Ahmet Nesin
Erdoğan'dan devlet nasıl batırılır dersleri
Ülkeyi şirket yönetir gibi yönetme sistemine Turgut Özal döneminden beri hazırız. Daha sonra Tansu Çiller ile devam eden bu sistem, Recep Tayyip Erdoğan ile iyice dip noktasına geldi. İşin ilginç yanı Erdoğan bugüne değin şirket de yönetmediğinden, tam bir rezillik noktasına geldik. Peki bu konuda başarılılar mı? 12 Eylül sonrası hükümetlerine baktığımızda pek de başarılı olduğumuzu söyleyemem.
Birileri sabancı Holding'in geçmişini yazsa Turgut Özal'ın koordinatörlük yaptığı dönemden pek de övgüyle bahsedemez sanırım. Devlet Planlama Teşkilatı'ndan gelse de, özel şirket mantığını hep ön planda tutan Özal oğlu Ahmet Özal'ın anayasaya aykırı olmasına karşın özel televizyon kurma girişimine "Anayasayı bir kere delmekle bişey olmaz" diyerek ilk büyük hatasını yapmıştı. O zamanlar anayasaya aykırı bu tutuma karşı çıktığımızda özel televizyona karşı çıkmakla suçlanmıştık. Anayasaya aykırı kurulan o televizyonlarda Ahmet Özal tek başına reklamlardan kaç para kazandı, bunun hesabını yapamam ama liberaller alkışlamıştı bu hırsızlığı.
Daha sonra karı-koca banka batıran Çillerler geldi ve yine aynı mantıkla bu kez ilk kadın başbakan olarak alkışları topladı. Nasıl bir insan yada siyasetçi olarak değil de "İlk kadın başbakan" olarak değerlendirildi Tansu Çiller.
Türkiye'de "İLK"ler çok ilginçtir, herkes kendi mantığına göre sıralar. Abdullah Gül ilk sivil başbakan diye anıldı, oysa daha önce Celal Bayar vardı ve farkları meclis yada halk tarafından seçilmiş olmalarıydı, sivillikleri aynıydı. Daha sonra İlker Başbuğ tutuklandı, bu kez karşı taraf ilk tutuklanan genelkurmay başkanı olarak lanse ettiler. Oysa 27 Mayıs darbesiyle beraber Rüştü Erdelhun da tutuklananlar arasındaydı.
Tansu Çiller ülkeyi öyle bir ticarethane gibi yönetti ki, sonunda Boğaz'da kimi milyonerlerin bile alamayacağı bir yalı satın aldı. Bunu annesinin mirasının yastık altında büyümesi olarak anlattı ve çok fazla önemsenmedi bu konu.
Sıra geldi Erdoğan'a ve kendisi daha önce hiç ticaret yapmadığından usüle hiç uymadı ve çok geçmeden dünyanın en zengin liderleri arasına girmekte gecikmedi. Özalların imdadına bir kerelik anayasayı delmek, Çillerlerin de annesinin emekli ikramiye yetişirken Erdoğan'ın imdadına da büyük oğlu Burak Erdoğan'ın sünneti ve kesilen bir parçacık et yetişti. İşte ondan sonra kendisine yürü ya kulum dediler ve artık Devlet Bahçeli dışında etrafında devlet namına bişey kalmadı.
Dedim ya Erdoğan daha önce hiç ticaret yapmadığından Türk Hava Kurumu'nun pilotlarına yıllık 21 milyon Türk lirası maaş verdikleri için işlerine son verdiler. THK'nın çok iyi bir teknik ekibi olduğu söylendi ama 5 milyon dolar yedek parça parası gerektiğinden onlara hiçbişey yapmama maaşı ödendi ki THK kayyumu uçamayan uçakların çok iyi bir teknik heyete sahip olduklarını TV'lerde anlatabilsin ama uçakların eski olup, uçamadığını da.
Peki olaylara ticari bakan Erdoğan döneminde bu bütün Türkiye'yi kaplayan yangınlar sırasında ne oldu, yıllık 21 milyon Türk parası pilot maaşı ve 5 milyon dolar yedek parça parası yerine Rusya'ya ve sadece 4 aylık olmak üzere kiralanan uçak ve helikopterler için 21 milyon dolar verilecek.
Bu gibi durumlarda askeriyenin çağrılması gerekirken neden çağrılmadığını ama Azerbaycan askerlerinin getirildiğinin mantığını da size bırakıyorum. Size tavsiyem sadece mantığını çözmeye uğraşın, çok fazla detaya inmeyin, benim gibi sayıklamaya başlarsınız sonra.
İşte devlet böyle batırılır, hem de devletin kurduğu MHP başkanı Devlet Bahçeli ortaklığıyla.