Ahmet Nesin
Cihat Yaycı olayı Erdoğan’ın yenilgisidir…
Cihat Yaycı gibi insanlar geleceklerini tesadüfler üzerine kurarlar, daha çok iktidara doğru meylederler, iktidar onları taşıdığı sürece kendilerini önemli zannederler ama birdenbire bırakıldıklarında şaşkın ördek gibi dolaşırlar etrafta. Ama ilginç bir şekilde bütün haber kanalları Cihat Yaycı’nın başına gelenleri konuşuyor.
Sonda yazacağımı yazının başında yazayım, Cihat Yaycı olayı bişeyi çok açık ve net göstermiştir ki, Recep Tayyip Erdoğan’ın askeriye üzerinde hiçbir hakimiyeti yoktur yada artık kalmamıştır. Daha önce de yazdığım gibi Zekai Aksakallı ve İsmail Metin Temel merkeze yada pasif göreve atandığında Erdoğan’ın devleti değil, devletin Erdoğan’ı yönettiğini belirtmiştim.
Neden Aksakallı ve Temel olaylarında bu kadar ses çıkmadı, bunun 2 nedeni var, ikisi de pasif de olsa merkeze alınmadılar, belirli bir göreve atandılar ve ikincisi istifa etmediler, kendilerine verilen görevi kabul ettiler. Ancak üçünün de başına gelen olay esasında aynı neden. 15 Temmuz konuşulduğunda neredeyse herkesin konuştuğu tek isim vardı, o da Zekai Aksakallı idi. Konuşmalar artınca Aksakallı pasif göreve alındı.
Daha sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelindi ve İsmail Metin Temel’in Erdoğan’ı alkışlayan görüntüleri ortaya çıktı. CHP adayı Muharrem İnce "Bu komutanın apoletlerini sökerim başkan olunca" deyince bu kez bütün kanallar ve Türkiye Temel’i konuşmaya başladı ve kendisi de pasif göreve alındı.
Cihat Yaycı da bilhassa Libya fatihi diye anılmaya başlanıldığında ve üstüne de "Fetömetre" eklenince gündeme oturdu ve hemen hemen her programda konuşulur oldu. Bu olaylar bütün mesleklerde rahatsızlık verir, ast üst gibi konuşmaya ve tanınmaya başlandığında yukarıda hep rahatsızlık olur. O yüzden bu olayı tek başına milli savunma bakanı Hulusi Akar’a bağlamak yanlış olur, bence işin içinde genelkurmay başkanı Yaşar Güler de var.
Peki, şimdi ne oldu, daha önce Cihat Yaycı’nın yanında yer alan herkes birbirine girdi, evet şaşırmadınız, daha önce övmekle yarışanlar şimdi birbirlerini suçluyorlar. Öyle ki Cihat Yaycı "Fetövari bir şekilde görevden alındım" dese bile Gülen ordinaryüsü Nedim Şener tam olarak Gülen ekibini suçlayamıyor, çünkü işin aslını ve kimler tarafından yapıldığını biliyor ve bu yüzden çok kızgın.
Peki, o gruptan Doğu Perinçek ne diyor, o çok sert ve istifanın firar sayılacağını ve bu durumda kurşuna dizilmesi gerektiğine kadar varıyor. (Videonun 3. dakikasından sonrası) Evet, Perinçek konuşurken artık ağzından kan fışkırtıyor:
Ayrıca Perinçek günümüzü savaş durumu olarak niteliyor ve benim anladığım biz ABD’yle savaşıyoruz. Ben Perinçek’te erken bunama mı var diyeceğim ama bunama için pek de erken sayılmaz hani.
Perinçek bununla da kalmıyor ve deniz kuvvetlerinden isimler veriyor. Aydınlık Gazetesi "Denizde kurmay kadro sağlam" diye bir haber de yapıyor ve o haberde bütün isimler ve hangi görevde oldukları yazılı.
Perinçek konuşmasında siyasilerin askerin işlerine karışmaması gerektiğini çok ciddi bir şekilde vurguluyor. O zaman ben de soruyorum, bu haberin gazetede ne işi var. Siyasi bir partinin gazetesi olmanız basın etiği açısından size bu hakkı vermez. Diyelim ki parti gazetesi olduğunuz için bu hakkı kendinizde görüyorsunuz, o zaman hani siyaset askere karışmazdı. Evet karışır, çünkü Doğu Perinçek askeriyede Recep Tayyip Erdoğan’dan daha kıdemli ve emirleri o veriyor.
Gelelim askeriyeden gelme hukukçu Faik Işık’ın söylediklerine. Işık şimdiden Yaycı’nın avukatlığını almış durumda, bunu TV’den barolara bildirdi. Sanırım onların işine noter karışmıyor, barodan vekâletle çözüyorlar. Işık, Cihat Yaycı ile görüşmüş ve cumhurbaşkanlığından kendisine telefon gelmiş. Cumhurbaşkanından sonra en yetkili diye söylüyor Işık isim vermeden arayan kişiyi. Büyük olasılıkla ya İbrahim Kalın yada Fuat Oktay olmalı. Tabi ki sadece geçmiş olsun denilmemiş, kendisine görev verileceği de söylenmiş.
İşte burası tam da zurnanın zırttt dediği yer. Cumhurbaşkanı olarak adamın istifasına neden olan kararnameyi imzala, sonra da sarayda görev görüşmesi yap.
Şimdi şu denklemi lütfen siz çözün:
1. Erdoğan Yaycı’yı sarayda göreve çağıracak güce sahipse bu görevden almayı neden önlemedi?
2. Üst düzey atamalar cumhurbaşkanına bağlıysa Erdoğan milli savunma bakanı Hulusi Akar’a söz geçiremiyor mu?
3. Erdoğan Hulusi Akar’a söz geçiremiyorsa neden görevden alıp yerine başkasını atamıyor?
4. Bu kumpas genelkurmay başkanı tarafından kurulduysa Erdoğan neden onu görevden almıyor?
5. Cihat Yaycı saraya savaş başsavaşmanı pardon danışmanı olarak atanırsa Doğu Perinçek ne diyecek?
6. Görevden alınan Yaycı’yı saraya atarsa Erdoğan yenildiğini ve askere, yani devlete söz geçiremediğini kabul etmiş olacak mı?
Bu soruları Z’ye kadar uzatabilirim ama gerek yok. Haftalar önce "Erdoğan devleti değil, devlet Erdoğan’ı yönetiyor" diye yazmıştım, haklı çıktım. İlk ne zaman yazmıştım biliyor musunuz, Ergenekon beraat ettiğinde "Ergenekon beraat etti, artık devleti yönetecek" diye yazmıştım ve hâlâ haklıyım. Sizler de hâlâ Erdoğan’ı lider sanın, ne diyeyim işte …………………… tayyare…