Dinlerarası fark okuldan kovulmama neden oldu...

Anglikan hristiyan olan ingilizler bu konuda çok rahatlar ama bilhassa Ortodokslar öyle değil. Onlara göre hristiyan olmayan birisinin bunu yapması tanrıya küfretmekle eşitmiş.

Ben fransızcayı öğrenmeye başladım ama kendimin de şaşırdığı bir olay var, o da okuldaki fransızca öğretmenlerimden birisi İspanyol, diğeri de 86 yaşlarında bir İsviçreli. O zaman şunu anladım ki, dildeki aksan olayı kişiye özel bişey.

Okulda Alex diye bir arkadaşım var, uzun tatillerde onun dağdaki evinde kalıyorum. Onlarla çok mutluyum, babası eski bir cazcı ve neredeyse Amerika'daki bütün cazcılar arkadaşı. Ara sıra eve gelenler oluyor ve müzik yapıyorlar. Çok ilginç bir işleri var, Noel ve Paskalya tatillerinde bilhassa Fransa'dan evlerine kızlı-erkekli 40 çocuk geliyor ve 15 gün orada kalıyorlar. Ben de hem tatil yapıyorum, hem de 10 çocuktan sorumluyum. Onlara kayak hocalığı yapıyorum, yemeklerinden, uykularından, her şeyinden sorumluyum. Benimkiler 6-7 yaş grubu.

Bir hafta sonu dışarıda kalmam lazım, Alex'le konuştum ve annesi okula telefon etti, benim onlarda kalacağımı söyledi. İşte daha önce yazdığım izinli okuldan kaçış bu. İzinliyim ama Alex'lerde kalmayacağım. Neyse, Pazar akşamı en geç 19.00'da okulda olmamız gerekiyor, ben de okula geldim. Alex'le aynı yatakhanede kalmadığımızdan onu aramak aklımın ucundan bile geçmiyor. Tam yatacağım, haber geldi, müdür çağırıyormuş beni. Babamlardan telefon geldi sanarak koşa koşa gittim.

Müdür gayet sakin bir şekilde hafta sonu nerede olduğumu sordu. Ben de kendisine gayet emin ve aynı sakinlikle Alex'lerde olduğumu söyledim. Adam alay eder gibi gülümsedi ve az önce Alex'in annesinin aradığını söyledi, dağda oturduklarından yolları kar kaplamış ve trene götürememişler, yollar açılana kadar gelemeyecekmiş Alex. Doğal olarak müdür beni sormuş ve neticesinde hem Alex'in annesine karşı, hem de müdüre karşı suçlu duruma düştük. Bundan dolayı atılmadım, sanırım Alex'in sayesinde atılmadım, çünkü o zaman onu da atmaları gerekiyordu. Hayıflandığım hemen hemen her hafta sonu kaçan Ali bir kez bile yakalanmazken, ben, hem de izinli olmama karşın yakalandım. Biliyorsunuz, Türkiye'de de ilk kez okulu kırdığımda anneme yakalanmış, onca dolmuş varken annem benim bindiğimi seçip yanıma oturmuştu.

Aradan ne kadar zaman geçti anımsamıyorum, etütte canım sıkıldı, okulun kilisesine gitmek için izin aldım. Bunun çeşitli nedenleri var, birincisi kilise müziğini çok dinlendirici buluyorum. İkincisi ilginç konular konuşuluyor ve dinleyerek yabancı dil, okuyarak öğrenmekten daha kolay, yani etütten kaytarsam bile bana çok faydası oluyor. Neyse konuşma ve tören bitti, ben de ekmek şarap almak için sıraya girdim, derdim bir yudum şarap değil, geleneği bozmak istemiyorum.

İşte yaşamın gerçekten sadece deneyimler üzerine kurulu olmadığını okuldan kovularak öğrendim. Sıra bana geldiğinde bana hiçbirini vermediler ve daha sonra tekrar müdürün odasına çağrıldım ve okuldan kovuldum. Böyle şeyler sadece deneyimle olmuyor, okumak ve öğrenmek yaşamın birinci şartı, 17 yaşımda dank etti ve okul olmasa da kitap okumaya tekrar geri döndüm.

İngiltere'deyken kiliseye mecburi götürülüyordum okul tarafından ve böyle bir sorun yoktu. Ben doğal olarak hristiyanların mezhepleri üzerinden bir araştırma yapmadım. Anglikan hristiyan olan ingilizler bu konuda çok rahatlar ama bilhassa Ortodokslar öyle değil. Onlara göre hristiyan olmayan birisinin bunu yapması tanrıya küfretmekle eşitmiş. Burada esasında beni cezalandırırken kendi rahibini koruyor. Çünkü o rahip beni fark etmeyip verse benimle aynı suçu işlemiş olacak ve cezalandırılacak. Ve bir ateist olarak yaşamımın en komik suçlamasıyla kovuldum okuldan, onlara göre bunu bilerek yapmıştım. İşte böyle, yazının başlığındaki gibi dinler daha doğrusu mezhepler arası fark yüzünden kovuldum okuldan. Böylece rahibin cehenneme gitmesini engellemiş de oldum, yaşıyor mudur acaba, yoksa cennette midir şimdi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi