Asena Özkan
‘Dar paça Apo’ temize çıktı!
Sonunda yazacağımı başında yazayım; ‘Hak eden kazandı’ ve ‘Dar paça Apo temize çıkı!’ Beşiktaş ile Galatasaray arasındaki derbi ‘tokadımın tersi’ deyişi ile örtüştü! Kurallar ne diyor bilmiyorum ancak maç başlamadan önce ‘Dar paço Apo’ Abdullah Avcı ile ‘İmparator’ Fatih Terim’in içten olmasa da sportmenlik-centilmenlik adına el sıkışması gerekmez miydi? TFF Disiplin Kurulu sadece ‘küfür eden’ futbolculara ve açıklama yapa yöneticilere mi ceza verir? Sonuç olarak onlar takımların başındaki gelip geçici elemanlar, futbol ile Beşiktaş ve Galatasaray ise kalıcı olanlar! Aralarında geçmişten gelen ‘husumeti’ milyonların izlediği maça yansıtmaları tartışmasız büyük hata oldu. İspanya’nın Valencia bölgesindeki amatör küme maçlarında deneme amaçlı yeni bir uygulama başlıyor. Hakemler, sarı ve kırmızı kart dışında bir de ‘Yeşil Kart’ gösterecekler, bundan böyle gerek duydukları anlarda. Yeşil kart, örnek davranış sergileyen oyunculara gösterilecek, spormenliği ve centilmenliği özendirmek amacıyla. Dün geceki tutumları nedeniyle biz de Abdullah Avcı ile Fatih Terim’e ‘morcivert’ kart gösterelim!
Sezon başından bu yana Beşiktaş’ın başarısız, istemsiz, sıradan futbolunu yazmaktan usanmış bizler de şaşırdık, özellikle ilk 20 dakikadaki baskılı oyuna. Sanki kadrosuna milyonlarca Euro ödeyerek yeni futbolcular katan Galatasaray değil Beşiktaş… Siyah-beyazlı ekip öylesine baskın ve istekli oynadıki karşılaşmanın başında tam ‘tokadımın tersi’ deyişiyle örtüştü. Yerden yere vurulan Abdullah Avcı bir anda ‘işini bilen’ teknik adam, ‘motivasyon üstadı’ Fatih Terim de ‘becerisi sınırlı’ hoca oluverdi. İlginç olanı, Beşiktaş’taki duraksama çok kısa sürdü ve Beşiktaş oyunun kontrolünü hiç yitirmedi. Bu arada da sayısız pozisyonu heba etti. Caner Erkin sonuca götüren başarılı futbolunu ‘kapanmayan çenesi’ ile gölgeliyiverdi. Sanıyorum tüm Beşiktaşlıların içindeki ses ‘Caner ne olur bi sus’ diyordu! Hakem Mete Kalkavan, gösterdiği sarı kartla Caner Erkin’in çenesini az da olsa kapatmayı başardı…
Umut Nayır’ın golü Beşiktaş’a çok gereken yengiyi getirdi ama özenle altını çizelim en az 4 tane mutlak pozisyonu da Beşiktaş’ın ileri uç elemanları ‘hovardaca’ harcayıverdi.
‘Hak eden kazandı’ öngörüsüne Galatasaraylıların da itiraz edeceğini sanmıyorum zira sarı-kırımızılı ekip Loris Karius’un koruduğu kaleyi zorlamayı becerememek bir yana, bunun girişiminde bile bulunmayı başaramadı dün gece…
Şimdi Abdullah Avcı’yı taktik ve teknik beceri noksanlığı ile suçlayanların özeleştiri yapması zorunluluk. Abdullah Avcı bir yengiyle işini bilen, becerili teknik adam mı oldu? Elbette ki hayır sadece futbolda sabretmeyi öğrenmek gerekli. Fikret Orman ve ‘kirli sakalllı’ işbirlikçileri giderayak öylesine anlamsız transferler yaptılar ki Beşiktaş’ın, doğal olarak teknik kadronun bocalaması kadar doğalı olamaz. Beşiktaş dün gece Galatasaray’ı farklı yenemediyse bunun nedeni transfer yapmış olmak için kadroya katılan futbolculardır. Onların adını dahi öğrenmeye çabalamadığımı itiraf etmeliyim, ilk fırsatta gönderilecekleri için. Benim için hepsinin ortak adı, Fikret Orman’ın adamları!..
Fikret Orman ve işbirlikçilerinden kurtulan Beşiktaş’ın futbolundaki durgunluğu da aşacağından kuşku duymamalı. Galatasaray’da ise durum çok daha vahim. Mekteb-i Sultani tedrisatından geçenler hem başkan Mustafa Cengiz’i, hem Türkçe özürlü yardımcısını, hem de Fatih Terim’i istemiyorlar…
Bu arada ilerleyen yaşına ve Oğuzhan Özyakup’un 2.5 milyon Euro aldığı Beşiktaş’ta 900 bin Euro’ya oynayan Atiba Hutchinson’ın profesyonelliğinden hiç ama hiç ödün vermemesini ise sizi bilmem ama ben ayakta alkışlıyorum…