Çocukların gözünden kente bakmak

'Kenti 3 yaşında sağlıklı bir çocuğun boyu olan 95 cm’den görebilseydim neyi değiştirirdim?' Bu soru Kadir Has Üniversitesi’nde ‘Kent ve Çocuk Çalışmaları’ modülünün başlamasına vesile oldu.

Kentlerin engelliler için ne gibi zorluklar barındırdığı malumumuz.

Bu zorluklar engellilerle de sınırlı değil; yaşlılar, çocuklu aileler ve çocuklar için de kentler engellerle dolu.

Çocukların hayatlarının ilk yıllarındaki tecrübelerinin etkilerini yaşam boyu devam ediyor. Haliyle, kentlerin de küçük çocuklara hayatta iyi bir başlangıç yapma fırsatı sunması gerekiyor.

Bernard Van Leer Vakfı’nın girişimi Kent95 kapsamında, dünyanın pek çok ülkesinde kent yöneticileri, şehir planlamacılar, mimarlar ve girişimciler kendilerine şu soruyu soruyor: "Eğer bir kenti 3 yaşında sağlıklı bir çocuğun boyu olan 95 cm’den görebilseydim neyi değiştirirdim?"

Sosyal ve ekonomik anlamda dezavantajlı 0-3 yaş arası çocukların gelişimini desteklemek üzere yürütülen Kent95, kentlerdeki mahallelerin kadınlar, bebekler ve küçük çocuklar için iyi işlediğinde ekonomik kalkınma ve güçlü toplumların olacağı düşüncesi temelinde geliştirilmiş 30 milyon Euro’luk bütçeye sahip bir girişim. Hedefi, çocukların yaşamlarının büyük önem taşıyan ilk 5 yılını şekillendiren ortam ve fırsatlarda kalıcı değişiklikler yaratmak.

Bu girişimin Türkiye uyarlaması olan İstanbul95, İstanbul’un 0-3 yaş çocuk uyumlu bir kent haline gelmesine öncülük ederek, sağlıklı toplumun omurgasını oluşturan en küçük bireyin gelişimine doğrudan katkı sağlıyor. İstanbul’daki ilçe belediyelerinin 0-3 yaş arası çocuklar ve ebeveynlerine yönelik sunduğu hizmetleri ve altyapıları geliştirmeleri için teknik destek de sunuluyor.

Bu yıl Beyoğlu, Sarıyer ve Sultanbeyli Belediyeleri’nin yer aldığı programa Boğaziçi Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi ve Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) destek verdi.

TÜRKİYE’DE BİR İLK

Bunların üstüne, şimdi Kadir Has Üniversitesi, Türkiye’de bir ilke imza atıyor ve Tasarım Yüksek Lisans Programı öğrencileri için -ana fikri İstanbul95 kapsamında şekillenen- disiplinler arası ‘Kent ve Çocuk Çalışmaları’ modülünü başlatıyor.

Kent planlaması sırasında hiç kimsenin 0-3 yaş çocuğun ihtiyaçlarını dikkate almadığını belirten Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Arzu Erdem, "Çocuğun ve ona bakım verenlerinin kentsel ortamla kurdukları ilişkinin sadece psikolojik ve sosyal boyutu yok. Tasarım ve kamu yönetimini doğrudan ilgilendiren bir diğer boyutu hep gözden kaçıyor. Genç mimarları, şehir plancılarını tasarım aşamasında işin içine çekmeyi amaçlıyoruz" diyor.

Bu modül sayesinde öğrenciler bir yandan tasarım sırasında karşılaşacakları karmaşık sosyal problemleri çözme becerilerini geliştirecek, diğer yandan farklı sosyal, kamusal, ekolojik, teknolojik ve kültürel bağlamlarda çalışma imkânı bulacaklar.

Bu alanda ihtiyaç büyük ama bugüne dek Türkiye’de buna cevap veren bir eğitim programı yoktu. Önümüzdeki ay başlayacak modülün Kent ve Çocuk Çalışmaları Yüksek Lisans Programı’na dönüşmesi planlanıyor.

KAMU PERSONELİNE BURS VERİLECEK

Bernard Van Leer Vakfı Program Koordinatörü Neslihan Öztürk, STK’lar ve kamu arasında hayata geçen kent, çocuk, tasarım, planlama ve sürdürülebilirlik çalışmalarına akademik bir partnerin de dahil olmasını önemsediklerini söylüyor: "Bu alanda yapılan çalışmalara Türkiye’den model olabilecek iyi bir uygulama çıkarıp akademik literatüre de katkıda bulunabilmeyi hedefliyoruz."

1,5 yıldır İstanbul ilçe belediyeleri ile yürüttükleri İstanbul95 programının bebekler ile bakım verenlerdeki etkilerini ölçebilmeye başladıkları bir dönemde olduklarını söyleyen Öztürk, projelerin yürütülmesinde ve yaygınlaştırılmasında rol alan kamu personeline burs vereceklerini anlatıyor: "Bursiyerler, gelecek dönemde belediyelerde erken çocukluk konusunun, ebeveyn ve 0-3 yaş arası çocukların ihtiyaçları perspektifinden gündemde kalması, bu konudaki bilincin ve farkındalığın artması, stratejik planlama yapılması, faaliyetlere bütçe ayrılması için çalışmalar yürütülmesi konusunda büyük bir ekibin parçası haline gelecekler."

Modülün içeriğini hazırlayan Superpool’un kurucu ortağı Selva Gürdoğan ise daha yaşanabilir kentler için kant ve çocuk konusunun disiplinler arası bir yaklaşımla çalışılması gerektiğinin altını çiziyor: "Çünkü gelişim psikolojisi, kamu sağlığı, kamu yönetimi, tasarım ve mimarlık alanlarının bu konuya katabileceği bilgi ve deneyimler var. Her açıdan bakıp çocukların kent deneyimine dair sorular sormaya başladığımızda birçok ortak araştırma konusu bulmak mümkün."

Umalım da Kadir Has Üniversitesi’ndeki bu program hızla büyüsün, diğer kurumlara da ilham olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi