ekmek davası

direniş illâ ki kitlesel olacak diye bir kural yok, bazen tek bir kişinin, iki kişinin eylemi çok önemli sonuçlara yol açabilir.

ayşe düzkan

 

karşılaştırmalı edebiyat okumuş, araştırma görevlisiyken konya ve osmangazi üniversiteleri arasında gidip gelmiş, işe geri alınma davasını kazanmış. konya üniversitesi işe iadesini kabul edip ertesi gün de khk ile işten atmış. onlarca fotoğrafını gördüm, sadece bir keresinde, yol arkadaşı semih bayıldığında gözünden belli belirsiz bir yaş süzülüyor. nuriye gülmen’in gülümseyen yüzü internet sitelerinde, sosyal medyada bize bakıyor aylardır. 9 kasım’da "işimi geri istiyorum" diye ankara’nın yüksel’inde direnişe başladı, bir kışı devirdi. defalarca hırpalanarak, dövülerek, yaka paça gözaltına alındı. yüzü gözü şişti. sonra yine gülümsedi.

23 kasım’dan itibaren bir yol arkadaşı katıldı ona, semih özakça. mardin mazıdağı’nda sınıf öğretmeni, işten atılmasaydı üçüncü sınıfları okutacakmış. aydınlık yüzlü, çocuğunuzu emanet etmek isteyeceğiniz bir adam. o da, habire yaka paça gözaltına alınıyor, bırakılıyor. başka arkadaşlarının da desteğiyle "işimi istiyorum" demeye devam ediyorlar. benzer bir eylem malatya’da ve düzce’de yapılıyor.

nuriye ve semih şimdilerde açlık grevine başladı, ben bunu yazarken 13. gündeydiler. gözaltında oldukları süre boyunca suyu ve şekeri kestiler ki türkiye gibi uzun ve köklü açlık grevi/ölüm orucu tarihi olan ülkede bunun ne kadar tehlikeli sonuçları olabileceği bilmek için hekim olmaya gerek yok. yabancı basın direnişlerine büyük ilgi gösterdi, hatta cnn international nuriye’yi 2016’ın önde gelen 8 kadını arasında gösterdi, angela merkel ile aynı listede yer aldı. bence bunun sebebi başka ülkelerde kitleleri sokağa döken bir meseleyle ilgili iki kişi eylem yapmaları.

direniş illâ ki kitlesel olacak diye bir kural yok, bazen tek bir kişinin, iki kişinin eylemi çok önemli sonuçlara yol açabilir. sadece büyük etki yaratan ve genellikle kendi canını ortaya koyarak, birkaç kişiyle gerçekleştirilen eylemleri kastetmiyorum. örneğin gezi’nin "duran adam"ı, barışçıl ama etkili eylemiyle onlarca kişiye örnek oldu, ertesi sabah türkiye’nin birçok yerinde duran kadınlar ve duran adamlar vardı.

fakat nuriye ve semih’in son derece haklı davaları için yürüttükleri kararlı direnişleri aynı etkiyi yapamıyor. nuriye ve semih’in direnişi kitlesel bir harekete dönüşmüyor, kitlesel bir destek almıyor. oysa bugün işini kaybetmek çok geniş kesimlerin sorunu. sadece khk’lerden dolayı, sadece binlerce işletme kapandığı için değil, sermaye, ekonomik krizin yükünü emekçilerin sırtına yüklediği ve bu konuda hükümetin desteğini aldığı için. zaten krizin yaratabileceği infiale engel olmak (onlar krizin etkilerini hafifletmek diyor) için hükümetin aldığı bütün önlemler bizim vergilerimizle finanse ediliyor.

işsiz kalmak, kredi kartlarının da kapanmasından sonra ekmek alacak parayı bile bulamamak demek mesela. kenarda köşede kalmış bir çeyrek altını bozdurup pazar alışverişi yapmak belki, çocuğunun kumbarasını kırmak, ödeyemeyeceğini bildiği borçların altına girmek, bazen de çok çaresiz kalıp kendi canına kastetmek…

bir kısmımız çalışırken mutlu olmaya, işimize anlam katmaya çabalıyoruz ama hiçbirimiz inandığımız işi yapmıyoruz, yapamıyoruz. ama ekmek paramız için, yanlış yere konulmuş virgülleri düzeltmeye, overlok yapmaya, ders vermeye, tuğla dizmeye devam ediyoruz. ekmek parası derdi olmasa daha emeğimize yabancılaşmadan, ben ne yapıyorum burada demeden, mutlu olacağımız, daha anlamlı ve yararlı meşgaleler bulma ihtimalimiz yüksek. o yüzden işsizliğin öncelikli sonucu çok sevdiği uğraşından uzak kalmak değil. (akademisyenlerin işlerinden olması da, derslerinin ellerinden alınması yani öğrencilerin onların sunduğu hizmetten mahrum kalması değil.) işsizlik ekmeğinden olmak demek.

ve ekmeği için mücadele etmek, ekmek davası, dünyayı değiştirecek devasa bir güç. nuriye ve semih yalnız olmamalıydı, –o noktada kendi tercihleri bile olsa- yola yalnız çıkmak zorunda kalmamalıydılar. işinden olmuş ve işinden olma tehlikesiyle yaşayan hepimizi bir araya getirecek geniş bir hareket onları da kapsayarak yola koyulmalıydı. bunu engelleyen şey her ne ise, gitmek istediğimiz yer neresi –devrim, demokrasi, reform, iş güvenliği, refah- olursa olsun, yolumuzu kapattığına şüphe yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
ayşe düzkan Arşivi