Ahmet Nesin
Erdoğan 15 Temmuz’da Mehmet Cengiz’in uçağıyla öğlen mi uçtu?
15 Temmuz gecesini araştırdığımız zaman en karmaşık bölüm Recep Tayyip Erdoğan’ın içinde bulunduğu durum olarak çıkıyor karşımıza. Ortalıkta 3 ayrı suikast timi var (Olasılık anlamında), ayrıca bir söylentiye göre uçağını kullanan pilot da Gülen ekibinden. Bütün bunlara karşın Erdoğan büyük kazadan sıyrık bile almadan kurtulanlar pozisyonunda.
Saat 24.30 civarında uçan 3 helikopter mahkeme kayıtlarına göre yok sayılsa da uçtuğuna ve ateş açtığına dair oldukça geniş tanık listesi mevcut. Şaka bir sayı değil bu söylediğim, tamı tamına 47 kişi o saatlerde helikopter gördüğünü ve kendilerine ateş açıldığını söylüyor. Mahkeme belgesi aşağıda:
47 kişinin ifadesine karşın öyle bir mahkeme yanıtı var ki, şaşırmamak elde değil. Biliyorsunuz, önceki yazıda söylemiştim, sanıkların istediği radar kayıtları bir türlü hava kuvvetlerinden gelmiyor, yerine MASE kayıtları geliyor ama işe yaramıyor. Bu arada Berat Albayrak da Erdoğan Facetime görüşmesini yaparken helikopterlerin kafalarının üstünde uçtuğunu belirtmişti.
İlk 3 helikopter konusunda ilginç bişey daha var, o helikopterlerin kimin emriyle geldiği bilinmezken, içlerinde kimlerin olduğu bile bilinmiyor. Onun yerine 03.20’de Erdoğan’ı almak için giden tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş timi yargılanıyor.
15 Ağustos 2016'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı devreye girdi. Akıncı Üssü dosyası öne sürülerek, soruşturmanın selameti açısından Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ramazan Dinç, Dalaman Soruşturma Savcısı Çağlar Dilek'e hitaben Dalaman'daki haberlere yayın yasağı getirilmesini uygun buldu. İstihbarat teşkilatının da konuyla ilgilendiğini duyurdu. Muğla Cumhuriyet Savcılığı soruşturmayı kendi imkânlarıyla devam ettireceğini Ankara'ya belirtse de 22 Eylül 2016'da Dalaman'dan dosyayı devretmesi istendi. Ankara, müzekkerelere de hiç cevap vermedi. Muğla Cumhuriyet Savcılığı, trafik kontrolörleri ve uçuş kulesi görevlisinin dosyasını 14 Kasım 2016'da üç savcının imzasıyla darbeye yönelik hukuki delil elde edilemediğinden tefrik etti. Ondan sonra bu kişiler hakkında basit FETÖ üyeliğinden iddianame düzenlendi. Bugüne kadar Muğla'dan Ankara'ya defalarca soruşturmanın akıbetini içeren yazılar gitti. Fakat kalkışma gecesinin en önemli ayağındaki soruşturma tam olarak aydınlatılamadı.
Sönmezateş timinin yargılanması esasında olanaksızdı, çünkü Erdoğan CNN’de konuşmuştu ve artık Marmaris’te olmadığını darbeciler dahil herkes biliyordu. Ancak otele saldırı yapanların onlar olduğu söylendi ve en erken biten dava oldu, müebbet hapis cezaları aldılar. 15 Temmuz gününün bant kayıtları 17 Temmuz olarak yazıldı. Gökhan Şahin Sönmezateş timinin gelmesinden yaklaşık 3 saat öncesinde ve sonrasında yaşananlar 17 Temmuz'da yaşanmış gibi gösterildi. 15 Temmuz'da Dalaman Havalimanı civarında bekleyen üç helikopterle ilgili kayıtlar da 17 Temmuz’daymış gibi gösterildi.
Bu mahkeme kararı esasında hem Erdoğan’ı hem de Berat Albayrak’ı yalancı konumuna düşürdü, çünkü onlara göre suikasttan 15 dakika farkla kurtulmuşlardı. Buradaki en ilginç olay aynı gün gelen 3 işadamının uçağı, uçakların ikisiyle ne gelen var ne de dönen. Ancak Mehmet Cengiz’e ait uçak 14.07’de Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan kalkıyor ve 14.58’de Dalaman Havalimanı’na iniyor. Burada kısa bir süre kaldıktan sonra 15.21’de kalkarak Sabiha Gökçen’e dönüyor.
Bayram değil, seyran değil, niye geldin, niye döndün birader. İşte burada ben diyorum ki, eğer Erdoğan akşam uçağa binmiş olsaydı bunu kahramanlık olarak fotoğraflandırırdı. "Ben savaşa geliyorum" diye de hemen sosyal medyada yayardı. Bence Erdoğan tek başına Mehmet Cengiz’in uçağıyla öğlen terk etti Marmaris’i. Ayrıca halka kahraman olduğunu anlatmayı seven Erdoğan’ın Atatürk havalimanına gelişinin de fotoğrafının ve çekiminin olmaması ilginç değil mi!..