Candan Yıldız
Ensest nasıl açığa çıkabilir ki!
Gazeteci Melis Alphan, çocuklara yönelik ağır suçla ilgili Türkiye
Kadın Dernekleri Federasyonu’nun 2014’te yayımladığı Türkiye Ensest Atlası Projesi’nin tespitlerini hatırlattığı yazısını "Hazır mısın Türkiye? Kendinle yüzleşmeye hazır mısın?" sorusuyla bitirmişti.
Reisin erkek olduğu, çocuk ve kadınların mülkiyet olarak görüldüğü ‘kutsal aile’de cinayetlerle, tecavüzlerle, istismarla, ensestle yüzleşilmeyeceği açık. Bunun daha zorlaştığı da açık. Devlet sırrı kategorisinin aileye uyarlanmış haliyle gerçekler örtülür, konuşulmaz, çocuk ya da kadın cezalandırılır, haberleştiren, konuyu sorun olarak tartışmaya açan, kutsala dokunma cesareti gösteren ise taşlanır. Ve taş atanlar arasında kadınlar da vardır.
Tartışmalarda ensest oranına takılan gazetecilere ne demeli. Tıpkı ölü sayısındaki fazlalığı haber değeri kabul eden gazetecilik anlayışındaki gibi, kabul ve kanıksamanın küçülmüşlüğünü saklama gereği duymadan, çocukların acılarını görmezden gelerek tahammüden suça ortak olurlar.
Bu toprakların en güvenilir kurumlarından Mor Çatı’nın inceltilmiş şu tanımından habersiz oldukları için ya da önemsemedikleri için oranları dert edinirler. Mor Çatı’nın hazırladığı broşürde şöyle denir: "Ensest eskiden biyolojik yakınlığı olan yani kan bağı olan kişiler arasındaki cinsel ilişki olarak tanımlanıyordu, bugün ise kan bağı olan ya da olmayan, yakın veya uzak hısım ve akrabalar ile çocuğa bakım veren tüm yetişkinleri kapsıyor. Çünkü çocuğa bakım veren yetişkinlerin onunla güç ilişkisi içinde oldukları, çocuğun bu kişilere duygusal ve fiziksel bağımlılığının olduğu, yetişkinin bu konumunu kötüye kullandığı, cinsel zorlamada bulunduğu düşünülüyor."
Peki aile yüzleşme mekanlarına dönüşebilir mi? Erkeklerin cins olarak fayda sağladığı bu sistemin taşıyıcı, üreticisi bir yapı bunu başarabilir mi? Mini devletin hem kurgulandığı hem de inşa edildiği ailede çocuklar korkmadan dile gelebilir mi? Onlarca farklı, şartlı yanıt bulunabilinir. Ama bir gerçek var ki; siyasal iktidarların kadın ve çocukların özgürleşmesinin sınırlandığı aile ideolojisine yatırımları bu suça ortak.
Son 15 yılda Türkiye’de ‘Aile ideolojisi’nden sorumlu grup Gülen Cemaati idi. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın öncülüğünde uluslararası formatlı aile konferansları düzenleyen Cemaat, bu konferanslara muhafazakar ve sağ kesimden akademisyen, hukukçu, siyasetçi davet ediyordu. Bu konferanslarda aileyi korumak için dini motivasyonların önemi vurgulanıyor, kürtaj ve boşanma karşıtı, din temelli nikahın meşru sayılmamasının eleştirildiği bildirgeler çıkıyordu. Aile" Yuva küçük çapta iyi organize edilmiş bir devlet gibidir. Değilse bile öyle olmalıdır "olarak tanımlanıyordu. "Aile sırrı" kavramı devlet sırrına eşdeğer tutuluyor, tabulaştırılıyordu. Böyle bir aile kurgusunda ensest açığa çıkabilir mi?
Ama Cemaat düşman oldu, ortaklık bozuldu. Ortaya çıkan boşluğun doldurulması gerekiyordu. Aileye yönelik ideolojik alanı şimdi KADEM ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı doldurmaya çalışıyor. Diyanet ve MEB de yardımcı oyuncu. Diyanet Dergisi’nin Aile özel eklerine baktığınızda da ebeveynlerin çocuklara zarar vermeyeceği ön kabulünü görürsünüz.
Cemaat’ten devralınan pek çok şey gibi, ailenin güçlendirilmesi odaklı politikalar yine sürdürülecek. Boşanmayı zorlaştırmak için daha önce uygulamaya konulan aile ombudsmanlığı, aile irşat bürolarının yanı sıra şimdi de bakanlık evlilik öncesi eğitim programını yaygınlaştırılacak. Bu eğitimden evlenecek çiftlerin yanı sıra er ve erbaşlar, polis okulları ve üniversite son sınıf öğrencileri de yararlanacak. Aile ve Boşanma Süreci Danışmanlığı’ uygulaması Türkiye geneline yayılacak.
Güçlü aileden güçlü çocuk çıkmayabileceği bir olasılıksa, çocuğa karşı işlenen ağır suçlardan biri olan ensestin (güç ilişkisinin ve mecburiyetin istismarı söz konusu) konuşulmasına, tartışılmasına engel olan, değil cümle her bir kelime suça ortaklıktır.