Koray Düzgören
Erdoğan Kürt oylarını neden gözden çıkardı?
Irak Kürtlerinin bağımsızlık referandumuna en fazla tepki gösteren ülke Türkiye oldu.
Erdoğan’ın, diğer hükümet ve AKP sözcülerinin açıklamaları doğrudan Kürtlere yönelik ağır hakaretler ve aşağılama sıfatları barındırıyordu. Ülke sınırlarının ötesinde Kürtlerin tamamını etkileyen ve öfkelendiren bir üslup taşıyordu.
Hatta sadece iktidarın değil, HDP hariç muhalefet partilerinin açıklamaları da oldukça ağırdı. Medyanın yaklaşımı ise inanılmaz bir rezilliği ve müptezelliği ortaya koymaktaydı.
İran ve Irak yönetimi de bilinen nedenlerle bu referanduma ve tabii bağımsızlık girişimine karşılar. Bu amaçla Kürdistan bölge yönetimine geri adım attırabilmek amacıyla bazı önlemleri devreye sokuyorlar. Belli ki daha da sokacaklar.
Ama hiçbiri, işi Kürtlerin genelinden Barzani ve ailesine kadar uzanan ağır ırkçı ve ayrımcı hakaretlere vardırmadı.
Ne demişti Erdoğan?
"Biz, yaptırımlarımızı uygulamaya başladığımız andan itibaren zaten ortada kalacaksın. Bir vanayı kapadığımız anda iş, bitti. Bütün gelirin melirin hepsi ortadan kalkıyor. TIR'lar Kuzey Irak'a çalışmadığı anda bunlar, yiyecek, giyecek bulamayacaklar. Öyle bir duruma gelecek. Niye? Mecburuz, yaptırım. O zaman bunlara İsrail nereden, neyi, nasıl gönderecek? Buyursun, göndersin."
"Biz ambargo uygularsak bunlar (Kürtler) aç kalırlar" diyor Cumhurbaşkanı…
Yani, Kürtleri açlıkla terbiyeyi, yola getirmeyi düşünüyor.
Erdoğan’ın bu sözlerinden sonra diğer açıklamalarını ve Kürtlere yönelik tehditlerini burada tekrarlamaya gerek yok.
Bunlar yeter de artar bile.
Bu söylemin Kürtleri nasıl etkilediğini, gerek Güney Kürdistan’da gerekse Türkiye Kürdistan’ında yaşayan Kürtlerin neler hissettiklerini çeşitli medya mecralarına yansıyan tepkilerden öğreniyoruz.
Sosyal medya bu konudaki tweetlerle kaynıyor. Kürt illerinden gelen mesajlar Kürtlerin, özellikle de AKP’ye oy veren Kürtlerin büyük bir tepki içinde olduklarını gösteriyor.
Zaten referandum öncesinde AKP’li Kürtlerin referandumdan yana bir yaklaşım içinde olduklarını ve iktidarın bu referanduma karşı çıkışlarının tasvip edilmediğini biliyorduk.
Hatta AKP’nin bazı Kürt milletvekilleri referandumu destekleyen açıklamalar yapmaktan çekinmemişlerdi.
KÜRTLER HAYAL KIRIKLIĞI YAŞIYOR
Ömer Faruk Gergerlioğlu dün Artı Gerçek’te, AKP seçmeni Kürtlerin bu konuda neler hissettiklerine değindiği yazısında şunları söylüyordu:
"Ak Partili Kürtler Barzani hayranı olmasa ve kriterleri o olmasa da bu bariz hükümet tavır değişikliği karşısında oldukça şaşkın. Bu şaşkınlık Ak Partili Kürtler arasında oy verme tavrını ne derece etkiler tam bilinmiyor ama bir kırılma basamağı gibi görünebilir. Ak Partili Kürtler meselenin PKK değil, Kürt kimliği ile ilgili bir sıkıntı olduğunu anlamaya başladı. Açlıkla tehdit bardağı taşıran son damla oldu ve bir kalp kırıklığı oldu. Bu soruları Ak Partili Kürtlere sorduğumda belirgin bir hayal kırıklığıyla karşılaştığımı söyleyebilirim. 'Her seçimde Ak Parti'ye oy verdim' diyen Batmanlı esnaf 'zihnimde şimdiye kadarki uygulamalara mazeret bulurdum simdi Barzani ile anladım ki mesele Kürt rahatsızlığıymış, uyandım' dedi dün bana. Toplumun dindar kesimlerinde tasavvufi motiflere sahip Barzani'den Erdoğan'ın neden rahatsız olduğu önemli bir hayal kırıklığı içinde soruluyor. Bir başka Ak Partili, bu tavrın beraber yaşama isteğine de darbe vurduğu ve şaşkınlık yaşayan seçmenin bir kısmının şu an itibariyle yapılacak bir ankette Ak Parti'yi üzecek cevaplar verme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor."
Gergerlioğlu’nun vurguladığı mesele çok önemli.
AKP’li Kürtlerin, meselenin PKK değil doğrudan Kürt kimliği ile ilgili olduğunu artık anladıklarını söylüyor.
Biz bu gerçeği senelerdir anlatmaya çalışıyoruz. Devletin, AKP’nin hatta CHP’nin Kürtlere yönelik tavırlarının aslında onların doğrudan kimlikleriyle, kültürleriyle ve hatta varlıklarıyla ilgili oldukları biliniyordu.
Hatta bir yazımda belirtmiştim. PKK birden karar verse ve kendini lağvetse (faaliyetine son verse) ülkedeki Kürt düşmanlığı sona erer mi? Ermeyeceği ortada. Batı Anadolu’ya,
Karadeniz ya da Akdeniz bölgelerine ekmek parası için, mevsimlik işçi olarak gelen Kürt emekçilere yapılan saldırıları, gösterilen düşmanlıkları düşünün. PKK bahane ediliyor olsa bile doğrudan kimliklerine yönelik saldırılar söz konusu.
Şimdi referandum vesilesiyle Barzani’ ve Güney Kürtlerine yönelik ağır hakaretlere ve saldırılar sayesinde meselenin aslı daha iyi anlaşılıyor.
AKP sempatizanı ya da önceki seçimlerde AKP’ye oy vermiş Kürt vatandaş şimdi ağır bir şaşkınlık içinde hayal kırıklığı yaşıyor.
Şimdi durum böyleyken başka bir soru kafamızı kurcalıyor.
Erdoğan ya da AKP ileri gelenleri referandum ve bağımsızlık gerekçesiyle Kürtlere atıp tutarken, hakaret ederken kendilerine oy veren Kürt vatandaşların olası tepkilerini, kızgınlıklarını düşünmediler mi? Hesaba katmadılar mı?
Her halde düşünmüş olmalılar.
KÜRT OYLARI ÖNEMLİ DEĞİL Mİ?
Bu konuyu AKP’li yazarlar da eleştiriyor.
Söz gelimi Etyen Mahçupyan, dünkü Karar Gazetesi’nde Türkiye’nin referandumdan zararlı çıkacağını söyleyerek, bu uslübun Türkiye’yi bizzat Kürt nüfusuyla ayrıştıracağına vurgu yapıyor.
Bu söylemin bu kadar açıkça ve cüretkar bir şekilde dile getirilmesinin nedeni ne olabilir?
Erdoğan gibi sürekli seçmen eğilimine ve yaklaşımlarını ölçmeye, hesap etmeye yatkın bir politikacı Kürtleri bu şekilde toptan aşağılayan açıklamaları niçin yapar?
Hele de 2019’yılındaki önemli seçimler söz konusuyken…
Ve görünüşte Erdoğan’ın bu seçimlere çok önem verdiği, hatta AKP örgütünde geniş çaplı tasfiyelere ve yenilemelere başvurduğu biliniyorken…
Yoksa Erdoğan artık Kürt oylarının kendisi için çok da önemli olmadığını, seçim meselesinden çok bir şekilde iktidarda kalmanın daha önemli olduğunu mu düşünmeye başladı?
Aksi olsa Irak Kürtlerine yönelik aşağılayıcı ve Kürtlere toptan hakaret eden, onların kimliklerine saldırı niteliği taşıyan sözleri söyler miydi?