Cinsel istismar şüphelisi üvey baba serbest, savcılık 5 aydır dava açamadı!

Savcılık, hakkında cinsel istismar ve kasten yaralama iddiaları olan üvey babaya 5 aydır dava açmadı; adli kontrol tedbirine gerek görmedi. Çocuk sığınma evinde, adam ise serbest dolaşıyor.

E.Ç. 15 yaşında. Geçtiğimiz yıla kadar annesi, üvey babası ve annesinin ikinci evliliğinden olan iki küçük erkek kardeşiyle beraber yaşıyordu. Üvey babası uyuşturucu kullanıyor, alkol alıyor, sık sık annesine ve ona şiddet uyguluyor, 14 yaşına bastıktan sonra E.Ç.’yi ısrarla kucağına oturtup istememesine rağmen onu zorla öpmeye çalışıyordu. 

E.Ç’nin annesi A.S.’nin geçtiğimiz yıl verdiği ifadeye göre, 10 ay önce doğum yaptığı sıralarda adam eve alkollü geliyor ve yine E.Ç.’yi kucağına oturtmaya çalışıyor. Çocuk istemediğini belli ediyor. Annesi de adama "Lütfen yapma, kızım büyüdü, ergenliğe girdi, hoş olmuyor" diyor. Adam "Annen kafayı yedi, bizim mutluluğumuzu kıskanıyor" diyerek çocuğu yine dudağından öpmeye çalışınca E.Ç. onu kendisinden uzaklaştırıyor. Adam ertesi akşam A.S.’yi alkollü bir şekilde arayıp kızının uyuyup uyumadığını soruyor; uyuduğunu öğrenince "Sen onu kaldır, o benim mabedim, onu çok seviyorum" diyor. Kızını dışarı çıkarmak isteyen şüpheliye A.S. engel olmaya çalışıyor ancak seslere uyanan çocuk "Baba ben çok korkuyorum, alkollüsün" diyerek onu eve çağırıyor. Adam içeriye girdikten sonra gene E.’yi kucağına oturtmaya çalışıyor ve annesine dönüp "Annesi, kızın çok güzel oldu, değil mi?" diyor. 

‘BU İKİ MERMİ İLE SENİ VE ANNENİ ÖLDÜRECEĞİM’

İki ay sonra çocuk bir akşam hastalanıyor, ateşi çıkıyor. Sabah kalktığında geceliğinin çıkarıldığını, üzerinde sadece iç çamaşırlarının olduğunu görüyor ve geceliğini evin içinde bulamıyor. Hem E. hem de annesi, üvey babadan şüpheleniyorlar. Anne sonraki günlerde de kızını eşinden korumaya çalışıyor. Adam bir gün eve alkollü gelip kapıyı tekmeliyor, karısının kafasını duvara vurmaya başlıyor ve ona "Sen de or*spusun, kızın da or*spu, siz göreceksiniz" diyerek hakaret ediyor. Daha sonra çocuğu uyandırıyor; eline bıçak alarak onu ve annesini mutfağa götürüp bıçağı sallıyor, onlara saplamaya çalışıyor ama geri çekildikleri için başaramıyor. O günden sonra da sonu gelmeyen ölüm tehditleri başlıyor. Çocuk daha sonra verdiği ifadede, üvey babasının şiddet ve tacizlerine maruz kaldığını belirterek, "Her gün ölüm korkusu ile yaşıyoruz. Üvey babam anneme ve bana ‘Ölümünüz benim elimden olacak. Cezaevine girersem sizi öldürürüm’ diyor. Bir keresinde eve mermi getirdi ve bana mermileri saydırıp ‘Bu iki tanesi ile seni ve anneni öldüreceğim’ dedi" diyor.

SAVCILIK İFADESİNİ ALIP SERBEST BIRAKTI

Çocuk aslında epeydir üvey babasından şikâyetçi olmak istese de, adamın ona ve annesine zarar vermesinden korktuğu için buna yanaşmıyor, ancak teyzesinin yanına gidip kendini biraz daha güvende hissedince şikâyetçi olmak istiyor. 

E.Ç. ve annesi şikâyetçi olduktan sonra, başka bir ilde sığınma evine yerleştiriliyorlar. Diğer çocukları da annenin yanına veriliyor. Dosyanın avukatlığını Av. Çağrı Ayhan Şenel üstleniyor. Şikâyette bulunulmasının üzerinden 5 aydan fazla süre geçmesine rağmen, ne acı ki, hâlâ dava açılmadı. Savcılık adamın ifadesini alıp onu serbest bıraktı. Hakkında ‘çocuğun cinsel istismarı, kasten yaralama, tehdit ve kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak’ iddiaları olan adam hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına dahi gerek görülmedi. 

Avukat Şenel’in şüphelinin tutuklamaya sevk edilmesi talebi 13 Ocak’ta reddedildi. Savcılık, ayrıca kızın güvenliği için kimlik bilgilerinin değiştirilmesi talebine de olumsuz yanıt verdi. 

TÜM TALEP VE İTİRAZLAR GEREKÇESİZ REDDEDİLDİ

Dosya şu anda ortada bırakılmış durumda. Bu adam şimdi elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşıyor ve hem çocuk hem de annesi için tehdit oluşturuyor. Yargı mekanizmasının bu kadar ağır işlemesinin ya da hiç işlememesinin ciddi mağduriyetlere ve mağdurlar için hayati tehlikeye yol açtığını vurgulayan Şenel ise şunları söylüyor: 

"Yargının bir çocuğun hayatı ile ilgili böylesine hassas bir soruşturmada dahi bu kadar sessiz ve edilgen kalması, şüphelinin yeni mağduriyetler yaratmasına olanak tanımaktadır. Burada asıl üzerinde durmamız gereken, devletin insan hayatını hiçe sayarak görevini yerine getirmemesi. Ben devlete güvenmeyeceksem, o zaman devlet niye var? Daha hayatının başında bir çocuk şu anda çaresizlik içinde ve bu devlet eliyle gerçekleştiriliyor. Biz delillerin toplanması ve daha sağlıklı bir soruşturma yürütülerek soruşturmanın bir an evvel sonuçlandırılması için bazı taleplerde bulunduk. Hemen hepsi savcı tarafından reddedildiği gibi, itirazlarımız da gerekçesiz şekilde reddedildi. Pandemi nedeniyle yargıda duruşmalar da ertelendi. Ama bir çocuğun hayatından ve geleceğinden daha önemli bir konu yok, dolayısıyla savcılığın da bunu acil iş olarak niteleyip soruşturmayı neticelendirme zorunluluğu var. Müvekkilimin hayatına kast edilirse bunun bedelini kim ödeyecek?"
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Melis Alphan Arşivi