İnci Hekimoğlu
Çeteler sarmış yurdun dört bir yanını
"Skandal" diyeceğim ama o bile yetersiz kalıyor. Demokratik hukuk devletlerinde her biri yıllarca unutulmayacak olaylar zincirinden hangisine daha az yakışır ki, bu tanım!
AKP’li belediyelerin insan kaçakçılığı yapmasından daha büyük skandal ancak 128 milyar doların nereye nasıl gittiğini öğrendiğimizde olabilir.
Şimdilik bilinen 11 AKP’li belediye müthiş bir organizasyon kurarak, -yine şimdilik bilinen- 2019 tarihinden bu yana binlerce insanı yurt dışına kaçırmış.
Habertürk’ten Sevilay Yılman’ın verdiği ayrıntılara göre, tezgah şöyle işletilmiş:
Önce Almanya’da naylon bir şirket ayarlanmış. Sonra bu naylon şirketin bütün masrafları karşılayacağını belirttiği "çevreye duyarlı birey yetiştirmek" başlıklı bir proje icat edilerek, belediye çalışanları davet edilmiş.
Bu davet üzerine belediye meclisinden onay alınmış. Planın ikinci aşamasında ise yerel yönetimler yasası uyarınca proje partnerinin bir Sivil Toplum Kuruluşu olması gerektiğinden hazırda bekleyen "Malatya Kişisel Gelişim Dünyası Derneği" adlı dinci dernek devreye sokuluyor. Ve jet hızıyla 50’den fazla kişi derneği üye yapılıyor.
Dernek Başkanı Mehmet Sait Aytekin, facebook sayfasında Malatya İmam Hatip Lisesi ve Tahran’da Bilim ve Teknoloji bölümünde okuduğunu yazıyor ama "kişiselgelişim.org" sitesindeki öz geçmişinde Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu olduğunu söylüyor. Yetenekli Aytekin’in halen yaptığı iş ise yaşam koçluğu.
Neyse gelelim üçüncü aşamaya; bu kişilerin GBT’sinin yapılması ve valilikten ‘belediye görevlisi’ olarak gri pasaport almaları ile işlem tamamlanıyor. Özetle tezgah diğer belediyelerde de aynı yöntemle işliyor.
Yalnızca Malatya’nın Yeşilyurt İlçe Belediyesi aracılığı ile tek seferde toplam 53 kişi Almanya’ya gidiyor ama 5’i dönüyor.
2020 Şubat’ındaki olayda Yeşilyurt Belediye Başkan Yardımcıları Şahin Özer ve Bekir Karakuş, eski Fen İşleri Müdürü Hasan Dağdeviren, AKP’li Belediye Meclis Üyesi Nusret Aslan ve Bingöl Servi beldesinde 2009-2014 yılları arasında belediye başkanlığı yapan AK Partili Ali Ayrancı dönüyor. Diğer 48 kişinin akıbeti meçhul. İddialara göre onlar da Avrupa’nın çeşitli kentlerine dağılıyor. İşin bir ilginç yanı da Almanya’da kayıp olan 48 kişinin tamamı Bingöllü.
İnsan kaçakçılığının merkezindeki isim olan Bingöl’den AK Parti milletvekili aday adayı Ali Ayrancı ise halen Bingöl Belediyesi imar müdürlüğünde iş bitiriyor!
Tokat/Erbaa, Van/Tuşba, Elazığ/Arıcak, Elazığ/Üçocak ve Bursa/ Yıldırım belediyelerinin de aynı yolla insan kaçakçılığı yaptığı anlaşıldı ama sayının çok daha yüksek olduğu söyleniyor.
Bu arada Almanya’nın Hannover kentinde görünen MEGA Kilit’in sahibi Ersin Kilit’in de yerinde yeller esiyor. Henüz kimse izine ulaşamadı. Aynı kişinin Almanya’nın farklı kentlerinde farklı adlarla naylon şirketler açtığı da bu olay vesilesiyle anlaşıldı.
Bu skandalın başka aktörleri de var elbette. Soralım:
1-"Fişleme" olarak nitelendirilen yeni yasa gereği dernekler üyelerini mülki amire bildirmek zorunda. Konumuzla ilgili mülki amirler, o güne dek bir tek üyesi olmayan ve üstelik Bingöl’den Malatya Yeşilyurt’a gelip toplu üye olan 48 kişiyi hiç mi merak etmedi?
2-Gri pasaport veren valilikler bu kişileri araştırmadı mı?
3-Hadi AKP’li olduğu için belediyeye güvendi diyelim. Peki geri dönmesi gereken 48 gri pasaport dönmeyince merak etmedi mi?
4-48 pasaport, bir belediye görevlisinin eliyle toplu halde iade edilmişse sorumlu olanlar arasına mülki amirler girmez mi?
Üstünden bir yıldan fazla zaman geçen ve kişi başı 20 bin dolar alındığı iddia edilen bu şebekeden CHP’li meclis üyesi sayesinde haberdar olmasak acaba lüks araçlarında pudra şekeri çeken kaç Kürşad aramıza katılacaktı?
Valiliklerin sorumluluğuna ilişkin bir haberi de ekleyeyim.
Temmuz 2019’da, benzer bir hileyle "Anadolu’dan Balkanlara Uluslararası Kültür Köprüsü" adı organizasyonla Balkan turu düzenleyen Anadolu Spor Gazetecileri Derneği (ASGD) ve Bursa Medya Derneği gazeteci olduğu gerekçesiyle 39 kişiye gri pasaport aldı. Ancak Vali Yakup Canbolat bu kişilerden sadece ikisinin gazeteci olduğunu belirleyince, diğerlerinin pasaportlarını iptal etti ve soruşturma açtı.
Tabii insan, AKP’li idarelerin sınırsız-sorumsuz yetkilerini hangi işlerde, kimlere nasıl kullandıklarını merak ediyor.
14 ay sonra anlaşılan ve çapı oldukça geniş bir insan kaçakçılığı şebekesi, haliyle ortaya çıkmayanları da merak ettiriyor.
Aslına bakarsanız AKP ve MHP’lilerin karıştığı çok sayıda yasa dışı iş var.
Örneğin ta 2017’de Muğla’nın Ortaca ilçesi Dalyan Beldesi’nin eski Belediye Başkanı Suat Tufan’ın oğlu Kayhan Tufan ile Dalyan’dan Baki Alacain Yunanistan Sahil Güvenlik Ekiplerince "insan kaçakçılığı" suçlaması ile gözaltına alındı. Ama sonucu öğrenemedik.
2019’da CHP’den istifa ederek AKP’ye geçen Hakkari Derecik Belediye Başkan adayı Suat Yüksel’in "kaçakçılık ve insan kaçakçılığı" suçlarından 6 ay hapis yattığı ortaya çıktı.
AKP’liler olur da MHP’liler olmaz mı?
Mayıs 2019’da İzmir Karaburun’da MHP Karaburun İlçe Başkanı Fırat Zorlu ile Karaburun Ülkü Ocakları Başkanı Mehmet Kara insan kaçakçılığından tutuklandı.
Uyuşturucu ya da insan kaçakçılığından yakalananların çok azının adı verilirken büyük kısmının baş harfleriyle geçiştirildiğine tanık oluyoruz. Ama sonuçta her türden kaçakçılık işlerine jandarma komutanlıkları ya da karakol görevlileri veya AKP ve MHP’lilerin karışması küçük haberler arasında kaybedilse de zaman zaman çeşitli nedenlerle –en çok da çıkar çatışması nedeniyle- medyaya sızıveriyor.
En küçük illerin en küçük ilçelerinde bile çete örgütlenmelerinin rahatça iş yapabilmesini herhalde çetecilerin üstün yetenekleriyle açıklayamayız. Başarılarına katkıda bulunanlar "noktasında" ki tahminleri ise size bırakıyorum.
Bakalım belediyelerde örgütlenmiş bu çeteler ile ilgili skandallar nereye kadar açığa çıkacak, kimlere uzanacak?