Koray Düzgören

Koray Düzgören

CHP: Erdoğan’ın savaş planına destek için uygun adım marş!

Kılıçdaroğlu yine AKP’nin savaş kararını kabul ederek Erdoğan’ın tek adam rejimine destek verecek gibi görünüyor.

CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha şimdiden açıkladı.

"Meclis’e getirsinler bakarız" dedi.

Meclis’e gelecek olan Erdoğan’ın yeni savaş planı. Yani sınır ötesi operasyona izin veren yeni tezkere. Aslında geçen yıl kabul edilen tezkerenin yenilenmesi söz konusu.

Kılıçdaroğlu önceki akşam katıldığı bir televizyon programında, tezkere ile ilgili olarak, "Bölgedeki çalkantı derinleşerek devam ediyor. Dolayısıyla tezkerenin önemi ortadan kalkmış değil. Yeni bir tezkere getirecekler. Tabii içeriğini bilmeden bir yorum yapmak doğru değil. Önümüzdeki sürece bakacağız. MGK kararları yansıyabilir. Biz Irak'ın toprak bütünlüğünden yanayız. Irak ve Suriye parçalanmamalı. Kanlı olaylara neden olabilir. Barzani'yi sağduyuya davet ediyoruz. Biz doğru bulmuyoruz" demişti.

Bunun Türkçesi şu:

"Biz bu yıl da Erdoğan’a sınır ötesi operasyonlara girişmesi, hatta sınırların ötesindeki Kürtlere hadlerinin bildirilmesi için yeni bir izin verilmesinden yanayız."

Kılıçdaroğlu, MGK’da nelerin görüşüleceğini ve ne gibi kararlar çıkacağını biliyormuş gibi konuşuyor.

Gerçekten de AKP’nin iktidara gelmeden önce millete verdiği, "Sizi MGK vesayetinden kurtaracağız" sözünü bir kenara bırakıp, başı sıkıştıkça başvurduğu Milli Güvenlik Kurulu dünkü toplantısında, Irak Kürtlerini tehdit eden bir karar aldı.

Yayınlanan bildiride, Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı için yapılacak referandum gayrimeşru olarak nitelendirildi. Ayrıca Ankara’nın uluslar arası anlaşmalardan doğan tüm haklarını kullanacağı mesajı verildi.

Açıklamada, "Türkiye’nin yanı sıra, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, uluslararası toplum ve Irak Merkezi Hükümetinin de kabul etmediği bu yanlışta ısrar edilmesi halinde, Kuzey Irak’la birlikte bölgenin tamamına zarar verecek vahim sonuçların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu" ifade edildi ve şöyle denildi:

"Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye, ikili ve uluslar arası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar."

MGK bildirisinde bahsi geçen anlaşmalar denilerek, Türkiye ile Irak hükümeti arasında 1926, 1946 ve 1983 tarihlerinde imzalanan ‘sınırların korunması, dostluk anlaşması, ülke bütünlüğüne saygı’ prensibine dayalı anlaşmalar ile Lozan Anlaşması’na atıf yapıldığı anlaşılıyor.

Ankara’nın bu anlaşmalara dayanarak Kuzey Irak yönetimine karşı askeri operasyon hakkına sahip olduğu söyleniyor.
 

"SÜREÇ FARKLI İŞLER" NE DEMEK?

Nitekim Erdoğan da bağımsızlık referandumuna değindiği dünkü açıklamasında, "Meclis’ten yurtdışına asker gönderilmesini içeren tezkere geçerse süreç farklı işler" diyerek meselenin sadece sınırların ötesindeki terör örgütlerine karşı tedbir almakla sınırlı olmayacağını çok açık bir şekilde ifade etti.

Bu sözlerin anlamı şudur:

Türkiye,  terör örgütü olsun olmasın, terör örgütleriyle bağlantılı bulunsun bulunmasın bütün Kürtleri aynı şekilde değerlendirmektedir.

Kürtlerin herhangi bir kazanımları, kendilerini yönetmek üzere herhangi bir adım atmaları Türkiye için güvenlik, hatta beka sorunudur. Ve engellenmesi gereken girişimlerdir.

MGK kararının anlamı budur ve Erdoğan’ın açıklaması da MGK bildirisinin çok açık bir şekilde ifade edilmesidir.

Nitekim Erdoğan,  MGK kararları uyarınca Bakanlar Kurulu’nda, Irak Kürdistan Bölge Yönetimi’ne uygulanacak yaptırımlar konusunda karar alınacağını da duyuruyor.

Bu arada Türkiye’nin savaş uçaklarıyla Irak Kürdistanı’nda KDP bölgesindeki sivil yerleşim yerlerini bombaladığını ve 10 sivilin ölümüne neden olduğunu öğreniyoruz.

Türkiye bu saldırıları PKK mevzilerine karşı yaptığını açıklasa da bu bombardımanın doğrudan Barzani yönetimine karşı referandumu engellemek amaçlı bir gözdağı olduğunu bölgede yaşayan herkes biliyor.
 

EFRİN’E DE MÜDAHALE GÜNDEMDE

Erdoğan açıklamasında sadece Irak Kürdistanı’ndaki referandumdan söz etmiyor. Rusya ve İranla varılan mutabakat çerçevesinde Suriye’nin İdlib kentindeki ‘Çatışmasızlık Bölgesi’ne de müdahale edileceğini söylüyor.

Bunun ise aynı zamanda İdlib’e komşu ve Kürtlerin kontrolündeki Efrin’e müdahale demek olduğunu yine o bölgede bilmeyen yok.

Böylece Erdoğan’ın bir tezkere ile iki cepheye birden müdahale etme imkanı bulacağı ortaya çıkıyor.

O nedenle Erdoğan, bu tezkere sonrasında, "Süreç farklı işler"  diyerek bu duruma işarete diyor.

Her zamanki gibi gizlisi saklısı yok. Biz haberleri onun ağzından öğreniyoruz.

HDP’nin Dış İlişkiler Sorumlusu Hişyar Özsoy ise,  bu duruma işaret ederek Erdoğan’ın Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek, eski Ergenekon’cularla Irak ve Suriye’de Kürtlerin kazanımlarına karşı milliyetçi cephe kurduğunu söylüyor. Bu cephenin, ‘Kürtler nerede olurlarsa olsunlar bir hak sahibi olmasınlar’ diye siyaset yaptıklarını belirtiyor.

Özsoy, yeni bir Ortadoğu kurulurken Kürtlerin, "Biz bir halkız, kendi hakkımızda bazı kararlar almak istiyoruz" dediğini, ama karşılığında Türkiye’de sosyal demokratım diyen CHP’sinden, MHP’sinden AKP’sine kadar herkesin "Bu yeni Ortadoğuda da biz Kürtlere yer vermeyeceğiz" dediklerini ifade ediyor.

Gerçekten de AKP-MHP koalisyonunun, sınırların içinde ve ötesindeki Kürtlere yönelik yaklaşımı malum. Bu son savaş tezkeresinin de amacı belli. Kürtlerin Irak ve Suriye’deki kazanımlarını  engellemek.

MGK’nin son bildirisi ve Erdoğan’ın açıklamaları Kürtlere yönelik top yekun bir savaşı ifade ediyor.

Erdoğan böyle bir savaştan iktidarı için fayda umuyor. İktidarının ömrünü uzatacağını sanıyor.

Peki bu noktada CHP’ye ne oluyor? Bu Kürt düşmanlığı niye?

Erdoğan’ın, sözgelimi iktidarını güçlendirecek bir savaşı CHP niye destekler?

CHP adına ilk açıklamayı CHP’nin dış ilişkilerinden sorumlu genel başkan yardımcısı Öztürk Yılmaz yaptı ve devlet ağzıyla MHP ve AKP’nin söylediklerini tekrarladı. Referanduma kesin olarak karşı olduklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları da bu tezkerenin de CHP tarafından destekleneceğini gösteriyor.

CHP’den tezkerenin destekleneceğine ilişkin başka açıklamalar da yapıldı.

Kılıçdaroğlu’nun tezkereye ‘hayır’ oyu verecek bazı milletvekillerini ikna etmeye çalıştığına ilişkin haberler okuyoruz.

Herhalde onlara, "Savaşı desteklemek bizim ilkelerimize aykırı ama yine de tezkereyi desteklemeliyiz. Burada devletimizin beka sorunu var" mı diyora caba?

Öyle anlaşılıyor ki CHP yine uygun adım marş diyerek savaş kararını, yani Erdoğan’ın tek adam rejimini desteklemek üzere Meclis’e gidecek gibi görünüyor.

Ana muhalefet partisinin ne milletvekillerine ne de genel başkanına söylenecek bir sözümüz yok.

Ama hiç olmazsa barıştan ve demokrasiden, insan haklarından yana seçmenin artık sesini yükseltmesinin zamanıdır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Koray Düzgören Arşivi