Çocuğu istismar eden hademeye mahkemeden beraat

Ankara’da bir okulda 10 yaşında bir çocuğu istismar ettiği iddia edilen yardımcı hizmetlinin yargılandığı davada beraat kararı verildi. Oysa suç kamera görüntüleriyle sabit.

2018’in mart ayında Ankara’daki bir ilkokulun müdürü, okulda 3’üncü sınıfta okuyan kız öğrencinin şikâyeti üzerine, okuldaki yardımcı hizmetlinin çocuğa ‘uygunsuz dokunuşlarda’ bulunduğunu gösteren kamera kayıtlarıyla birlikte polise ihbarda bulundu. Hizmetli, başka bir çocuğu da kucağına almış, çocuğun ailesi rahatsızlıklarını müdüre iletmişti.

Annesi de bu okulda hizmetli olan çocuk, Çocuk İzleme Merkezi’nde verdiği ifadede, annesinin arkadaşı olan bu hizmetlinin omuzlarına dokunduğunu, bacağına eliyle vurduğunu, bunu önceden de defalarca yaptığını, yanağından birçok kez öptüğünü söyledi.

Çocuğun annesi ise hizmetlinin kendisiyle aynı okulda hademe olarak çalıştığını, daha önce çocuklara bu tarz bir yaklaşımını görmediğini ve kötü niyetli olduğunu düşünmediğini söyleyerek uzaklaştırma talebinde bulunmadı.

Olay yerini ve anını gösteren kamera kayıtları incelendikten sonra dosyaya şu not düşüldü:

"Şüphelinin çocuğun yüzünü ellediği, dizlerinden tuttuğu, çocuğa sarılmaya çalıştığı ancak çocuğun şahsı iteklemeye çalıştığı, iki eli ile boynundan tuttuğu, şüphelinin iki elini çocuğun boynundan omuzlarına, bacaklarına ve dizlerine indirdiği, elleri ile mağdurun yüzüne dokunduğu, ardından mağdur çocuğun yanına geçerek sağ elini çocuğun omzuna attığı, akabinde de olay mahallinden ayrıldığı tespit edildi."

Görme engelli olduğu için çocuklara sevgisini bu şekilde gösterdiğini söyleyen sanık, "Çocuğun annesi ile dört yıldır birlikte çalışıyorum. Çocuk bizim elimizde büyüdü. Ona tamamen çocuk sevgisiyle yaklaştım. Art niyet taşımadan saçını okşadım, yanaklarından makas aldım ama bacaklarına dokunduğumu hatırlamıyorum" diyerek suçlamayı kabul etmedi.

Mahkeme, suç şikâyete bağlıymış gibi davrandı

Savcı, cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kaldığını belirterek, sarkıntılık suretiyle çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kamu davası açılmasını istedi. Bu suçtan hüküm giyenlere 3 ila 8 yıl hapis cezası veriliyor. Sanık ile çocuk ‘konumları gereği okulda bulunması zorunlu şahıslar’ oldukları için, TCK 103/3-b hükmünün şartlarının oluştuğu, yani sanığın ‘insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğu olan ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle’ bu suçu işlediği ifade edildi.

Çocuk ve annesi şikâyetçi olmadıklarını söyleseler de kamu davası açıldı.

Sanığın avukatı, savunmasını ‘sarkıntılık suçunun takibinin şikâyete bağlı olması’ üzerine kurdu. Davanın sonunda sanık beraat ederken, gerekçeli kararda da "Mağdurun sanıktan şikâyetçi olmadığı anlaşılmakta" denildi. Gerekçede, suç şikâyete bağlıymış gibi bir hava yaratıldı. Oysa çocuk 15 yaşından küçük olduğu için suçun takibi şikâyete bağlı değildi.

Bir kere daha en baştan, suçun nitelemesinde hata yapılmıştı. Sanık çocuğu öptüğüne, bunu da taraflar kabul ettiğine göre, sanık sarkıntılıktan değil, cinsel istismardan yargılanmalıydı.

Ayrıca elde delilin hası, yani kamera görüntüsü var. Yapılan eylemler belli. Ortada temas var, dokunma var. Ama buna rağmen, mahkeme bir suçun oluşmadığı yönünde karar verdi. Yani gerçeği bir yana itip çocuğun sonradan değiştirdiği beyanına itibar etti.

İşte yargı istismara böyle tolerans gösteriyor ve cezasızlık kültürü böyle besleniyor. Ve bu adamın hiç ceza almadan işinin başına dönmesi çalıştığı okuldaki çocuklar için büyük risk yaratıyor. Mahkeme beraat kararıyla okul müdürünün de elini kolunu bağlamış oldu. Müdür idari soruşturma açacak olsa adam "Ben beraat ettim, sen bu soruşturmayı neye dayanarak açıyorsun?" diyecek.

Sonuçta, çoğu davanın sonunda olduğu gibi, çocuğun cinsel istismarıyla ilgili önleyici ve koruyucu tedbirler yine alınmadı. Suç kamera kayıtlarıyla sabit olmasına rağmen, bu adam elini kolunu sallayarak çocukların arasında çalışmaya devam edecek.

Annenin neden şikâyetçi olmadığına gelirsek...

Türkiye’deki benzer vakalardan hareketle birkaç tahminde bulunabiliriz.

Kadının sosyal direnme gücü olmayabilir; kendisine para verilmiş olabilir; tehdit edilmiş olabilir; konduramamış olabilir. "Kızımın namusu" da demiş olabilir; zira adam ceza alıp da bu olay duyulsa kızının zan altında kalacağını, ‘istismara uğrayan çocuk’ diye damgalanacağını düşündü belki de.

Birçok dosyada deliller toplanmadığı ve elde sadece beyan olduğu için suçlulara beraat kararı çıkıyor. Ama bu dosyada adamın çocuğa dokunduğu görüntülerin, yani suçun kamera kayıtlarıyla sabit olmasına rağmen sanığa ceza verilmemesi, ülkemizde cezasızlığın geldiği boyutu ve çocuk istismarıyla mücadelede ne kadar zorluk yaşandığını bize tüm açıklığıyla gösteriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Melis Alphan Arşivi