Devletin borcu 2 trilyonu devirdi

2 trilyonu geçen kamu borç stoku rakamı, milli hasıla, bütçe gelirleri, vergiler gibi genel büyüklükler düşünüldüğünde, oldukça yüksek bir rakam.

Lafın gelişi "borç bini aştı" diyeceğim de… Karşılamıyor. Trilyonu aştı dense… O da olmuyor. Çünkü bizde kamunun Avrupa Birliği tanımlı (iç + dış) toplam borç stoku 2 trilyon lirayı geçti. Buna "borcun milenyumu" mu demek lazım, bilmiyorum. Peki nasıl oldu bu derseniz, şöyle: Kamu borç stoku 2020 yılında hem döviz cinsi borçlarda kur etkisi hem de yeni borçlanmalarla önceki yıllarda görülmemiş bir oranda (yüzde 43.1) yükselerek 608 milyar lira gibi olağanüstü bir artış gösterdi. Yani 2020’de, 2017, 2018 ve 2019 yıllarının toplamına yakın (bu üç yıldaki toplam artış 675 milyardır) artış oldu. Böylece 2020 yılı 3. Çeyrek itibariyle kamunun Avrupa Birliği tanımlı borç stoku 2 trilyon 18 milyar liraya çıktı.

2020 yılının tamamı için kamu brüt borç stoku rakamı henüz açıklanmadı. Eğer 2020’nin birinci, ikinci ve üçüncü çeyreklerindeki artış trendi dikkate alınırsa (Stok, 1. Çeyrekte 145 milyar, 2. Çeyrekte 213 milyar, 3. Çeyrekte 251 milyar lira artmıştı.) 4. Çeyrek borçlanmalarıyla birlikte toplamda 2.1 trilyonu geçmiş olması muhtemel.

Borç stokunun yıllık artışı; 2017’de 100 milyar eşiğini, 2018 – 2019’da 200 eşiğini geçmişti. 2020’de 300, 400, 500 milyar eşiklerini görmeden 600 milyarı geçti. Tablo da ağırlaştı. Şimdi, 2021’de bu stokun 547 milyarı ödenecek. Bütçe açığı (2021 bütçesinde 245 milyar açık öngörüldüğünü hatırlayalım) dolayısıyla bundan daha fazlası, daha yüksek faizden borçlanılacak.

Sıkıntı birdi, iki oldu

Sıkıntı birdi, derken, kastım dış borçlar… 2020’de Türkiye’de ekonominin ana gündemi dış borçlar ve döviz kurundaki yükselişti. 2020’de yeni bir sorun alanı daha oluştu ve 2021’de hem dış borçlar hem de iç borç ağırlıklı kamu borç stokunun durumu gündem olacak. Bu yüksek borcun sadece çevrilmesi dahi yüksek faiz ortamı nedeniyle stoku artıracak.

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın açıkladığı Hazine Finansman Programı’na göre 2021’de 618,6 milyar TL borçlanma olacak.  Bu rakam 2020 programına göre yüzde 71'lik artış öngörüldüğünü gösteriyor. Hazine, 2021 yılında, 385 milyar TL anapara ve 162,2 milyar TL faiz olmak üzere toplam 547,2 milyar TL tutarında borç servisi gerçekleştirecek. Bunun 449 milyar TL’si iç borç; 98,2 milyar TL’sinin ise dış borç servisi olacak. Fakat program öngörüleri tutsa dahi, ödemeden daha fazla borçlanma öngördüğü için haliyle borç stoku da artacak.

2 trilyonu geçen kamu borç stoku rakamı, milli hasıla, bütçe gelirleri, vergiler gibi genel büyüklükler düşünüldüğünde, oldukça yüksek bir rakam. Devletin borç stokunun milli gelire oranı 2018’de yüzde 30.2’ydi. 2019’da yüzde 32.6’ydı. 2020 yılı 3. Çeyrek itibariyle yüzde 42.6 düzeyine çıktı. Bakanlıktan ayrılmadan önce Bakan Albayrak’ın açıkladığı programın 2020 yılı milli hasıla beklentisi (4.8 milyar lira / 702 milyar dolar) dikkate alındığında borç stokunun milli hasılaya oranının yıl itibariyle de yüzde 40’ın üzerinde kalacağı görülüyor.

Dış borçlar 3. Çeyrek itibariyle 435 milyar dolar. Özel sektör ödemeleriyle bu rakam bir miktar düştü. Ancak işini garibi, özel sektörün borcu düşerken kamunun dış borcu artıyor. 2019 başında kamunun dış borcu 147 milyar dolardı. 2020 3. Çeyrek itibariyle 166.5 milyar dolar. (2020 sonu itibariyle 180 milyar dolar civarında bekleniyor) Özel sektörün dış borcu ise 295.4 milyar dolardan 247.7 milyar dolara geriledi.

Faiz, verginin % 20’den fazlasını yutacak

2020’de kredi paketleri ithalatı ve iç tüketimi patlattı. Araba, ev vs. alımlarından devlet bazı hesaplamalara göre 200 milyara yakın ilave vergi topladı. Vergi gelirleri 833 milyar lirayı buldu. Buna rağmen faiz ödemeleri (134 milyar lira) yine de vergi gelirlerinin yüzde 16’sını yuttu. Eğer kredi pompalamasının tahrik ettiği tüketimden gelen ekstra vergi gelirleri olmasaydı, faiz ödemeleri verginin yüzde 20’sinden fazlasını yutmuş olacaktı.

2021 bütçesinde yüzde 30’dan fazla artışla 179.5 milyarlık faiz gideri, yüzde 19 artışla 922.7 milyar liralık vergi geliri öngörüldü. Bu öngörüler gerçekleşse bile faiz harcamalarının vergi gelirlerine oranı yüzde 19.5’i buluyor. Bu iyimser oranın aşılması muhtemel. Çünkü faiz artırımları, sıkılaştırma adımları ekonomiye fren yaptıracağı için, 2021’de büyümenin yüzde 3 – 3.5 civarında gerçekleşebileceği tahmin ediliyor. Bu da vergi gelirlerinde 2021 bütçesinde tahmin edilen yüzde 19’luk artışı zora sokuyor. Şirketlerin paketten aldıkları kredilerin ödemeleri, yanı sıra ertelemeler dolayısıyla dönemsel vergi ödemelerinin üst üste binmesi, şirketler cephesinde sıkıntıyı artıracak ve bu kurumlar vergisinde düşürücü bir rol oynayacak. Hükümete kalan dolaylı vergilere yüklenmek… Vergi gelirlerinde öngörülen artış gerçekleşmezse, faiz harcamaları bütçe harcamalarının yüzde 20’sinden daha yüksek bir oranını yutmuş olacak. Başka bir ifade ile hükümet söyleminde sık sık hücum edilen "faiz lobisi" 2021’de her 100 liralık verginin 20 – 25 lirasını cebe indirecek.

Öngörülerin gerçekleşmesi zor

Sorun sadece borç stokunun nominal olarak 2 trilyon lirayı aşması değil. Faizler arttı. İç borçlanma faizi 2020 Haziran’da yüzde 7 seviyesindeydi. Sonra Merkez Bankası’nın faiz artırımları geldi. Hazine iç borçlanma faizi Aralık 2020’de yüzde 13 seviyesini gördü. Yani faiz oranı neredeyse ikiye katlandı. Hazine’nin son dış borçlanmalarında döviz bazında faizler 5 yıllık vadeli kağıtta yüzde 4.90, 10 yıl vadeli kağıtta yüzde 5.95 seviyesinde oluştu. Yani hem içerde borçlanma faizi iki kat arttı hem de dış borçlanmada Hazine risk primi nedeniyle fahiş faizle borçlanabiliyor. Daha yüksek bir borcu daha yüksek bir faizle çevirmek! Yeni sıkıntı alanı budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi