıkmadan yeni bir politik hattın oluşmasına katkı sağlamaya yöneliktir. Yeni şeyler söylemek, ileriye gitmek çok önemlidir. Mustafa Kemal Atatürk 1919’da ‘Bağımsızlık’,1923’te ‘Cumhuriyet’ dediği için İstanbul Hükumeti tarafından hain ilan edilmiş, gerici saldırılara, suikast girişimleriyle karşı karşıya kalmıştır. O gün çizilen bu yeni politik hat sayesinde çağdaş cumhuriyet kurulabilmiştir.

- Yazdığınız tweetler haftalardır gündemde; bir tek RTE’nin annesi için yazdığınız tweet dışında hepsinin arkasında olduğunuzu söylediniz. Bu yüzden sizi destekleyenlerden bile büyük tepkiler aldınız. İstifa etmeniz gerektiğini söyleyenler de oldu.

Özür dilediğim ve üretilmiş olanların dışında yazdığım her şeyin elbette arkasındayım. Siyasette istifa mekanizması çalıştırılacaksa doğru/yanlış düşüncelerini açıkça söyleyenler değil de halka karşı açıkça suç işleyenler istifaya çağırılmalı. O nedenle gülüp geçiyorum bu söylenenlere.

- Atatürk düşmanı mısınız peki?

Asla. Son on beş yılı saymazsak, Türkiye’nin bu coğrafyada bu kadar çağdaş bir ülke olarak yer edinmesini sağlayan bir lidere neden düşmanlık edeyim? Bu lidere ancak bu çağdaşlaşmaya düşman kişiler düşmanlık edebilir. Önceki sorunuzda belirttiğim gibi, Atatürk’ün ileri görüşlülüğüne ve her zaman yeniyi aramasına hayranım. Ben bugün bu soruları CHP İstanbul İl Başkanı olarak yanıtlıyorsam bu Atatürk’ün açtığı yol sayesindedir. Atatürk düşmanlarının kimler olduğu ve o kişilerinde şu anda nerede oldukları çok aşikâr!

- Dediğim gibi çok ağır tepkiler aldınız. Kadın bir siyasetçiyle uğraşmak istenildiğinde özellikle kadınlığıyla ya da eşini hedef alan aşağılayıcı yorumlar yapılıyor. Neden direkt kadınlığa saldırılıyor mesela? Bunu yapmalarının sebebi kadınlığı aşağılanan kadının oy kaybı yaşayacağını düşünmeleri midir ve bu gerçek olabilir mi?

Evet, iktidarın bu yönde bir tutumu var. Özellikle 2007'den bu yana izlenen kadın düşmanı politikaların sonucu aslında bu. Kadına karşı şiddetin ve cinayetin yüzde 1400 arttığı, kadının toplumsal hayattaki varlığına şiddetli bir şekilde saldırı olduğu bir dönemdeyiz. Bu izlenen politikanın amacı evet oy kaybı yaşatabileceklerini düşünmeleri olabilir ama oturtmayı çalıştıkları düzende kadının adı olmamasından esas olarak kaynaklanıyor. Ben bunun gerçek olacağını düşünmüyorum. İktidarın kadına karşı izlediği saldırgan politikalar kadın cinayetlerinde inanılmaz bir yükselişe sebep olduğu gibi aynı zamanda bu politikalar sayesinde kadın hakları cinsiyet eşitliği gibi konularda bir bilinç gelişmeye başladı. Ayrıca toplumumuzda kadının yeri sadece yemek yapmak çocuk bakmak değildir. Kadının güçlü ve dik duruşlu olması önemlidir. Bu bakımdan hayır, bu şekilde oy kaybı yaşayacağımızı düşünmüyorum

- Bu sebeple sizce ülkemizde yapılan siyasetin eril bir dili mi var?

Evet, ülkemizde yapılan siyasetin eril bir dili var dünyanın birçok yerinde olduğu gibi. Eril düzeni ve kullanılan eril dili kadın iradesiyle değiştireceğiz ve bu konuda her kesimi bilinçlendireceğiz.

- Politikada kadın olmak nasıl bir şey? Bu konuda kadın olarak en zorlandığınız durum nedir ya da neydi?

Politikada kadın olmak günlük hayatta kadın olmak nasılsa öyle. Son yıllarda kadına karşı tutum ve davranışlar ortada. Günlük hayatta davranışlar, kullanılan dil ne kadar cinsiyetçiyse ve giderek şiddeti artıyorsa, politikada da aynı şekilde giderek erilleşiyor. Bu ülkenin politikacıları siyasi sahnede kadınları aşağılamaktan beis görmüyor, televizyonlara çıkıp kadın profili tarif ediyorlar ve siz onların karşısında politikada bulunarak tarif ettikleri profile kesinlikle uymuyorsunuz. Zorluk buradan başlıyor. Ama birileri bize kalıplar biçiyor diye bunun şeklini alacak değiliz. Kadınların her yerde olduğunu kabul edecekler. Biz bu bilinci taşıyacağız.

- Hayvanlara eziyet etme ve çocuk istismarı cezalarının caydırıcı olduğunu düşünüyor musunuz? Özellikle 16 yıldır 7 kat artan kadın şiddeti, çocuk istismarı ve tecavüz konularında bireysel veya parti adına hangi adımları atmayı düşünüyorsunuz?

Biz geçenlerde FSM Köprüsü’nde, boğazda ve Hisar’da toplanan halkımızla çocuk istismarına karşı bir eylem gerçekleştirdik. Siyah balonlarla farkındalık yaratmak adına bir protesto yaptık. Çocukların renkli balonlarla buralarda vakit geçirip mutlu bir şekilde büyümeleri yerine karartılan ruhları ve bedenlerini vurgulamayı amaçlayan bir eylemdi. Orada on bir maddeyle çözüm bildirgemizi yayınladık. Zaten Parti Genel Merkezi’mizin de bu konuda yayınladığı raporlar mevcut. Bu durumu yaratan kültürel yozlaşma ve başkalaşımın sorumlusu Türkiye’deki politik yozlaşmadır. Bunun çözümü de yine doğru politik hattı kurmaktan ve uygulamaktan geçer.

- Kemal Kılıçdaroğlu için cumhurbaşkanı adayı olmalı, dediniz. Tayyip Erdoğan’ın karşısında bir şansı olur mu gerçekten?

Tabii… Bugün Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde yoldan geçen insanlara sorun. Tayyip Erdoğan’ı mı yoksa Kemal Kılıçdaroğlu’nu mu daha mütevazi buluyorsunuz, ya da daha dürüst buluyorsunuz diye! İşte bu soruya Kemal Kılıçdaroğlu diyen herkesin oyuna talibiz. Yani Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunun oyuna… Bunun da yolu doğru bir politik hat, halkın gerçek sorunlarına üreteceğimiz gerçekçi çözümlerdir. Unutmamak lazım, seçim kazanma iddiası sadece liderle değil buna inanmış kadrolarla olur. Biz bu politik hattı taşıyacak kadrolarla 2019’a giriyoruz.

- CHP’nin fazla elitist olduğu ve halka inemediği söyleniyor. Halka hitap sorunu var; hatta tartışma programlarında bile karşı taraf muhatap alınacağına moderatöre hitap edilerek konuşuluyor. CHP’lilerin bu tavrı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Programımızın ve politikalarımızın halktan çok kopuk olduğunu düşünmüyorum. İyileştirilebilir mi, evet. Fakat iletişim kanallarımız açısından bir sıkıntıdan bahsetmek mümkün. Tabii bunun en büyük sebebi medyanın siyasallaşması ve muhalif partilere televizyon ekranlarının kapatılmasıdır. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde devletin resmi televizyonu TRT’nin adaylara ayırdığı sürelere bakacak olursak, ne demek istediğim daha net anlaşılır.

- CHP savaşa karşı olduğunu ama bu operasyonu desteklediğini açıkladı. Bu bir ironi değil midir? Kılıçdaroğlu’nun Afrin hakkındaki yorumlarını destekliyor musunuz?

Savaşa karşı olmak, taşıdığımız insanlık onurunun ve insan hayatına saygının gereğidir.

OKUYUCULARDAN SORULAR

- İstanbul'da seçim sonrasından şimdiye kadar oy dağılımı açısından değişen konjonktürü kamuoyu araştırmalarıyla ölçtüğünüzü varsayarak; nedenler ve sonuçlarına göre -İstanbul’da şimdiye kadar uygulanmayan- hangi yeni ve alternatif stratejiler üretilecek? Bunların sonuçları nasıl ölçülecek?

Bu konuda detaylı bir çalışma yürütüyoruz. Önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşacağız.

- Başarı-başarısızlık için kendinize bir skala koydunuz mu? Başarısız olursanız ne yapacaksınız?

Benim için başarı kriteri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saraydan alıp halka yeniden kazandırmaktır. İl başkanı olarak yönetimimle birlikte bunu başardığımızda ancak başarılı sayarız kendimizi.

- YSK engelini nasıl aşacağız seçimlerde? YSK yasasıyla adil bir seçim olması mümkün mü?

YSK yasası ve kullanılan seçim sistemi çok detaylı ve teknik bir konu. Tabi bu yasayı çiğnediklerini de 16 Nisan referandumunda gördük. Artık önümüze bakacağız. İstanbul’da yepyeni, genç bir sandık ekibi ve bu ekibe yardımcı olabilecek bir sistemle çalışacağız. Sandıkta kazandığımız seçimi masa başında kaybetmeyeceğiz. Yapacakları her türlü hukuksuzluğa karşı bu seçimde CHP İstanbul örgütü ayakta ve temkinli olacak, emin olabilirsiniz. Alacağımız oy sayısı ile YSK bile başa çıkamayacak, buna yürekten inanıyorum. Şimdiden bunun çalışmalarını yapmaya başladık. Sandık güvenliğinden sorumlu il başkan yardımcılarım ve gönüllülerimiz çalışıyor daha bugünden

- Parti Yönetiminde yahut MYK'da olmak ister miydiniz?

Yaşamım boyunca hiçbir zaman nerede olacağımı düşünerek ya da planlayarak iş ya da siyaset yapmadım. İnandığım doğruların ve ilkelerin nerede olduğuma ya da olacağıma bakmaksızın mücadelesini vermeye çalıştım. Bundan sonra da böyle olacak. Dolayısıyla kişisel olarak hiçbir kariyer planım yok ancak inandığım bir mücadele planım var. Ve bu mücadelenin beni nerede konumlandıracağından daha çok memlekete nasıl katkı koyacağıyla ilgiliyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seran Vreskala Arşivi