Eser Karakaş
Devlet, Sedat Peker videoları, müsilaj
Devletin içine düştüğü, düşürüldüğü çok acıklı durumu zaten izliyorduk.
Sedat Peker’in videoları bu durumu daha da netleştiriyor ama sadece netleştiriyor, yeni bir bilgi vermiyor doğrusu.
Devletin içinden birinin teyidi.
Ama, yine de, Türkiye Sedat Peker’e teşekkür borçlu olacak, görmek istemeyenlerin bile gözüne sokuyor, o malum çevrelerde ihanetin bir bedeli var.
Marmara denizindeki müsilaj felaketi tam da bu korkunç resmin üzerine geldi.
Sinema kültürüm yetersiz olabilir, sürrealizm mi dersiniz, sembolizm mi dersiniz, vizyona 2021 Haziran’ında girecek bir Türkiye filmi çekilse, bence Türkiye’nin bugünkü korkunç durumunu müsilaj istilası kadar iyi sembolize edebilecek başka bir konu yok.
Müsilaj Ege ve Karadeniz’e de yayılmaya başlamış, tam bir milli felaket durumu.
Ama, milli felaket konusunu görmek, anlamak için keşke müsilaja gerek olmasa idi.
Aşağıda size sadece son bir, iki günde basına yansıyan ve yine sadece Sedat Peker çıkışlı olmayan rezaletlerden, toplumsal müsijlardan örnekler:
1-Milli Eğitim Bakanlığının verilerine göre yani resmi devlet verilerine göre Türkiye’de 730 bin çocuk çok farklı sektörlerde çalıştırılıyor; bu çocukların geleceği ne olacak, keşke bu konu temel gündem maddesi olsa Türkiye’de.
2-Patara’dan iki bin küsur kamyon kum çalınmış; devlet yetkilileri de bu kumun Patara antik kentinden çalınmadığını, sahilden çalındığını söyleyerek müsilaj şampiyonluğu yapıyorlar, bravo doğrusu, böyle bir demeç kimsenin aklına gelmez idi doğrusu.
3-İlk dört ayda (Ocak-Nisan 2021) Örtülü Ödenekten (Gizli Hizmet Harcamaları) 780 milyon TL harcanmış; tamam, bu paranın normal bir ülkede nereye harcandığı sorulmaz ama burası pek normal bir yer değil, bu kadar paranın (dört ayda yaklaşık yüz milyon dolar) nereye harcandığı önemli bir ayrıntı.
4-MASAK bir buçuk ay zarfında SBK (Baran Korkmaz) hakkında iki çok farklı (!!!) rapor hazırlamış.
5-SADAT diye bir şirket var, başında Saray’ın eski baş danışmanı var, bir toplantıda bir İslam devleti kuracağını, Başkentinin İstanbul, resmi dilinin Arapça olacağını ifade ediyor, şayet bir fotomontaj yok ise , ekranlarda izledim, bu toplantının çok sayıda sponsoru arasında THY de var. Bu SADAT şirketi hakkında çok korkunç iddialar var ama şirket ne denetleniyor, ne soruşturuluyor. Müsilaj Saray’a kadar uzanmış demek.
6- Aydın Doğan medya grubu sermayesinin kökeninde Rum vatandaşlarımızın kanının olduğu dedikodusu olan bir grup Ziraat Bankası kredisiyle (750 milyon dolar) alınıyor ama kredinin geri ödemesi sözleşmeye rağmen başlamamış, krediyi alan şirket bu kredi karşılığında Ziraat Bankasına nasıl bir teminat sunmuş, belli değil.
Soygun olur da bu kadarı da olur mu, gerçekten şaşırtıcı.
7-Soma-Bergama arası otoyol bölümü yine davet usulü ile ve yine doğal olarak (!!!) İhale Kanununun 21-b maddesine göre ve 185 milyon TL’ye ihale edilmiş bir yandaş şirkete.
Birisi bize lütfen bu yol inşaatının 21-b maddesindeki gerekçelerle ne alakası var, neden bu ihale davet usulü ile açılmış, açıklasın da biz de öğrenelim.
8-AKP Ankara il yönetim kurulu üyesi birinin şirketi çok yakın zamanda toplam 220 milyon TL’lik 9 ihale kazanmış; Valla gözümüz yok, hayırlı olsun, eminim tüm bu ihaleler çok rekabetçi bir biçimde, açık ihale usulü ile yapılmıştırlar.
9-Tam bu yazının bu noktasında bir arkadaşımdan bir WhatsApp mesajı aldım, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir TV programında Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle milletvekili Ahmet Şık hakkında RESEN soruşturma açmış.
Nihayet iyi bir haber.
Üstelik soruşturma büyük harflerle yazdım, RESEN açılmış.
Demek savcılar RESEN soruşturma açabiliyorlarmış.
Haber sevindirici çünkü bir kayıp ilanı vardı son aylarda, "KAYIP ARANIYOR: CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI KURUMU; SON OLARAK SARAY CİVARINDA GÖRÜLMÜŞ" diye.
Madem başsavcılık kurumu bulunmuş, muhtemelen, hatta mutlaka artık Sedat Peker iddiaları hakkında da RESEN devreye girecektir, mesela Ziraat Bankası-Demirören medyası ilişkisi, SBK’ya kim, nasıl "yurt dışına çık hemen" demiş, Kutlu Adalı cinayeti konuları vs.
Yazımı bu "KAYIP BULUNDU" iyi haberi ile noktalamaktan mutluyum ama keşke bir takdimi tehir de yapıp, işe Ahmet Şık ile başlamasa idi uzun zamandır sırra kadem basmış olan Cumhuriyet Savcılığı Kurumu.
Türkiye’nin gırtlağına kadar pisliğe bulaştığı bir ortamda RESEN soruşturma önceliği ilginç gelmedi değil ama mutlaka bir bildikleri vardır.
Ha, bir de umarım "kim kapatmış, nereye kapatmış bir süre savcılık kurumunu?" bu sorunun da yanıtını alırız herhalde.
Yoksa savcılık kurumu da müsilaja mı kapılmış idi?