Devletin gümbür gümbür çöküşü

Bir ülkenin mutluluğu, refahı özgürlük, zenginlik, güvenlik üçlemesinin birlikte yaşama geçmesi ile mümkündür oysa Türkiye’de devlet bizzat bu üç temel sütunun çöküşünün mimarı durumundadır,

Türkiye’de devlet hepimizin, dünyanın gözlerinin önünde gümbür gümbür çöküyor, bunu görmemek için ya kör ya da çöküşten avanta yiyor olmak lazım.

Bir devletin çöküşü üzerinden avanta yenebilir mi, evet yenebilir, ancak küçük bir azınlık yiyebilir, ama yenmez diye bir kaide yok. Kimler New York’da, Londra’da gökdelenler edinebiliyor, kimler oralarda mahalleler, çiftlikler, malikaneler sahibi oluyorlarsa ve bu zenginleşmeyi, burası çok önemli, hiç de zengin düşmanlığı yapmayı sevmem çünkü, adeta sıfır liyakat ve verimlilik tabanında gerçekleştirebiliyorlarsa onlar bu gümbür gümbür çöküşün hem nedeni hem de yararlanıcılarıdırlar.

Öncelikle devlet nedir, ne işe yarar, devlet neleri sağlayabiliyorsa meşrudur, tartışalım.

Devlet ancak kendisine vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişilere özgürlük, zenginlik ve güvenlik sağlayabiliyor ise meşrudur, başka bir ifade ile de gerçek bir devlettir.

Evet, üç temel devlet meşruiyet kaynağı var, bir tür nedensellik sırasıyla da: 1: Özgürlük, 2: Zenginlik, 3- Güvenlik; ben bu üçlemeye, bu üç temel sütuna refah üçlemesi diyorum

Bu üç sütun üzerine oturmayan devlet meşruiyeti tartışmalı bir kurumdur, devlet ismini hakkettiği kuşkuludur, bu teşkilata devlet yerine başka şey denebilir ama burada bu sevimsiz konu ve terminolojiye girmeyelim.

Türkiye devletine (!) bu üç meşruiyet sağlayan kavram ve isterseniz son on sene üzerinden bakalım.

Türkiye devleti vatandaşına özgürlük üretebiliyor mu?

Bir devletin kendisine vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişilere özgürlük üretebilmesi için sağlam bir hukuk devleti olması gerekiyor oysa en son açıklanan küresel WJP’in hukuk devleti endeksinde 142 ülke arasında 117. sıraya düşmesiyle bu alanda bilerek, isteyerek havlu atmış bir görünümdedir.

Evet, bilerek isteyerek diyorum çünkü Anayasanın çok sarih maddelerini Yargıtay gibi bir üst yargı organı, bir ağır ceza mahkemesi görmezden geliyorlar ise o ülke, o devlet artık anayasasız bir ülke, anayasasız bir devlettir, hukuk devleti değildir.

Türkiye devleti vatandaşına zenginlik üretebiliyor mu?

Türkiye 2024 senesini çok muhtemelen 2013 senesinin kişi başına gelir düzeyinin, 12500 ABD doları, altında tamamlayacaktır, böyle bir ülke, böyle bir devlet düşünebiliyor musunuz, aradan on sene geçmiş hala on sene önceki kişi başına gelir düzeyinin altındayız

Devletlerin kendileri zenginlik üretmezler ama vatandaşının zenginlik üretmesinin önünü nitelikli kamu hizmeti yani hukuk, eğitim, sağlık üreterek açarlar, tam da bu nedenden nitelikli kamu hizmeti üretimi çağdaş bir devlet için hayatidir, en başta da hukuk, eğitim ve sağlık kamu hizmetleri gelir, bu üç temel kamu hizmetinin ülkemizdeki düzeyini düşünürseniz, hukuk ve eğitim tamamen çökmüş durumda, sağlık ise tıknefes, böyle bir kamu hizmeti düzeyiyle ülkede zenginlik üretimi mümkün değildir.

Türkiye devleti vatandaşına güvenlik üretebiliyor mu?

Bazı akademisyenlerin bile kullanabildiği özgürlük-güvenlik dengesi kavramı tamamen anlamsız bir kavramdır, bu özgürlük-güvenlik dengesi denen yanlış kavram bir ülkede özgürlük ile güvenlik arasında bir tür tahterevalli ilişkisinin varlığını öngörür, yani bir ülkede özgürlük tavan yaptıkça, güvenliğin azalabileceğini varsayar, tersi de geçerli derler hatalı olarak, güvenlik tavan yaparsa özgürlük düzeyi irtifa kaybeder gibi, oysa bu mantık çok yanlıştır özgürlük ve güvenlik hep aynı istikamette hareket ederler, bir ülke ancak çok özgür olursa güvenli bir ülke olur.

Türkiye’de de özgürlük yani hukuk devleti yerlerde süründüğü için hem vatandaşın hem ülkenin güvenliğinden bahsetmek hiç kolay değildir.

Güvenlik derken çok makro yaklaşımlara da gerek yok, devletin (KYK) işlettiği yurtlarda yaşanan asansör kazaları bile güvenlik düzeyimizin bir karinesidir.

Sonuç yerine:

Bir ülkenin mutluluğu, refahı özgürlük, zenginlik, güvenlik üçlemesinin birlikte yaşama geçmesi ile mümkündür oysa Türkiye’de devlet bizzat bu üç temel sütunun çöküşünün mimarı durumundadır, çağdaş bir yaklaşımla özgürlük (hukuk devleti), zenginlik (daha fazla ekmek için hukuk devleti ön şart) ve dolayısıyla güvenlik üretemeyen devletin meşruiyeti çok sorunludur.


Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi