Ahmet Nesin
Cumhurbaşkanlığı bir saçmalık değil mi?
"Dünyanın ilk cumhurbaşkanı kimdir" diye sordum Google’a, herhangi bir yanıt yok. Belki ilk başbakan vardır diye merak ettim, o da yok. Yanıt otomatikman ya Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanına yada ilk kadın ve ilk Müslüman kadın olarak çıkıyor karşıma. Başka bişeye daha baktım, hiç cumhurbaşkanı yada başbakanı olmayan ülke var mı diye karıştırdım Google’ı ve karşıma dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan İsviçre çıktı.
İsviçre’nin 7 kişilik bir konseyi var ve her sene birisi konseye başkanlık ediyor ve sorun çıkmıyor. Ayrıca 4 dil anadil ve resmi dil olarak geçiyor, onda da kavga yada savaş yok. Avrupa birliğine dahil değil ama Şengen kriterlerine kabul edilmiş durumda, kendi parasını kullanıyor ama Euro ile alışveriş yapabiliyorsunuz. Ordusu yok ama dünyaya silah satıyor.
İsim olarak ilk cumhurbaşkanı yada başkanını bulamadım ama ABD yada Fransa olduğu öne sürülüyor. İkisi de işime yaramıyor, çünkü birisi başkanlık, diğeri de yarı başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler. Benim tartışmak istediğim konu meclisin, yani başbakanın önemli olduğu ülkelerde neden cumhurbaşkanının da olduğu ve ne işe yaradığı.
Doğal olarak benim için yer Türkiye ve cumhuriyet sonrası. Mustafa Kemal neden cumhurbaşkanı oldu da, esasında ülkeyi yönetmesi gereken başbakan olmadı. Bana göre bunun çeşitli nedenleri var ve biçok ülke için de aynı neden geçerli olabilir.
İlk aklıma gelen padişahlığı (Yada krallığa son veriyorsanız yada benzeri bişeye) deviriyorsanız ve yerine geçecekseniz, isim olarak aynı ayarda bişey olması gerekiyor. Yani sistem değiştiriyorum derken esasında Padişah-veziriazam mantığının yerine cumhurbaşkanı-başbakan mantığını getiriyorsunuz. Mantığını diyorum, çünkü halka değiştirdim dediğiniz sistemi esasında değiştirmeden padişah yerine cumhurbaşkanı olup, esas ülkeyi yönetmesi gereken başbakan yerine yönetip, başbakanı da seçiyorsunuz. Mustafa Kemal ve sonrasında İsmet İnönü’nün yaptığı tam da budur. O yüzden bu halka demokrasinin önemi anlatılmıyor, çünkü bu sistemin devam etmesi için cumhuriyetin demokrasi diye kandırılması gerekiyor. Mustafa Kemal döneminde çok partiye geçilmemesinin nedeni de bu olabilir mi acaba? Çok partili sistemi kursaydı ve halk cumhurbaşkanı olarak Mustafa Kemal’i seçip ama seçimi başka parti kazansaydı (İçinizden olanaksız deseniz de bence hilafetten zorla çıkmış bir toplum için hiç de zor değil) ülke yönetimi doğal olarak başka partinin başbakanına ait olacaktı ve bu Mustafa Kemal için çok anlaşılmaz ve zor bir gerçekti.
Benim esas kafama takılan konu çok partili dönemde cumhurbaşkanlığı ve ne işe yaradığı. Celal Bayar döneminden başlayarak bana anımsadığınız çok önemli bir cumhurbaşkanlığı olayı anımsatabilen olursa sevineceğim, çünkü benim aklıma bişey gelmiyor.
Sanırım Recep Tayyip Erdoğan sorunu da buraya sıkışmış durumda esasında. Bunca yıl başbakanlık yaptıktan sonra başkanlık sistemine geçmesinin tek nedeni de bu. Bilhassa 7 Haziran seçimlerinden sonra gördüğü manzara Erdoğan’ı bu yola itti, çünkü partinin yavaş yavaş elinden kaydığını gördü ve 1-2 dönem daha iktidarda kalabilmenin tek yolu buydu.
Oysa belediye başkanlığı dönemindeki konuşmalara baktığınızda Erdoğan başkanlığa karşı. İktidarın elden gideceğini görene kadar karşı ve oylar gittikçe tek parti dönemine bir özlem başlıyor.
Erdoğan hiçbirimizin bilmediği bişeyi net bir şekilde biliyor, 7 Haziran seçimleri hariç, kazandı zannettiğimiz seçimleri % kaç hileyle ve nasıl kazandığını en ince ayrıntısına kadar biliyor ve bu hilenin de bir sınırı olduğunun farkında.
Evet, Erdoğan cumhurbaşkanlığını istiyordu ama ülkeyi yönetemedikten sonra cumhurbaşkanlığının esasında bir saçmalık olduğunun farkındaydı ve o yüzden sistemi değiştirdi. Yerine Abdullah Gül gibi birisini getiremez miydi, hayır, çünkü Gül 6 ay daha kalsaydı sorunlar ve tartışmalar çok büyüyecekti. O yüzden AKP’den bir başkasına güvenemedi, ki buna Binali Yıldırım dahil. İkinci önemli konu, başbakanlık ülke yönetse de cumhurbaşkanlığı herşeyin başı olarak gözüküyor kağıtta ve bu Erdoğan’ın asla dayanamayacağı bişey. Erdoğan asla ikinci adam olamaz, Fethullah Gülen ile kavganın başlangıcı ve Gülen’in beraat sonrası gelmeme nedeni de bu.