Ahmet Nesin
Erdoğan’a bir kumpas mı hazırlanıyor?..
Ben hangi şartta olursa olsun, Ergenekon ve Balyoz ekibinin Recep Tayyip Erdoğan’ı affetmediğine inanıyorum. Sorun o kadar basit değil, bisürü insan hapse girdi, yaşamını yitirdi ama en önemlisi geleceğini yitirdi. Erdoğan ve arkadaşları istedikleri kadar her işte yaptıkları gibi bu işi de Fethullah Gülen bürokrasisine atsa da, bu konuda halkın belli bir kesimini kandırabilir ama bu olayları birebir yaşayan Ergenekon ve Balyoz ekibini kandıramaz.
Ben dünyadaki hiçbir suçun devletin izni dışında olmayacağına inanıyorum. Devletten kastım şu, ülkeyi, yani devleti öyle güzel yönetirsiniz ki, bütün yaşayanlar birey olma noktasına gelirler ve suç işlemesine gerek kalmaz. Mutlaka insan egosundan dolayı bişeyler olacaktır ama bunu da hem asgariye indirmek, hem de tedavi etmek olası.
Devleti yönetenlerin izni olmadan ne büyük çapta uyuşturucu yada silah kaçakçılığı yapabilirsiniz, ne de mafyavari tavırlarla saçma sapan açıklamalar yapabilirsiniz. Devleti yönetenler izin vermese bu kadar fazla kadın da öldürülmez, binlerce faili meçhul de olmaz. Devlet izin vermese ne adalet ne de içişleri bakanlığı arap saçına döner, askerlerin bir kısmının adı uyuşturucuyla anılır. Yada ne bileyim Ermeni sorununa karşın cezaevindeki kimi katilleri kullanmaz. Yazarını, gazetecisini, sanatçısını hapse atmaz, ne bileyim, daha sayfalarca olay yazabilirim ve bunların hiçbiri devlet izin vermedikçe olmaz.
Bana öyle geliyor ki, o dediğim zaman geldi ve Erdoğan’a bir kumpas hazırlanıyor. Esasında Erdoğan’ın kişiliği kendisine kumpas kurulmasına oldukça elverişli bir kişilik. Bunu şöyle açıklayayım isterseniz, devleti yönetmek için Erdoğan’ı kendi haline bırakırsanız, Erdoğan kendi kendisine zaten kumpas kuruyor. Mesela Merkez Bankası’nda her müdür değiştirmesi kendisine karşı kurulan bir kumpastır, faizi düşüre düşüre geldiğimiz nokta bu ve şimdi merkez bankası faizini yükseltirse düşeceği komik durumu da varın siz düşünün. Bence şimdi Erdoğan bu faiz konusunda kim tarafından kandırıldığını düşünüyor olabilir.
Ayasofya konusunda da aynı şüphelerim var, Erdoğan 15 ay önce karşı çıkarken mi kandırılmıştı, yoksa son verdiği kararda mı kandırıldı ve her iki durumda da kandıran kim? Filistinlilere gemi gönderilmesi için ön ayak olan Erdoğan cumhurbaşkanı olunca "Dönemin başbakanına mı sordunuz" diye Ahmet Davutoğlu’nu işaret etmemiş miydi, hatta ben o zaman erken bunamadan bile şüphelenmiştim.
Şimdi gelelim bu AKP için yapılan anket meselesine. Artıbir Araştırma Şirketi Türkiye’nin Gündemi üzerine bir anket yapmış ve sorulardan birisi de "Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra AKP'nin başına kim geçmeli?" Ne yalan söyleyeyim bu soru bana çok netameli geldi, çok kafa karıştıran bir soru çünkü. Bu soruyla birlikte sorulması gereken çok soru var:
- Erdoğan AKP başkanlığından istifa ederse
- Erdoğan AKP başkanlığından ve AKP’den istifa ederse
- Erdoğan bir şekilde devrilir ama parti devam ederse
- Erdoğan yaşamını yitirirse
- Erdoğan sağlık açısından hiçbişeyi yönetemez duruma gelirse
- Birileri Erdoğan’a rağmen olağanüstü kongre toplarsa
Yukarıda yazdıklarımın yanıtı olmadan ne bu anketi yaptırmanın bir anlamı var, ne de bu sorulara verilen bir yanıtın anlamı. Benim merak ettiğim bu anketi kim yaptırmış olabilir. Bence burada 2 olasılık var, ya Recep Tayyip Erdoğan yada Ergenekon ve Devlet Bahçeli bağlantılı Süleyman Soylu.
Birinci olasılık olanaksıza yakın, Erdoğan bu durumda anket yaptırmaz, çünkü o da anket yaptırmadan Süleyman Soylu’nun birinci çıkacağını bilir. Erdoğan daha önce Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım olayında olduğu gibi sadece atama yapar, anket neyim yaptırmaz, yaptırsa da basına açıklama yaptırmaz.
Bu anketi Ergenekon yaptırmış olabilir ve artık Erdoğan’la hesaplaşma zamanı gelmiş olabilir. Bu anketteki ilginç nokta damat Berat Albayrak’ın parti başkanlığı için adının Süleyman Soylu ve Fahrettin Koca’nın yanında esamesinin bile okunmaması.
Süleyman Soylu: %38.2
Fahrettin Koca: %17.8
Berat Albayrak: %5.8
Yani Fahrettin Koca 3 misli, Süleyman Soylu da 7 misli fark atmış.
Anket olayından önce olan ilginçliklerin bazılarını yazdım ama anketle hemen hemen aynı anda olan 2 ilginç olay daha var. Birincisi Devlet Bahçeli’nin Meral Akşener’i eve çağırması yada eve göndermesi. İkisinde olay aynı kapıya çıkıyor, MHP-İYİ Parti birleşmesi, ki bu da AKP’siz MHP’nin baraj sorununun kalmamasını sağlar ve artık sağlık sorunları yaşayan Bahçeli yerini yavaş yavaş ama iyi bir oranla bırakabilir.
İkincisi birdenbire Muharrem İnce’nin CHP’den ayrılıp parti kurma çabası. Bu durum da olası bir yarı askeri yarı sivil darbe durumunda CHP’yi birinci parti olmaktan çıkarır, lider konumunu MHP alabilir. Muharrem İnce mi ne olur, bence gazi maaşı alabilir bu başarısı karşısında.