Eser Karakaş
Cumhuriyetin nitelikleri, bütçe ve sosyal devlet(!)
Anayasamızın ikinci maddesinde yüzüncü yılını kutlayan(!) Cumhuriyetin dört temel niteliği belirtiliyor: Demokrasi, hukuk devleti, laiklik ve sosyal devlet.
Tamam, en standart tanımıyla Cumhuriyet demek yönetimin babadan oğula, kıza geçmediği yönetim biçimi demek ama bu tanım çok fazla standart bir tanım; yukarıda belirtilen dört temel niteliğe haiz olmayan bir yönetim biçimine cumhuriyet demek artık içimize hiç sinmemeli. Cumhuriyetimize bakıyoruz ve maalesef bu dört temel niteliğin de fazla evet hatta çok fazla aşındırıldığını görüyoruz.
Mayıs 2023 seçim sürecine bir bakın Cumhurbaşkanı adayı, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ve tüm bakanların seçim propaganda süreçlerine devlet olanaklarını kullanarak girmesine YSK izin (!!!) veriyor ve biz de buna demokrasi diyoruz.
Anayasa Mahkemesi kararlarının Anayasanın en düşük IQ sahiplerinin dahi rahatlıkla anlayacağı kadar sarih 153. Maddesine rağmen uygulanmadığı bir ülkede artık hukuk devletinin varlığı tartışmalı olmaktan bile uzaklaşıyor.
Laiklik konusunda zaten kanımca artık tartışmaya bile girmek istemiyorum, fonksiyonel ödenek sınıflandırmasında 2024 senesinde kültür hizmetlerine ayrılan ödenek 35 milyar TL, din hizmetlerine (laik bir devlette????) ayrılan ödenek 63 milyar TL.
Gelelim dördüncü nitelik olan sosyal devlet ilkesine.
Gene 2024 bütçe gerekçesindeki bütçe ödeneklerinin fonksiyonel dağılımına baktığımızda sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerine yaklaşık 2.5 trilyon TL ödenek ayrıldığını görüyoruz.
Ancak, sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetlerinin alt başlıklarında ilginç olarak nitelenebilecek ayrıntılar var.
Alt başlıklar şöyle: Hastalık ve malullük yardım hizmetleri, yaşlılık yardım hizmeti, aile ve çocuk yardım hizmeti, işsizlik yardım hizmeti, sosyal güvenliği bulunmayanlara sağlanan hizmetler ve en son olarak da sınıflandırmaya girmeyen sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetleri.
Buraya kadar işler normal görünüyor ama işin sayısal boyutuna baktığınızda ortaya ilginç bir manzara çıkıyor, toplam 2.5 trilyon TL dolayında olan sosyal güvenlik ve sosyal hizmet hizmetler ödeneğinin yüzde seksen sekizi (%88) son ödenek kalemi olan sınıflandırmaya girmeyen sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetleri.
Toplam ödeneğin yüzde 88’inin sınıflandırmaya girmeyen ödenek olması ne demek?
İlk akla gelen ve muhtemelen bu sınıflandırmaya girmeyen yüzde seksen sekizlik bölüm merkezi bütçeden sosyal güvenlik için gerçekleştirilen transfer harcamaları ama başka bütçe kaynaklarından merkezi bütçeden sosyal güvenlik için yapılan transfer harcamasının yine yaklaşık 1.5 trilyon TL olduğunu görüyoruz.
Peki aradaki 700 milyar TL (2.2-1.5=07 trilyon TL) nerede, bunu göremiyoruz. 700 milyar TL ödenek büyük bir ödenek, 2024 bütçesinden sağlık hizmetleri için tahsis edilen ödeneğe çok yakın.
Bir spekülasyon yapmak istemiyorum ama insanın aklına bu büyük paranın, 700 milyar TL, büyük ekonomik krize rağmen belki de Erdoğan’ın Mayıs 2023’de yüzde 52 oy alabilmesinin anahtarı olduğu da gelmiyor değil.
Bu göremediğimiz ödenek ile (700 milyar TL) 2.2 trilyon TY’ye ulaşan vergi harcamaları rezaletini birleştirdiğinizde karşımıza her türlü popülist harcamaya müsait büyük bir meblağ çıkıyor.
Bu manzara bize kanımca iki şey gösteriyor:
1-Cumhuriyetin dört temel niteliğinin de, sosyal devlet dahil, altının çok fazla kazınmış, oyulmuş durumda olduğu.
2-Bütçe iyi okunduğunda AKP’nin meşruiyeti çok sorunlu yollarla kendi siyasetini finanse ettiği ve seçimleri satın almaya çalıştığı.
Bakalım daha neler göreceğiz?
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.