Pelin Cengiz
Devletin kayyım partisi ve icraatları
15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin hemen ardından ilan edilen OHAL sonrası el konan ve kayyım atanan belediyelerle ilgili yazıyı yazacağım sırada Başbakan Binali Yıldırım'ın konuyla ilgili açıklaması denk geldi.
Yıldırım'ın matematiği bir enterasan. Bugüne kadar görevden uzaklaştırılan 106 belediye başkanı bulunduğunu, bunların 93'ünün HDP'li, dokuzunun AKP'li, üçünün MHP'li ve bir tanesinin de CHP'li olduğunu söyledi. Yıldırım'a göre, bugüne kadar en fazla AKP'li belediye başkanı görevden alınmış. HDP'lilerin durumu ise 'özelmiş', onlar sayılmıyor.
HDP'li belediye başkanlarının yerine vali ve kaymakamlar kayyım olarak atanıyor, CHP'li belediye müfettiş raporlarıyla görevden alınıyor ama iş AKP'li belediyelere gelince nedense AKP'li belediye başkanları emirle istifa ettiriliyor. Yani, her partiye özgü farklı uygulama mevcut.
Aslında itiraf niteliğinde bir açıklama, evet oradakilerin durumu 'özel', hatta Kürt coğrafyasındaki belediyelere yönelik hukuk uygulamaları da yine onlara 'özel' yapılıyor.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından 15 Ağustos 2016'da imzalanan 674 sayılı KHK ile belediyelere kayyım atama yetkisi, aynı zamanda belediyelerin taşınır mallarına el koyma ve çalışanlarını görevden uzaklaştırma yetkisi de valilik ve kaymakamlıklara verildi. Bu KHK'ya dayandırılarak Demokratik Bölgeler Partisi'nden seçilen belediyelere 11 Eylül 2016 itibariyle el konmaya başlandı.
Hafta başında DBP, 15 Temmuz 2016'dan bugüne "bir gasp aracı olarak kayyım uygulamaları" şeklinde tanımladığı belediyelere el koyma sürecini anlattığı raporunu Diyarbakır'da açıkladı. Dinlediğimiz örneklerle mevcut durumu şu ana kadar en net şekilde ortaya koyan da bu rapor oldu.
Aslında kayyım atamaları, eş başkanların, belediye meclis üyelerinin ve il genel meclis üyelerinin gözaltına alınıp tutuklanması Ağustos 2015 tarihine kadar gidiyor. Ancak OHAL sonrasında atamalar ve görevden almalar hızlandı.
O dönemden bugüne 93 belediye eş başkanı tutuklandı, 68'i halen cezaevinde. Dördü hükümlü olmak üzere cezaevinde bulunan belediye kadın eş başkanların sayısı 27. Şu ana kadar 11 eş başkan ceza almış.
2014 yerel seçimlerinde DBP'li belediye meclis üyesi 1275 iken, son bir yılda 500'ü aşkın DBP'li meclis üyesi gözaltına alınmış, halen 81 meclis üyesi cezaevinde.
Devletin kayyım uygulamalarının hemen hepsinde hak hukuk ihlallerinden söz etmek mümkün. Ancak, tüm bu hukuksuz uygulamaların Kürtlerin demokratik toplum mücadelesinde önemli bir yer tutan kadın ve erkeğin eşit temsiliyeti temelindeki eş başkanlık sistemini de hedef aldığını söyleyebiliriz.
Raporda, kayyım atamalarıyla birlikte DBP'nin özellikle kurumsallaştırmaya çalıştığı kadın çalışmalarının yok edilmek istendiğinin altı çiziliyor. Kayyımların belediyelerde kadınlara karşı aldığı kararlar, AKP zihniyetinin kadın politikalarını birebir yansıtıyor.
Belediyelerde özellike kadın çalışanların işten çıkarılması ya da ihraç edilmesi, kadın merkezlerinin ve sığınaklarının kapatılması, Kadın Politikaları Müdürlüğü çalışanlarının işten çıkarılması, kadına yönelik şiddetle mücadele merkezlerinin çalışmalarının durdurulması, kadın merkezlerinin evlendirme dairesi ya da Kuran kursu yapılması, kadınların isimlerini taşıyan parkların adlarının değiştirilmesi bunlardan birkaçı.
Hatta Mardin Büyükşehir Belediyesi kayyımı, kadına yönelik şiddetle mücadele birimine bir erkek atayarak tarihe geçecek bir uygulamaya da imza atmış.
Kadın birim, merkez, daire başkanlıkları ve sığınaklar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı il müdürlüklerine bağlayarak ŞÖNİM'lere (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) teslim ediliyor. Ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın kurucusu olduğu AKP'nin "makul kadın" modelini inşa etmeye çalışan KADEM'lere tahsis ediliyor.
Dolayısıyla, Kürt coğrafyasındaki belediyelerin yerelde inşa ettiği, o 'yer'e ait kadın, kültür, sanat, genç politikaları kayyımlar eliyle ağır baskı ve tahrip altında.
Öte yandan, devletin yıllardır sürdürdüğü 'tekleştirme' politikalarından CHP de nasibini almış görünüyor.
CHP'liler, CHP'li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'nin geçici görevden alınmasına isyan ediyor, demokrasi bitti diyor. Yeri gelmişken üzülerek, şu tespitleri tekrar etmek gerekiyor.
Demokrasi, HDP'li belediye başkanlarına el çektirilirken, CHP'liler havalara bakıp ıslık çalarken bitmişti. Demokrasi, HDP'li belediye başkanları görevde alındığında, CHP'liler Yenikapı mitingine herkeslerden önce koşarken bitmişti.
Hatta demokrasi, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Anayasa'ya aykırı ama dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet diyeceğiz" dediği günlerde bitmişti. Evet'e kalkan eller, önce HDP'li eş başkanlarıyla milletvekillerini sonrasında CHP'li vekili hapse gönderdi.
AKP, kendisine çevrilmiş olan yolsuzluk silahını artık CHP'ye yöneltmiş durumda. AKP'den Man Adası belgelerine karşı net bir misilleme. Bir çok CHP'li belediyenin de aynı kaderi paylaşacağını söylemek mümkün, görevden alınacak CHP'li belediyelerin isim listeleri ortada dolaşıyor.
Onlarca HDP'li belediye başkanı görevden alınıp yerlerine kayyım atanırken susmanın, umursamazlığın, sıranın kendisine gelmeyeceğinden sonsuz emin olmanın getirisi CHP'li belediye başkanlarının görevden alınması olarak döndü. Oysa kayyım atanmasına karşı çıkmak için HDP'li olmaya gerek yoktu, sıra size gelince kesildiğiniz demokratlığınızı bir nebze göstermeniz yeterliydi.